1 Milyonu olana 1 Milyon!

Furkan Çalışkan

Furkan Çalışkan

Tüm Yazıları

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, geçtiğimiz Cumartesi günü Kocaeli Ticaret Odasında, kentin iş dünyası temsilcileriyle bir araya gelmişti.

Bu toplantıya dair notlarımı aktarmaya devam edeceğimi söylemiştim.

Ve devam ediyoruz.

NE KADAR SAÇMA BİR DENKLEM!

Toplantıda iş dünyasının sorunlarını dinlerken bir katılımcı çok doğru bir şikayette bulundu.

Vatandaş, “Özel bankalar zaten bize zulmediyor. Biz özeli geçtik, devlet bankalarından da zulüm görmeye başladık. Vakıf Katılım’dan 1 Milyon TL kredi kullanmak istedim. 1 Milyon TL parayı bloke edersem, ancak o zaman kredi kullanabileceğim bana söylendi. Yahu benim 1 Milyon TL param olsa, neden kredi kullanmak isteyeyim” diye serzenişte bulundu.

Tamam anlıyorum, son dönemlerde ülkede kredi akışında sorunlar var.

Ev kredileri çok cüzi miktarlarda veriliyor, araç kredileri keza öyle.

Olmamasını anlarım.

Ama kredi kullandırmamak için uygulanan bu yöntemi anlamam.

Adam zaten faiz kullanmak istemiyor, mecburiyetten kredi çekiyor.

Sen ona banka olarak diyorsun ki, 1 Milyon liran varsa, 1 Milyon lira benden kredi kullanabilirsin.

O zaman doğru soru şu: Banka kimin parasını, kime satıyor?

Kendi parasını mı yoksa krediyi kullanmak isteyenin parasını mı?

Benim kafam karıştı...

DOKTOR BULAMIYORLAR

Büyük sorunları olan meslek gruplarından biri de Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri.

Sektörde çalışan bulamamak onların da en büyük problemi.

Diyorlar ki; İş Sağlığı Güvenliği Katibi atamaları yapamıyoruz. Denetim yok, cezai işlem yok. Yılda 2 sınav var. Bir İSG’cinin atanması için 6 ay bekliyoruz. İş yerlerimizle kavga ediyoruz.

Ayrıca OSGB’lerin bir ‘doktor’ problemi de var.

Bunu da kamudaki ücretlerin iyileştirilmesinden dolayı, hekimlerin kamuya dönmesine bağlıyorlar.

Şöyle bir durumdan da muzdaripler. İş yerleri hekimleri muayene ve reçete işiyle fazla ilgilendikleri için, asıl işleri olan meslek hastalığı analizi, ergonomi analizi gibi uğraşmaları gereken meselelere yoğunlaşamıyorlarmış.

AYNI SUÇA ÜÇ AYRI YERDEN CEZA

Medar Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Besnili de toplantıdaydı ve özel hastanelerin sorunlarından bahsetti.

Bir vatandaş olarak; özel hastanelerde yaşanan mağduriyetleri çok fazla dinlediğim için biraz bu kurumlara mesafeli olsam da, onların da seslerini duyurmak yine bizim görevimiz.

Veysel Besnili toplantıda faaliyet alanındaki maliyetlerin arttığını ifade ederek, sağlık uygulama tebligatlarının güncellenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Yoğun bakım paket fiyatlarının çok düşük olduğunu, işletmecilerin yoğun bakımlardan zarar ettiğini söylşedi.

Benim dikkatimi çeken meselelerden biri de şu oldu.

Vatandaş özel hastaneyi SGK’ya şikayet ettiği zaman ilk cezayı SGK kesiyormuş.

Daha sonra konu İl Sağlık Müdürlüğüne gidiyor, bir ceza da bu kurum kesiyor.

Son olarak ise Tüketici Hakem Heyetinden bir ceza geliyor.

Yani bir kusura üç ayrı kurumdan ceza.

Aslında bu meselenin çözümü çok basit.

Veysel Besnili’yi tenzih ederek, bazı özel hastanelerin ne kurnazlıklar yaptığını görüyoruz, işitiyoruz.

Kusurlar ortadan kaldırılırsa, kimse size ceza da kesmez.

11 yıldır gazeteciyim, Allah’a çok şükür henüz bir ceza yemedim.

GELİN TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLALIM

Kocaeli Fırıncılar Odası Başkanı Ali Sarı toplantıda fırıncılar için Pazar günü yapılmak istenen tatili gündeme getirdi. Sarı, fırıncıların yüzde 90’a varan bölümünden Pazar tatili için imza toplandıklarını ancak tam manasıyla bunu yürürlüğe geçiremediklerini söyledi.

Bakan Işıkhan’dan destek isteyen Sarı, “Gelin bize el atın. Tüm Türkiye’ye örnek olalım, bu işi çözelim” dedi.

Fırıncıların işi bu noktada gerçekten zor. Çünkü çalışma koşulları hatta izinsiz çalışma koşulları nedeniyle tercih edilen bir meslek olmaktan uzaklaştılar.

Bu nedenle en azından Pazar günü izin yapmalılar.

Bak sen şu işe

İzmit Belediyesi demek, gerginlik demek, kaos demek, kavga demek, bağrış çağrış demek, kentin dört bir yanına, “Yaptırmıyorlaarrr, ettirmiyorlaaarrr” yazmak demek.

Artık bu kentin hafızasına bunlar kazındı. Ve maalesef, üzülerek söylüyorum ki şu yukarıdaki cümleler benim yorumlarım değil.

AK Partilisinden CHP’lisine, İyi Partilisinden MHP’lisine, Devalısından Geleceklisine, Yeniden Refahlısından Saadetlisine böyle düşünüyor.

Şimdi taze konumuz, İzmit Belediyesinin EYT’lilerin tazminatlarını ödemek için satacağı arsayı, Büyükşehir Belediyesinin alacağız demesinden sonra satışından vazgeçmesi.

Mucizevi bir şekilde arsanın satılacağı meclis toplantısının öncesindeki akşam, İzmit Belediyesinin kredisi onaylanıyor.

Biliyorsunuz, Fatma başkan kentin dört bir yanını yine mağduriyet afişleriyle süslemişti.

Şimdi meseleyi sakız gibi uzatmak istemiyorum, çünkü artık İzmit Belediyesindeki kavgaları düşündükçe, yazdıkça yoruluyorum. Bu yazının ardından da vitamin alacağım.

Sadece bir soru ve bir yorum yapacağım:

Konuyla ilgili yorumum: Bak sen şu işe yaa.... Hayat sürprizlerle dolu.

Konuyla ilgili sorum: Sayın Fatma başkan, EYT-arsa muhabbetiyle ilgili yaptırdığınız yüzlerce afişle belediyede çalışan kaç işçinin bir aylık maaşını öderdiniz?

DSP’den Hürriyet’e

Çok kısa, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bugünkü basın toplantısında cumhur ittifakı il başkanlarından randevu alamadığını söyleyince, DSP İl Başkanı Halim Dedeoğlu bana bir kısa mesaj gönderdi.

Halim Başkanın mesajı aynen şu şekilde:

“Sevgili Furkan Fatma hanım il başkanlarından randevu istedik bizzat kendim aradım, hiçbiri randevuya cevap vermedi demiş. Genel bir söz sarfetmis. DSP olarak biz aranmadık. Genel bir sözcük kullanarak il başkanlarını zan altında bırakmaya kimsenin hakkı yok. Fatma hanım hangi il başkanlarını aradığını kamuoyuna lütfen açıklasın.”

Halim başkan değerli eğitimci, önemli bir siyasetçidir. Var olsun.

İpucu

Hayatta üç seçeneğin var. Olanları izleyebilirsin, bir şeylerin olmasını sağlayabilirsin veya ne olduğunu merak edebilirsin.