1 saatini Gazze için ayırır mısın?

Önceden İsrail’i bir terör devleti, bir terör örgütü olarak tanımlıyordum. Fakat yaşadığımız günler bize şunu gösterdi ki; İsrail’i tanımlamak için ‘terör’ kelimesi yetersiz kalıyor.

Bugün İsrail dediğiniz zaman, bebekleri öldürüyorlar. Kadınları öldürüyorlar. Hastane vuruyorlar, okul vuruyorlar.

İsrailli asker görünümlü teröristler, içinde hasta bulunan ambulansı durduruyor ve şoförü tutuklayabiliyor.

Kadınlara tecavüz ediyorlar. Çocukları kaçırıyor, organlarını çalıyorlar.

Keyfi bir şekilde hapse attıkları Filistinlilere, istedikleri şiddette işkence yapıyorlar.

Gözünüzün önüne bir getirin: terörist olmakla suçladıkları Hamas’ın bıraktığı rehineler ile İsrail’in serbest bıraktığı rehineleri.

Hakikaten İsrail, bir terör örgütünden çok daha fazlası.

İsrail, kötülük kavramının fiile dönüştüğü gerçek bir yapı. Ben artık İsrail’i tanımlarken, “Kötülük Devleti İsrail” diyorum.

Ve Gazze.

Yıllardır açık hava hapishanesinde zulüm gören Gazze, dünyada bilinen tüm tabuları yıktı.

Dünyaya demokrasi ve insan haklarını satan Batıyı derin bir ahlaki çöküşe sürükledi.

Şeytani yöneticilerin maskesi düştü.

Her türlü vahşete rağmen İsrail’i kınayamayan çete üyesi devlet yöneticilerine karşı dünya halkları ayaklandı.

Bugün bakıyorsunuz Amerika’da, İngiltere’de, Fransa’da, Belçika’da, İspanya’da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde insanlar Gazze ve Filistin için sokağa dökülmüş durumda.

Ne acıdır ki, Türkiye dahil İslam ülkelerinde, Batılı ülke halklarının gösterdiği reaksiyonu tam manasıyla göremiyoruz.

Hatta bu ülkede Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ insanlar var mesela, insani duygularla Siyonist sermayeli Starbucks’ı protesto edenlere salak diyebilen.

Böylelerini görmemeye, yok saymaya devam ederek biz hem sessiz boykotumuzu sürdüreceğiz, hem de maskesi düşen insanları deşifre etmeye devam edeceğiz.

Ve yarın, İzmit’te çok büyük bir Gazze yürüyüşü olacak.

Cumartesi günü saat 13:30’da Fevziye Camii önünde Hak İş Konfederasyonu ile Kocaeli’deki sivil toplum kuruluşlarının çağrısıyla insanlar toplanacak.

“Filistin’e özgürlük için yürüyoruz” diyor bu insanlar.

Sana sesleniyor. “Susma, Haykır” diyor. Özgür Filistin için Direnişe katıl diyor.

Senin yalnızca bir saatini alacağız, Fevziye Camii önünden Anıtpark’a yürüyeceğiz. Bizle beraber ol, en azından zulme alanlardan sesimizi yükseltelim diyor.

Kocaeli’den bu şanlı direnişe bir selam göndermek istemez misin diyor?

Bebekleri vahşice katleden, kadın, yaşlı sivil demeden önüne geleni öldüren, soykırım yapmayı hedeflediğini artık gizlemeyen, “Tek bir Hamaslı dahi kalsa o mescidinin önünde zafer işareti yapar” diyerek alçak soykırım planını ifşa eden Kötülük Devleti İsrail’e karşı, 1 saatini ayıramaz mısın diyor?

Ayırmaz mısın?

Ne olacak ya! Deme.

Ben katılsam ne, katılmasam ne! Deme.

Sanki yürüyoruz da ne oluyor! Deme.

Bu zulme karşı 1 saat sende alana gelsen, biraz yürüsen, Kocaeli’den Gazze’ye bir omuz versen olmaz mı?

Siyaset meselesi değil bu, bir insanlık meselesi.

Hangi partiye, hangi görüşe yakın olursan ol, devleti yönetenlere de muhalefete de ne kadar kızgın olursan ol yine gel.

Çünkü Gazze, siyasetin çok ötesinde.

İpucu

Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.

Aliya İzzetbegoviç