Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mert CENGİZ

Aramak ve oburluk üzerine

Geçtiğimiz günlerde büyük şair İsmet Özel 80. yaş gününü kutladı. Bu vesileyle ömrüne bereket dileyerek başlamak istedim yazıma. Şüphesiz son dönemin en büyük kalemlerinden olan İsmet Özel, birçok okuru üzerinde çok çeşitli tesirlerde bıraktı.
Düz yazılarını sevmek ve takip etmekle beraber, şiirleriyle alakalı genelde şöyle bir durum oluştu ben de, nice şiirlerini okuma-dinleme, o süreçte hayatın ekseninde yaşadığım iliştirmeler dolayısıyla bir konu başlığı olarak o şiiri ele alma, gündemde tutma ve alakanın yavaşça kaybolması…

Kendi sesinden Amentü ile başlamıştım yolculuğa ve beni çok sarsmıştı. Ne demek istediğini yarım yamalak anladığım Şair, bir halenin içerisine çekiyordu. Üzerinden yıllar geçti.
Konuyu getirmek istediğim şiir ise belki yıllar önce okumuş olduğum“Bir Yusuf Masalı”. Zaman içerisinde birçok dinledim, okudum.3.Bab’taki giriş kısmı, önceki seferlerin aksine beni tuttu ve zihnimde dönüp durmaya başladı. Şiirselliğinin yanında, tekrar şiire yoğunlaşma iştikayimi arttırdı.

“Şivekar’ın Yolculuğudur” şöyle başlıyordu: “ Eskiler iz sürerdi / Biz muttasıl arıyoruz yeni insanlar.”
İsmet Bey yeni insana dair müthiş bir fotoğraf çekmiş yalnızca bu iki dizeyle… Şiirin devamında buna dair açıklamalar var fakat onlar kalsın. Biz devam edelim.
Yeni insanlar…
Reddedici ve köksüz. Kibirli, özgür ve birey. Muttasıl arayış içinde fakat hakikatsiz…
Yeni insanlar önce kapitalizm ve modernizm…
Sonra biraz daha kapitalizm, neo-liberalizm ve post-modernizm…
Kapital kültürün, gelişen sanayinin ve teknolojinin insanı obur yapma isteği vardı. Bu cebimizde. Önce ihtiyacı olamayan ihtiyaçlar doğur, sonra ihtiyacı karşıla. Süpermarketler kur sonra, nefsine dokun, okşa, kışkırt, ikna et. “Daha çok kölelik daha çok kapital/ Daha az Ebu Zer daha az Ali”

Sadece bu değildi ama…
Post modernizmin akılla alakalı ortaya koyduğu değişkenlik sonrası, hakikatin mümkünlüğünün ortadan kalkmış olması, her şeyin günlük dilde tartışılabilir hale gelmesine sebebiyet verdi. Burada ki kaybolma, modern insanı ufuksuz bıraktı. Öte yandan tartışmaya açılan değerler ve sabiteler günden güne eriyen buza benzedi. Nitekim sürecin sonunda hem ufuksuz, hem köksüz bir insan doğdu.
Sabiteleri olmadan, herşeyi reddederek “aramaya” başlayan yeni insan zaten kapitalizmin getirdiği ahlakla her şeyi deneyimleme fikrine kavuştu. Ki bu fikir özgürlük temelli bir sosla verildiği için geçer akçe olması da uzun sürmedi. Haliyle yeni insan hemen her şeyi deneyimleyebilir ve tüketebilir bir hale geldi.

İsmet Bey’in “Waldo Sen Neden Burada Değilsin?” isimli eserinde geçen sözüyle konuyu genişletirken bu yazıyı toparlayalım: “İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.”
Oburluluğumuz biraz da bu yolumuzun kaybolmuşluğundan, köklerimizin ve sabitelerimizin zayıflamasında kaynaklanıyor. Değerlerimize sorular sorarak zihnimizde yenilemeye ve bu düşünceleri fiili olarak hayata geçirmemiz gerekiyor. Zira Albert Camus’un sevdiğim sözüyle “ Ölüm hayattan daha evrenseldir, herkes ölür ama herkes yaşayamaz.”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER