“Açım” demeye korkuyoruz!

Nokta TV muhabirleri sık sık sokaktaki vatandaşa da mikrofon uzatarak seslerini duyuruyor. Bize de sokağın nabzı ile ilgili izlenimlerini anlatıyorlar.

Onlardan biri de Hilal Sarıyar. Hilal’e göre son haftalarda vatandaş hiç olmadığı kadar şikayetçi. Tırmanan fiyatlar vatandaşı bezdirmiş durumda. Sebze-meyvenin en ucuz olması gereken yaz aylarında, daha önce yaşanmamış düzeyde bir pahalılık söz konusu.

Hilal, son İzmit Perşembe Pazarı’nda da vatandaşlara sebze- meyve fiyatlarına ilişkin görüşlerini sordu. İlk kez tepkinin bu boyuta ulaştığını gözlemlemiş.

Hilal’in gözlemlerine göre özellikle iktidara oy veren seçmen tepkili pahalılığa. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik bir kırgınlık var. “Biz Cumhurbaşkanına güvenmiştik, bu olana bak” diyorlarmış. Seçimden önce Erdoğan’ın vaatlerine bakarak oy kullanan seçmenin hayal kırıklığı yaşadığı bir gerçek. Kırgınlık, öfkeye ve bu da bir kopuşa neden olmuşa benzemiyor. Oy verdikleri için pişman değiller henüz, ama tepkilerini de “Her gün zam, her gün zam. Erdoğan bir şeyler yapsın artık, bu böyle gitmez” diyerek dile getiriyorlar.

İktidar seçmeninin şikayetlerini duyan muhalif vatandaşlar ise onlara kızıyor. “Oy verdiniz şimdi şikayet etmeyeceksiniz” diyorlar.

Özellikle emekliler perişan halde. 7 bin 500 lira emekli maaşı alan vatandaş, kira fiyatlarının 10 bin liraya ulaştığını söylüyor, “Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz” diye tepki gösteriyor.

Hilal’in konuştuğu yaşlıca bir kadın ise, duygularını gözyaşlarını zor tutarak ifade etmiş. Vatandaşın içinde bulunduğu ruh halini o kadar iyi anlatmış ki, tek başına milyonların sesi olmuş. Bazı insanların böyle duru bir zihni ve anlatım gücü vardır. Hiç eğitimi olmasa da düşüncelerini, duygularını etkili bir biçimde ifade edebilirler. İşte bu hanım da onlardan biri. Haliyle Hilal de çok etkilenmiş, bize anlatırken onun da gözleri dolu doluydu.

Bu hanımın konuştuğu videoyu televizyonun Instagram hesabından paylaşınca büyük etkileşim aldı, doğal olarak. Sonra ilginç bir şey oldu ve kadın bize ulaşarak videonun kaldırılması için ricacı oldu. Gerekçesi de çevresinden gelen tepkiymiş. Söylediğine göre, ailesi ve yakınları kendisine baskı yapmış. O da zor durumda olduğunu söyleyerek videonun kaldırılmasını istedi.

Gerçekten ilginç, çünkü kadın siyasilere yönelik tek bir kelime etmiyordu. Sadece pahalılıktan yakınıyor ve yaşadıkları sorunları farklı boyutlarıyla anlatıyordu. Pahalılığın fiziksel, psikolojik ve zihinsel sonuçlarını paylaşıyordu. Aç olan birinin “Açım” demesi neden birilerini, hele ki aç olan kişinin yakınlarını rahatsız etsin?

Muhalif kimliği açık olan birinin eleştirileri çok etkili olmuyor. Türkiye’nin kutuplaşmış toplumunda karşı tarafın sözlerine diğer tarafın kulakları tamamen tıkalı. Biri o taraftan ya da bu taraftan değil de kendi durduğu yerden ses verdiğinde, her iki kesim de kulaklarını açıp dinleyebiliyor. İktidarlar için en tehlikeli olanlar da bunlar.

Demek ki bu kadının çevresindekiler de sözlerinin gücünü fark ettiler ve belki hoşlanmadıkları için, belki de korktukları için videonun kaldırılmasını istediler.

“Türkiye Yüzyılı”nın muştulandığı 2023 yılında, haftalık pazar alışverişini yapmaya çıkmış kentli bir ev kadının gözleri yaşlı anlattıklarını buradan sizlerle paylaşmak istedim. Duyulması istenmeyen gerçekler bunlar. Çocuklar böyledir, gözlerini kapatınca korktukları şeyin yok olacağını sanırlar. Buyurun kulak verin:

“İnsanın canı çok şeyler çekiyor ama maalesef. Sebzeye bakıyorsun meyvede gözün kalıyor.

Kendime ve çevremdekilere çok üzülüyorum. Çok duygulanıyorum.

Emekli zaten bitti, emekli aç. Emekli bugüne kadar ne yaşadıysa o. Zaten ne kalmış artık geriye?

Kasaba zar zor gidiyorduk, tavuğa yöneliyorduk artık o da yok. Hadi ondan da vazgeçtik sebzeyi görüyorsunuz. Fasulyen en bol ve ucuz olacak dönemde 50 lira, bamya 100 lira.

Şurada canım şekerpare çekti, sadece baktım. 100 lira kilosu. Böyle bir şeyi ben bu yaşıma kadar yaşamadım. Biz göremeyiz zaten düzeldiğini.

Beyin sürekli bunlarla meşgul. Hep hesap kitap yapmakla. Beyin yorgun, vücut gıdasız.

Ev kadını olarak daha çok hesap kitap yapmak zorundasın. Eşine bunu çok yansıtamıyorsun. Ben üzülüyorum, hep birlikte bari üzülmeyelim.

Birkaç sene sonra sağlık patlaması yaşayacağız. Müthiş geliyor, çünkü gerçekten herkes gıdasız. Ben kendim ve çevremdekilerden gördüğüm kadarıyla hep hesap kitap. En uyguna nasıl karın doyurabiliriz. Kafa hep bununla meşgul, nasıl hastalanmasın?”