Ahsen-i Takvim
AHSEN-İ TAKVİM: İnsana Allah tarafından verilen en güzel ve en mükemmel biçim.
“Ahsen-i takvîm” ifadesi, “Andolsun ki biz insanı en güzel şekilde yarattık” (et-Tîn 95/4) meâlindeki âyette geçmektedir. Yaratıkların en mükemmeli olan insandaki güzelliğin kaynağı, bazı âyet ve hadislerde dile getirildiği üzere, Allah’ın onu “tesviye etmesi”, “kendi eliyle” yaratıp ruhundan üflemesi (bk. Sâd 38/72), kendi sûreti üzere yaratması (bk. Buhârî, “Eẕân”, 11; Müslim, “Birr”, 32) ve onu yeryüzünde kendine halife kılmasıdır (bk. el-Bakara 2/30).
İnsan, bazılarına göre hem ruh hem beden, bazılarına göre ise sadece ruh yönünden yaratılmışların en güzelidir. Birincilere göre ruh güzelliği daha önemli olmakla beraber, o vücut ve şekil itibariyle de yaratılmışların en güzelidir; tam mânasıyla mükemmel bir varlıktır. İkinci görüşü savunanlara göre illiyyînde ruh olarak en güzel şekilde yaratılan insan daha sonra beden kafesine konularak “esfeli sâfilîn” denilen madde âlemine indirilmiştir (bk. et-Tîn 95/5); tekrar ilk ve en güzel şeklini elde etmek için çabalamaktadır.
Abdülkerîm el-Cîlî’ye göre insanın kâmil ve en güzel oluşunun sebebi, “Hakk’ın nüshası” olmasıdır. İnsanın sahip olduğu fevkalâde güzelliği hem ilâhî, hem beşerî aşkın kaynağı olarak gören sûfîler bu güzelliğe duyulan mecazi aşkı hakiki aşkın vasıtası saymışlardır. (1)
TDV İslâm Ansiklopedisi-2. Cild Sayfa 178 Istanbul- 1989.
Allah CC tarafından insan-ı kâmil olan insana bahşedilen bu manevi mertebe için duygu ve düşüncelerimizi biz de aşağıdaki kaside ile (kısaltarak) dile getirmeye çalıştık;
(İnsan ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet câmi’ bir istidad verildiği için; esfel-i safilînden tâ a’lâ-yı illiyyîne, ferşten tâ arşa, zerreden tâ şemse kadar…… nihayetsiz sukut ve suuda giden iki yol onun önünde açılmış bir mu’cize-i kudret ve netice-i hilkat ve acube-i san’at olarak şu dünyaya gönderilmiştir….23. Söz..)
AHSEN-İ TAKVİM
Derk eyle kıymetini beni Âdem ül insan
Ahsen-i takvim üzre halk olmuşsun hususan..
Fıtratında bahşolmuş çok câmî bir istidâd
Sukut ve suûduna konulmamış hiçbir had..
Esfel-i safilînden a’lâ-yı illiyyîne
Sınır yok maniâ yok kesb-i meratîbine
Önünde binbir türlü tekâmül-ü derecât
Veya tedenni için ma-teessüf derekât..
Ey insan! önündedir bir meydân-ı imtihan
Kesb-i hasenât eyler insan olan bir insan..
Şükrünü müdrik ol ki netice-i hilkat’sin
Bir acib sun-u bedî eser-i hakikat’sin..
A’lâ-yı illiyyîne sevk eder nûr-u iman
Derecât ve hasenât kesbeder böyle insan..
Hem de Cennet’e lâyık bir âli kıymet alır
Defter-i hasenât’ta bir hüsn-ü kayıt kalır..
Esfel-i sâfilîne düşürür küfr-ü zulmet
Cehennem için ehil ne elim bir vaziyyet..
Rabb-i Rahim nezdinde iman büyük intisab
San’at-ı İlahi’nin tezâhürüne nisâb..
Küfür, o intisâb’ı keser yazık kat’eder
İnsan’ı şekâvet’le perişan bedbaht eder..
Bu kat ile gizlenir San’at-ı Rabbaniye
Hak’tan udûl edenler fâniye ve zâile..
İnsan elbet nümûne Rabbâni bir san’at’a
Bir misal-i musaggar asâr-ı kâinat’a
İnsan bütün esmanın cilvelerine mazhar
Üzerinde işlenmiş bin nukûş-u manidar..
Manidar nakışları okutur îman nuru
Nukûşu vâzıh okur mü’minler’in şuuru..
Ehl-i îman üstünde cilve-i Samedâni
Böyle tezahür eder hem san’at-ı Rabbani..
İnsanı insan eder Mevla’ya teabbud’u
İntisab-ı iman’la ne yüksektir suud’u..
Mahlukât’ın fevkinde insan’ın i’tilâsı
Hulk’unu tezyin eder iz’ân’ı ve ihlâsı..
İnsan bu kemalât’la Cennet’e ehil elyâk
Emr-i bil ma’ruf için gayreti pür iştiyâk..
İnsanı tenvir eder iman parlak bir nurdur
Mektûbat-ı Rabbâni bu nur ile okunur..
Şu kitâb-ı kainat şu nur’la ziya bulur
Mâzi ile müstakbel zulümattan kurtulur..
Elbet iman hem nurdur hem kuvvet-i manevi
Nûr-u iman’la meşbû mü’minler’in can evi..
Sâhib-ül iman kişi ref eder zulümât’ı
Def eder iman ile savlet-i hücumât’ı
İman nûru tevhide teslim’e ışık saçar
Teslim tevekkül ile Cennet’e bir yol açar..
Hikmet Erbıyık, 22.04.2023, Güzelce
Lügatçe: Derk eyle: fakına var, anlamaya çalış Ahsen-i takvim: İnsana Allah tarafından verilen en güzel ve en mükemmel biçim. Fıtrat: Yaratılış özelliği, doğuştan gelen özellik, Câmî: Çok geniş kapsamlı, İstidâd: Kabiliyet, yetenek,… Sukut:Alçalma,ahlâken geri gitme, Suûd: Yükselme, manevi mertebeler kazanma, Had:Sınır, kısıt, limit, Esfel-i safilîn:Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre insanın ahlaken alçalarak en aşağı seviyeye düşmesi. A’lâ-yı illiyyîn: Kurân-ı Kerim’in beyanına göre insanın rıza-yı İlahi’yi kazanarak manen en üstün mertebelere çıkması, Cennet’i kazanacak bir dereceye çıkması. Maniâ:Engel, barikat, mani ,…. Kesb-i meratîb: Yüksek mertebeler yüksek dereceler kazanmak,… Tekâmül-ü derecât: Gelişme-ilerleme yolunda elde edilen mertebeler, dereceler. Tedenni:Alçalma, manen gerileme,…Ma-teessüf: Ne yazık, çok yazık ki,…Derekât: Alçalma yönünde varılan seviyeler. Kesb-i hasenât : İyilik sevap kazanmak, hayırlı amellerle rıza-yı İlahi’ye uygun faydalı işler yapmak,… Müdrik ol: İdrak et, anlamaya çalış,..Netice-i hilkat: Yaratılışın gayesi, yaratılışın neticesi
Acib: Hayranlık verecek şekilde mükemmel olma, Sun-u bedî: Güzel sanat, Cenab-ı Hakk’ın yarattığı mükemmel bir mahluk. Eser-i hakikat: Hakkat eseri, gerçek eser,
Derecât: Dereceler, mertebeler , Hasenât:Haseneler, faydalı işler, faydalı ameller, sevaplar,.. Kesb etmek: Kazanmak, elde etmek,..
Hüsn-ü kayıt: Güzel bir kayıt, güzel bir iz, Defter-i hasenât: Faydalı amellerin, sevapların yazıldığı defter. Küfr-ü zulmet: Küfrün karanlığı, küfrün insanı çaresiz, karanlıkta bırakması, Elim: Elemli, kederli İntisab: Bir güce, bir otoriteye, bir gruba katılma, sığınma ait olma…San’at-ı İlahi: İlahi sanat Tezâhür: Açığa çıkma, görünme,
Nisâb: Karşılaştırma ölçüsü, mikyas, derece Şekâvet: Kötü yaratılışlı, kötü iş işleyecek tıynette olma, kutsuzluk
Hak’tan udûl: Hak yoldan ayrılma, İslami yoldan çıkma,…Fâniye: Kısa
bir süre sonra ömrünü tüketip gidecekler. Zâile: Devamlı ve kalıcı olmayan, sona erenler , yok olan, ortadan kalkanlar. Misal-i musaggar: Küçük bir misal, küçük boyutlu bir örnek,..
Asâr-ı kâinat : Kainat eserleri, kainat içinde yaratılan her şey,…
Nukûş-u manidar: Manidar nakışlar, Anlamlı faydalı nakışlar, Vâzıh:Çok açık kolay anlaşılır,…
Cilve-i Samedâni: Cenab-ı Hakk’ın sevdiği eşyalar, kâinat ve kullar üzerinde nûrunu yansıtması.
Mevla’ya teabbud: Sadece Cenab-I Hakka’ ibadet etmek, kulluk vazifesini yerine getirmek..
İntisab-ı iman: İmanı kazanarak İslamiyet’te kazananlar, bağışlananlar grubuna dahil olmak.
Suud: Faydalı ameller faydalı işler yaparak insanın terakki ile yükselmesi..
Hulk: ahlaki seviye, manevi değerler, Tezyin:Süsleme, güzelleştirme, zenginleştirme,
İz’ân: Anlayış, kavrayış, ferâset:
İhlâs: Allah’ı CC görür gibi samimi ibadet etme hissi
Kemalât: İyilikler, güzellikler, sevaplar, olgunlukla kazanılan ameller
Cennet’e ehil: Cennet’e layık,
Elyâk: Layık, uygun
Emr-i bil ma’ruf: İyiliği emretmek ve özendirmek, iyiliği faydalı amelleri tebliğ etmek,
İştiyâk: Kuvvetli arzu, kuvvetli istek
Tenvir : Aydınlatma Mektûbat-ı
Rabbâni: Rabbani özellikler, Cenab-ı Hakk’ın birliğini vahdaniyetini gösteren deliller, ayetler…
Mâzi: Geçmiş zaman , Müstakbel: Gelecek zaman
Zulümat: Küfrün oluşturduğu karanlıklar,
Meşbu: Doymuş, dopdolu olmuş, dopdolu hâle gelmiş, dolmuş, dolu,
Ref eder: Kaldırır, uzaklaştırır, yok eder,..
Zulümât: zulümler, karanlıklar
Def eder: Uzaklaştırır, bertaraf eder, zararsız hale getirir
Savlet-i hücumât: küfrün iman cephesine hücum ederek başarı kazanması, zafer kazanması,..
Berzah: Dünya ile âhiret arasında ruhların kıyâmeti bekledikleri yer
Dâr-ı Beka: Ebedi kalınacak ahiret alemi. Baki alem. Suhûlet: Kolaylık, bir işi zahmetsiz yapma, kolaylık gösterme.
Tevhid: Allah’ın birliğine inanma, bir ve tek olduğunu kabul edip söyleme
Teslim: Allah’ın birliğine kuvvetli iman ederek daima Allah’a niyaz ve duada bulunma başına gelen her türlü bela ve sıkıntıya sabırla karşılık verme.