Alaettin Kurt Anadolu Lisesi ve çiğnenen sakızlar

Emirhan Akman

Emirhan Akman

Tüm Yazıları

Yaşanan ve bence önemli olan her şeyi kaydetmek zorunda hissediyorum. Yazamadığım zaman bir şeyler içimi kemiriyor. Sait Faik o ünlü öyküsünün sonunda önce yazmamayı tercih eder gibi yapar, üç satır sonra kararını değiştirir; önce kalemini çıkarır, sonra onu öper ve şöyle söyler: ‘yazmasam deli olacaktım’.

İşte geçen hafta Alaettin Kurt Anadolu Lisesi’nin mezuniyet programında yaşananlara dair bir şeyler yazmasam ben de delirebilirdim. Olayı ayrıntılarıyla anlatmayacağım, ben olay sonrasında yapılan bir açıklamaya takıldım onun üzerine yazıyorum. (Haberin ayrıntılarını bu linkten okuyabilirsiniz)

BÜYÜLÜ TANIMLAR

Gebze’de yaşananlardan sonra Eğitim Bir Sen Kocaeli Şube Başkanı Yaşlık hemen bir açıklama yapmış. Açıklama şöyle başlıyor, bir eğitimci olarak daha ilk paragrafta öğrencilere saldırıyor ve bir iki büyülü kelime kullanıyor, “Kocaeli Gebze Alaettin Kurt Anadolu Lisesi’nde kıyafet sorunu olarak lanse edilen, gerçekte ise milletin değerlerine ve bu değerleri gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu taşıyan eğitimcilerimize yönelik bilinçli ve planlı bir saldırı girişimini kınıyor; öğretmen ve okul yöneticilerimizin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.” Ben uzun süredir bir açıklamada ‘milletin değerleri’ denilince orada bir iki dakika duruyorum, mesela hangi milletin değerleri? Kapıda kalan kız çocukları ve veliler hangi millete ait? Okul müdürü, öğretmen ve mesela Şahin Yaşlık hangi millete ait? Ya da eğer ortada bir millet varsa Şahin Bey bizim adımıza konuşma hakkını nereden alıyor? Bu meşruiyetin kaynağını bilmek isterim. Yine aynı paragrafta yaşananların ‘bilinçli ve planlı bir saldırı girişimi’ olduğunu iddia ediyor, nasıl mesela açıklayabilir mi? Öğrenciler ve veliler bir siyasi örgüt ya da o türden bir şeye üyeydi, o güne dair böyle bir plan yapıp okul yönetimini zora mı düşürdüler? Şahin Bey bunu da açıklamalı, ortada kalmamalı bu sözler.

KIYAFETLE İLGİSİ YOK AMA…

Bu arada Şahin Yaşlık’a göre olayın kıyafetle hiçbir ilgisi yok, tamamen veli ve öğrenci olmayan yani davetli listesinde yer almayan kişilerden dolayı başlamış sorun ama Yaşlık bu konuyu bir kenara bırakmıyor. (Açıklamanın tamamını almıyorum, tamamı burada )

İçeri alınmayan öğrenciler olayı perdelemek için kıyafetleri yüzünden içeri alınmadıklarını ortaya atmışlar. Yaşlık şöyle yorumlamış, “Bu kişilerin hukuksuz ve haksız taleplerini örtmek amacıyla da öğrencilerin kıyafet nedeniyle içeri alınmadığı iftirasını ortaya atarak sosyal medya aracılığıyla gerçeği perdeledikleri görülmektedir. Olay bundan ibaret iken eğitime, öğretmene ve eğitim camiasına saldırmayı, siyasi iktidarla ve temsil ettiği dünya görüşüyle kavgalarında bir unsur olarak her zaman kullanagelmiş çarpık ve sapkın zihniyet sahiplerinin aynı çirkin fiillerine, ne yazık ki burada da şahit olduk.” Şimdi Yaşlık’a göre öğrenciler az önce planlı ve bilinçli saldırı yapmışlardı, bir de ‘iftira’ atmışlar. Daha önemlisi içeri alınmayan öğrenciler, ‘siyasi iktidarla ve temsil ettiği dünya görüşüyle kavgalarında bir unsur olarak kullanagelmiş çarpık ve sapkın zihniyet sahiplerinin aynı çirkin’ fiillerine başvurmuşlar. Yani Yaşlık’a göre bir öğrenci ve ailesi ‘iktidar ve temsil ettiği dünya görüşüyle’ kavgalı olamaz. Kavgalıysa ‘çarpık ve sapkın zihniyetli sahipleriyle’ aynı yerdedir. Bense şunun peşindeyim, bir sendika şube başkanının ‘iktidarın temsil ettiği dünya görüşünü’ savunmak gibi bir amacı neden olsun? Şahin Yaşlık neden buna ihtiyaç duyuyor? Bu soru da burada kalsın.

KIYAFET MESELESİ ÖNEMSİZ MİYDİ?

Bir başka paragrafta ise kıyafet konusunu devam ettiriyor, ilginçtir madem bu kadar önemsizdi neden bu konu açıklamanın %80’ini kaplıyor? Demek ki kıyafet olayına takmış başkan. Şöyle söylüyor, “Gerçek niyet, komik ve aptalca bir anlayışla modernizmle eşdeğer gördükleri çıplaklığı yüceltmek; gerçek niyet, sapkın zihniyetlerine hizmet eden bir araç olarak gördükleri ahlakî yozlaşmayı teşvik etmek; gerçek niyet, hukuk ve kanun tanımayarak kendi düşüncesini, fikrini, dünya görüşünü milletin değerleriyle toplumun ahlakî ilkeleriyle ne kadar ters düştüğüne bakmaksızın şirretlikle, arsızlıkla, şiddetle, çirkeflikle millete ve topluma dayatmaya kalkışmak.”

Yine açıklamayı açıklamaya devam edelim… Başkana göre yaşanan olaydaki tek niyet; öğrencilerin elbiselerindeki çıplaklığı yüceltmek, sapkın zihniyetlere hizmet, ahlaki yozlaşmayı teşvik etmek, hukuk tanımadan kendi fikrini ‘milletin değerleriyle’ ters düşecek şekilde topluma dayatmakmış. Üstelik burada da az önceki ‘milletin değerleri’ gibi, yine büyülü bir tanım tercih ediliyor ‘modernizm’.

MODERNLİK MESELESİ

Şahin Yaşlık’ın modernlik ve modernizmden ne anladığını çok merak ediyorum eğer sosyal bilimler alanında bu kavramı yerli yerine oturtursa kendisinden özür dileyeceğim ama hiç umudum yok. Bu arada kapıdaki çocukların hiçbirisinin modernlikle ilgili sosyal bilimler düzeyinde bir tartışma arzu etmediğini, sadece istedikleri kıyafetle içeri girme derdinde olduğuna bahse girebilirim. Konu sadece bundan ibaretken birden, artık ‘sakız’ olmuş bazı tanımları kullanarak ‘acilen’ bir açıklama yapmak tam olarak neye yaradı? Ben söyleyeyim hiçbir şeye. Bana göre Şahin Yaşlık gerçekle bağını koparmış. Mezuniyete girmek isteyen bir avuç öğrenciye dair böyle bir açıklama yapmak başka türlü açıklanamaz. Öğrencilere sözle saldırmanın bu kadar iştahla ve hızlıca saldırmanın izahını bulmakta zorlanıyorum.

Olaydaki tek pozitif şey ise Gebze İlçe Milli Eğitim Müdürü Şener Doğan’ın hızlıca olay yerine gelerek mezun olacak öğrencileri tören alanına sokup sorunu çözmesiydi. Şener Doğan’a buradan teşekkürlerimi sunuyorum, en azından çocuklar törene girebildiler…