Türkiye'de yatırım ikilemi: Altın mı, hisse senedi mi?

Son dönemlerde altın fiyatlarında yaşanan artışlarla birlikte yatırımcılarda borsa ve altın ikilemi yaşanmaya başladı.

Yatırım dünyasında, uzun vadeli getirilerin peşinde koşanlar için hisse senetleri, ünlü yatırımcıların sıkça önerdiği bir yol olmuştur. Warren Buffett, Charlie Munger ve Phil Fisher gibi isimler, hisse senetlerinin uzun vadede diğer yatırım araçlarına göre üstün getiri sunduğunu savunurlar. ABD'deki S&P500 endeksi üzerinden yapılan hesaplamalar da bunu destekler nitelikte; 1928 yılında S&P500'e yatırılan 100 dolar, 2023 yılında nominal olarak 787 bin dolara ulaşmıştır. Aynı süreçte altına yapılan yatırım ise sadece 10 bin dolara kadar çıkabilmiştir.

Ancak, Türkiye'de durum biraz farklı. Borsa İstanbul'un tarihi, 1986 yılına kadar uzanıyor ve yatırımcılar için fiyat verileri sağlıklı bir şekilde ancak 1997 yılından itibaren kaydedilmeye başlanmış. 1997 Ocak ayında Borsa İstanbul'a yatırılan 100 TL, 2024 Ağustos ayında nominal olarak 119 bin TL olurken, aynı dönemde altına yatırılan 100 TL'nin getirisi yaklaşık 210 bin TL'ye ulaşmıştır. Bu veriler, altının Türkiye'deki yatırımcılar için daha avantajlı bir konumda olduğunu gösteriyor.

Altının Türkiye'de Daha Yüksek Getiri Sağlamasının Sebepleri

Altının Türkiye'de bu kadar güçlü bir yatırım aracı olarak öne çıkmasının birkaç temel nedeni bulunuyor. Bunlardan en önemlisi, altının fiyatının TL cinsinden hesaplanmasında Amerikan Doları ve ons fiyatının kullanılmasıdır. Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybettiği dönemlerde, küresel piyasalarda altın fiyatları sabit kalsa bile yurt içindeki altın fiyatları yükselir. Bu durum, Türkiye'deki yatırımcılar için altını daha çekici kılmaktadır.

Borsa İstanbul ise döviz kuru hareketliliğinden farklı şekillerde etkilenebilir. Dövizdeki dalgalanmalar, endeks üzerinde olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurabilir ve bu da hisse senedi yatırımını daha riskli hale getirir.

Risk Ölçütü Olarak Standart Sapma ve Yatırım Kararları

Yatırım araçlarının risk ölçütü olarak kabul edilen standart sapma, altın ve hisse senedi yatırımları arasındaki farkı ortaya koyuyor. Borsa İstanbul'un aylık getirisinin standart sapması yüzde 11,84 olarak hesaplanırken, altının getirisinin standart sapması yüzde 5,60 seviyesinde kalıyor. Bu da altın yatırımının daha az dalgalı ve dolayısıyla daha az riskli olduğunu gösteriyor.

Portföy Çeşitlendirmesinde Altın ve Hisse Senetlerinin Rolü

Tüm bu veriler, yatırımcılar için önemli ipuçları veriyor. Portföyün tamamını altına yatırmak her zaman doğru bir strateji olmayabilir; ancak geçmiş veriler, altının portföy çeşitlendirmesinde önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor. Altın, kendi içinde çeşitlendirilemese de portföydeki riskin azaltılmasına katkıda bulunabilir. Borsa İstanbul'un getirisinin zaman içinde altını geride bırakması da bir ihtimal dahilindedir. Gelecekte, S&P500 endeksinin 1927'den 1940'ların sonuna kadar altının gerisinde kaldığı gibi, Borsa İstanbul da benzer bir performans gösterebilir. Ancak burada önemli olan, yatırımcıların çeşitlendirme ve profesyonel rehberlik ile risklerini minimize ederek en yüksek getiri potansiyeline ulaşmalarıdır. Türkiye'de yatırımcılar için altın ve hisse senedi yatırımı arasında bir seçim yaparken, her iki aracın da avantajlarını ve dezavantajlarını göz önünde bulundurmak önemlidir. Altın, özellikle döviz kuru dalgalanmalarından etkilenen bir ülkede güvenli bir liman olarak öne çıkarken, hisse senetleri uzun vadede daha yüksek getiri potansiyeli sunabilir. Bu nedenle, dengeli ve çeşitlendirilmiş bir portföy, yatırımcılar için en sağlıklı seçenek olabilir.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber