Arzu Erkan’dan Ford yorumu: İlişkiler tersten kurulmuş
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Arzu Erkan, Ford’da sendika-işçi-işveren üçgeni ile ilgili, “Esas olanlar işçilerdir. Ford’da bu ilişki tersten kurulmuş durumda. İşçiler misafir, iş yeri temsilcisi ve sendika yöneticileri ev sahibi olmuş” dedi.
Kocaeli Haber - Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Arzu Erkan Nokta TV ekranlarında yayınlanan Şehrin İçinden programına konuk oldu. Nokta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cansu Kızılkaya’nın sorularını cevaplayan Erkan, Ford’da sendika-işçi-işveren üçgeninde yaşananlar hakkında görüşlerini dile getirerek “sermayenin çıkarı öncelikli iş haline gelmiş” ifadelerini kullandı.
“İŞÇİLER KENDİ TEMSİLCİLERİNİ SEÇEMİYORLAR”
İşte Erkan’ın konuşmalarından satır başları: “Bir sendika ile işçisi arasındaki ilişkinin her şeyden önce demokratik bir işleyişe sahip olması lazım. Türk Metal’in örgütlü olduğu yerlerde buna Ford da dahildir. Örneğin işçiler kendi iş yeri temsilcilerini seçemiyorlar. İş yeri temsilcisinin görevi ne? Toplu iş sözleşmesinin uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmek gibi. 24 saat esasına göre çalışan bir iş yerinden söz ediyoruz. O 24 saat içerisinde iş yerinden kaynaklanabilecek herhangi bir sorunu işçiler adına üstelikte çözümü için doğrudan işverenle temas kuracak aracılar pozisyonundadır. Bakın adı üstünde onlar temsilcidir. Esas olanlar işçilerdir. Ne işyeri temsilcileri ne şube yöneticileri ne de genel merkez yöneticileri.
“BU İNANILMAZ BİR ŞEY”
Ford’da bu ilişki tersten kurulmuş durumda. İşçiler misafir, iş yeri temsilcisi ve sendika yöneticileri ev sahibi. Onların görevi 4 yılla 1 ile sınırlı. Maalesef işyeri temsilcileri bir atanıyor ya kendileri ayrılacak ya da hakkın rahmetine kavuşacaklar o temsilcilikleri bitecek. Bu kabul edilebilir değil. İşçiler yaşadıkları herhangi bir sorunu temsilcileri aracılığı ile çözemiyorlar. Bu inanılmaz bir şey. Temmuz ağustos aylarında başta Ford işçileri olmak üzere ücret artışları da dahil olmak üzere nasıl bir toplu sözleşme isteyeceklerine ilişkin taslak hazırlıklarına girişecekler. Ama işçiler taslağı hazırlayamıyor.
“YOKSULLUK SINIRININ YARISI KADAR ÜCRET”
Bir işçi grubunun üyesi olduğu sendikadan en büyük isteği taslak bizim taleplerimiz doğrultusunda hazırlansın olabilir mi? Geçen dönem işçi “ben bu taslağı istemiyorum. Taslak güncellensin” dedi. Eylem yaptığı için işten atıldı. Türkiye’nin en büyük ikinci kuruluşundan söz ediyoruz. Bu iş kolunda ortalama saat ücreti 200 lira. Bakın giydirilmiş şekilde ne anlama gelir bu biliyor musunuz? Giydirilmiş, ikramiye de dahil. Brüt 60 bin lira anlamına geliyor. Bu rakamlar korkunç rakamlar. 30-35 bin 40 bin lira bandında rakamlardan söz ediyoruz. Ford işçisi “ben yoksulluk sınırının yarısı kadar ücret alıyorum” diyor.
“İŞÇİYE SOĞUĞU REVA GÖRÜYORLAR”
Ford Otosan ülke genelinde toplam üretimini yüzde 3 arttırmış ama Gölcük Fabrikası’na gelmiş ve burada bir önceki yıla göre üretimi yüzde 3 düşmüş. Sen Türkiye’nin devisin. Türkiye’nin devi olarak ne yapmışsın? Bu soğukta ısıtıcıları kapatıp işçileri soğukta çalışır hale getirmişsin. Motivasyonları şu. “Benim kar oranlarım düşüyor. Kardan zarar edeceğim ne yapayım? Bunu bir bütün olarak işçilere fatura edeyim” Bu inanılmaz bir şey. Bir işçi söylemişti bana bu ‘vicdansızlık’ diye. Kendileri klimalı odalarda otururken bu fabrikanın müdürleri işçilere hatlarda, soyunma odalarında, yemekhanelerde soğuğu reva görüyorlar.
“CESARETİ SİYASAL İKTİDARDAN ALIYORLAR”
Bu cesareti sermaye bir yerden alıyor. Önce siyasal iktidardan alıyor. AKP ve Cumhur İttifakı’ndan alıyor. Tek adamdan alıyor. Onun orta vadeli programından alıyor. Orta vadeli program ücretleri baskılayacağım diyor. Esnek çalışmayı yaygınlaştıracağım diyor. “Ben sermayenin çıkarını önceleyeceğim” diyor. Sonra bir saç ayağı daha var. Türk Metal gibi işçisinin hak ve çıkarını koruması gereken ama korumayan yine sermayenin çıkarını önceleyen sendika bürokratlarından alıyor. Çok açık bu. Eğer siz şunu diyemiyorsanız “hayır sen bunu yapamazsın, işçiyi soğukta çalıştıramazsın. İş güvenliği riskleri yaratacak şekilde hatlardaki aydınlatma ışıklarının kapatılmasına izin vermiyoruz. Hayır sen işçiye koruyucu ekipmanları eldiven de dahil olmak üzere eksiksiz bir şekilde vermek zorundasın” diyemiyorsa bir sendika demek istemediği içindir.
“HEP BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ”
Sen de KOÇ’un çıkarlarını önceliyorsun demektir. Bunlar olmuyorsa. Sermaye kendi karını her şeyin önüne koyuyorsa, siyasi iktidarda sermayenin çıkarını öncelikli işi haline getirmişse, sendikal bürokraside bu ikisiyle işbirliği halinde ise işçiye tek bir şey yapmak kalıyor. Bütün bunlara rağmen içerde örgütlenmek. Tıpkı Birleşik Metal İş işçilerinin grev yasağına rağmen yaptıkları gibi. Tıpkı Betek Boya işçilerinin işverenin sendikayı tanıması için içerde örgütlendikleri gibi. Yapılması gereken şey bu. Bu sendikalar işçilerin örgütleridir sendikacıların değil. Sendikalar siyasi görüş, ırk, cinsiyet ayırmaksızın işçi sınıfının temel örgütleridir. Sendikalar görevlerinin yapmıyorsa işçiler fabrika içerisinde örgütlenecek. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Hayatımızı iyileştirmek için.”