Şentop Sezai Karakoç’u Kocaeli’de anlattı!

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Uluslararası Sezai Karakoç Günleri" etkinliğinde konuşan TBMM eski Başkanı Mustafa Şentop, Sezai Karakoç’un fikirlerinin önemine vurgu yaptı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen 9 ülkeden 80'i aşkın sanatçının katılımıyla 25 etkinliğe ev sahipliği yapacak "Uluslararası Sezai Karakoç Günleri" önceki gün düzenlenen tören ile başladı. Vefatının ikinci yıldönümünde anılan Karakoç’u TBMM eski Başkanı Mustafa Şentop anlattı. Şentop etkinliklere ‘Bir Kültür ve Dava Adamı Sezai Karakoç’ başlığı altında konuşmacı olarak katıldı.

KİMLER VARDI?

Kocaeli Kongre Merkezinde gerçekleşen etkinliğe Kocaeli Milletvekilleri Radiye Sezer Katırcıoğlu, Veysel Tipioğlu ve Sadettin Hülagü, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, KBB Sekreteri Balamir Gündoğdu, Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün, Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, AK Parti MKYK üyesi Çoşkun Şiviloğlu ve vatandaşlar katıldı.

“DEVREDİLEN MİRAS ALINDIĞI GÜN İLE AYNI DEĞERDE DEĞİLDİR”

Etkinliğin tanıtım videosunun izletilmesi sonrası eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop kürsüye çıktı. ‘Ben şair olamadım ki şiirin gücünü anlatayım’ diyerek konuşmasına başlayan Şentop, “Taşıdığı meşalenin genç aydınlar tarafından taşınmasını diliyorum. Elden ele devretme konusuna Sezai Karakoç çarpıcı bir şekilde açıklık getirmiştir. Her kuşak aldığı mirası bir sonraki nesle aynı şekilde aktarırsa o miras kaybolur. Devredilen miras alındığı günle aynı değerde değildir. Her şeyin ölümlü olduğu bir evrende ölüme daha yaklaşmış demektir.

“BÜYÜK DÜŞÜNÜRLER FİKİRLERİ KENDİNDEN SONRAKİ YÜZYILA YAPAR”

Sezai Karakoç diriliş dediği olgunun kendisi ile başlamadığını ifade ederek Mevlana’yı ve Yunus Emre'yi işaret etmektedir. Geçmişi fotokopici bir mantık ile kopyalamak zamanın öldürücü gücüne teslim olmak demektir. Büyük düşünce adamlarının eserlerindeki konu asla kendi yaşantıları değildir. Onların konuları insanlığın geçtiği zaman dilimindeki buhranları tanımlamak ve anlatmaktır. Fikirleri ile güçlü tesirleri olmuş büyük düşünürler, bu fikirleri kendi ölümlerinden sonraki yüzyılda yapmışlardır. Tarihi değiştiren düşünceler ilk ifade edildiği zaman çok az benimsenmiştir. Abide bir şahsiyet olarak onu saygı ile anıyoruz.

“HİÇBİR ZAMAN KENDİSİ İLE ÇEKİM YAPILMASINA İZİN VERMEDİ”

Eserlerinin halka halka geniş kitlelere yayılmasının başlangıcındayız. Karakoç bütün şiirleri bir araya getirerek ismine gün doğmadan demiştir. Türkiye Yüzyılı mahiyeti itibari ile bir diriliş yüzyılı olacaktır. Hayattayken bir çok televizyon kanalı kendisi ile ilgili belgesel ve tanıtım filmi yapmak istediklerine ‘Konu ben değilim. Beni oyuncunuz gibi kullanmanıza izin vermeyeceğim. Ama yazılarımı, konularımı tartışıp konuşabilirsiniz’ dediği bilinen bir husustur. Hiçbir zaman kendisi ile çekim yapılmasına izin vermemiştir.

“HİÇBİR ŞEY ALMAMA PRENSİBİ İLE YAŞAMIŞTIR”

Karakoç yakında yayınlanacak haftalık sohbetlerinde islam aydınının ne olduğunu açıklamaya çalışmıştır. Karakoç’un hayatına ve eserine baktığımızda hayatı boyunca hiç kimseden hiçbir şey almama prensibi ile yaşamıştır. Şöhretten özenle kaçınmış, hiçbir para ödülünü kabul etmemiştir. Asıl dikkat edilmesi gereken büyük insanların alan el değil veren el olmak için gösterdiği çabadır. Karakoç ömrü boyunca yazdı, çizdi anlattı. Haftalık sohbetleri yakın zamanda kitaplaştığında mevcut olan 60 eseri iki katına çıkacaktır” dedi.

“HEP BİRLİKTE SAVUNMAK ZORUNDASINIZ”

Karakoç’un kitaplarından bazı kesitler okuyan Şentop, “İslam ülkelerinin başında bulunanlara çağrıda bulunmuştu. ‘Size sesleniyorum ve diyorum ki tarihin en büyük ödevi ile karşı karşıyasınız. Bu görev derhal bir araya gelip savunma anlaşması yapmanızdır. Bir islam ülkesine saldırı olursa hep birlikte savunmak zorundasınız. Petrol işgali bitince hep birlikte Irak’a savunacaklardır. Irak’ın ardından teker teker sizin ülkeleriniz saldırıya uğrayacaktır’ demiştir” ifadelerini kullandı.

"TARİHİ BİR MESELEYDİ"

Konuşmasının ardından kendisine yönlendirilen sorulara yanıt veren Şentop, Ayasofya’nın yeniden camii olma süreci ile ilgili kendisine yönlendirilen soruya şu şekilde yanıt verdi; “Sezai Karakoç 1950’lerin başından itibaren yazmaya başlamış bir fikir adamı. Sadece o değil. Başta Necip Fazıl olmak üzere bütün aydınlar ve düşünürler Ayasofya konusunu gündemde tutmuştur. Bu konuda itiraz mahiyetinde sözler söyleyenler olmuştur. Birçok camii varken onlar değil Ayasofya kapatılmıştır. Sembolik bir anlamı var. İstanbul’un Fethi'nin sembolü olarak camiye dönüştürülmüş bir yapı. Bir bakanlar kurulu kararı ile 1934’ten itibaren müzeye dönüştürülüyor. O dönemden beri bağımsızlığın sembolü olarak talep ediliyor. Ayasofya’nın tekrar camii olarak hizmete sunulması tarihi bir meseleydi. Türkiye’nin ruhen, kültürel manada özgüven bağımsızlığını idrak etmek anlamında önemliydi. Bakanlar kurulu kararının iptali ile birlikte ilk cuma namazı kılındı.

“MAĞLUBİYET PSİKOLOJİSİ”

Türkiye’nin bağımsızlığı konusunda akıllara gelecek gölge kaldırılmış oldu. Bir çok büyüğümüzün en önemli hedeflerinden bir tanesi de buydu. Bunu gerçekleştirmek Sayın Cumhurbaşkanımıza nasip oldu. Bu özgüven meselesiydi. Çok büyük savaşlar, kayıplar vermişiz 19’uncu yüzyılda. Çok büyük bir kumaş bir hayli çekmiş durumda. Ekonomik bakımdan kayıplarımız olmuş. 50 yıl kesintisiz savaşmışız. Bütün bunların hepsi mağlubiyet psikoloji üzerinde bırakmış. Bu şartlar altında milli mücadeleyi yürütmüş ve bağımsızlığımızı ilan etmişiz.

“BAŞARACAK GÜCÜMÜZ VARDI AMA PSİKOLOJİ ÖNEMLİ”

O 100 yılın verdiği bazı travmalar korkular var. Bu şartlar altında düşünmek lazım. Milletimizin özgüvenine yönelik 1960 yılında yapılan askeri darbeler ile birlikte milletimizi zora sokmuştur. Bütün bunlar görünmez prangalardı. Üzerimizde cam fanuslar vardı. Biz eski sıçramamıza kavuşamamıştık. Bunun en önemli sembollerinden biri Ayasofya Camii’ydi. Bu psikolojik bir meseleydi. Başaracak gücümüz vardı ama psikolojisi önemliydi. Cam fanus kırılmış oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun. Danıştay üyesi arkadaşlardan da Allah razı olsun.

“BİR ARAYA GELMEMEK İÇİN SİRKE VAR”

Türkiye’nin bir ilçesi kadar bir alanda 13 bin Filistinli’yi katlettiler. İslam ülkelerinden bir hamle gelmiyor. Rahmetli Erbakan hoca derdi. Un var, şeker var, yağ var ama neden helva olmuyor çünkü sirke de var. İslam ülkelerinin bir araya gelmemesi için sirke var. Cumhurbaşkanımızın Almanya’da söylediği sözler önemli. Bundan 20 sene önce bu sözleri Türkiye’de söyleyebilecek bir siyasetçi yoktu” diye konuştu.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber