Zeki Aygün, “Gelir gelmez Sertif Bey’e, ‘Ne olur bunu yaşatma’ dedim!”
“Gelir gelmez Sertif Bey’e, ‘Ne olur bunu yaşatma’ dedim. Bakın mobbinng uygulaya uygulaya çocukları istifa ettirmeye ya da emekli etmeye çalışıyorlar. Hoş şeyler değil” diyen Zeki Aygün, bir konuda ise Sertif Gökçe’yi kınadı.
Kocaeli Haber - Nokta TV Genel Yayın Yönetmeni Gülşah Yücel Ay’ın sunduğu Özel Yayın’ın konuğu AK Parti Kocaeli siyasetinin tecrübeli isimlerinden olan Derince Belediyesi Önceki Dönem Başkanı Zeki Aygün oldu. Ülke gündeminin, siyasetin ve 31 Mart 2024 Yerel Seçim sonuçlarının masaya yatırıldığı program kapsamında Aygün, başkanlığı dönemindeki projeleri anlatırken mevcut Derince Belediyesi Başkanı Sertif Gökçe’ye de dair açıklamalarda bulundu.
“YAPTIĞIMIZ PROJELERE SAHİP ÇIKSIN YETER”
Gülşah Yücel Ay: Derince’de belediye başkanı değişti, CHP’li Sertif Gökçe 8 aydır yönetiyor. Neler söylemek istersiniz, izlemleriniz neler?
“Sertif Bey’i ben avukatlık dönemlerinden beri tanırım. Yani kişilik olarak söz söylenecek bir arkadaşımız değil. Hatta o 2019 seçimlerinde bir beyanatı vardı, bilimsel verilere aykırı dedi benim kazanmam konusunda. Dedim ki bir gün, bunu senin söylemen bana biraz abes kaçıyor. Niye? Şimdi bilimsel veri dediğin 3 bin denekle yapılan veya 1 denekle yapılan bir anket. Bu niye yapılıyor? 115 veya 105 bindi o zaman, seçmen gerçi 80/85 bin katılmış o zaman. 85 binin katıldığı anket mi doğru, öyle ya seçime bir anket diyelim. Yoksa 3 bin denekle yapılan anket mi bilimsel olur. Zaten 85 bin oyun varsayımını yapmak için 3 bin denekle yapıyorsun. Birde söyleyecek bir şey yok ki hani, yaptığımız projelere sahip çıksın yeter.
“İLK SOKAK HAYVANLARI PROJESİNİ YAPAN VE BİTİREN DERİNCE BELEDİYESİ OLARAK BENİM”
Yalnız ben ona buradan şu mesajı vereyim, Derince’de en büyük sorun şeydi ilk sokağa çıktığım zaman bir eve girdim, bir tane ev çalışması yapıyoruz normal 35/40 yaşlarında bir vatandaş dedi ki başkanım benim çocukları artık koydum kenara okula giderken, ben dedi işe giderken sokak hayvanları saldıracak diye elime sopa alıyorum. Bu sokak hayvanları sorunu çözüldü, ben göreve gelir gelmez bununla ilgili ormandan yer aldık. Bizim Fen İşleri Müdürlüğü’nün üstünde bir yer, onunla ilgili başlattık projeyi. İlk sokak hayvanları projesini yapan ve bitiren uygulayan benim Derince Belediyesi olarak.
“ORMANDAN 10/20 DÖNÜM BİR YER DAHA TAHSİS ALDIM”
“Fakat bunların beslenmeleri biliyorsunuz büyük şey... Derince’nin muhtelif yerlerine biz barakalar yaptık yani topladığımızı bakımını yapıp, kısırlaştırdıktan sonra oralara gelip bırakıyorduk. Tabi onların bakımını yapmak, vatandaşlarda yapıyor ama bizimkilerde yapıyor zor oluyor. Ormandan yine 10/20 dönüm bir yer daha tahsis aldım. Bakımını yaptığım hayvanların o ormanın içerisinde yine kulübeler yapayım yürüş yolları yapayım orada bakımını yapayım. Arkadaşlarda yemlerini versinler. Hayvanseverlerde geldiği zaman hayvanlarla ilgilenir derdik. Onu da hayata geçirmek için yine projelerimiz hazırdı.
“BU PROJELER ŞU AN DA DURDU”
Sonra bunların yemleri biliyorsunuz hazır yem bu hazır yemler ticari yapan insanların elinde olan bir şey buna para veriyorsunuz. Büyükşehir de destek veriyor ama belirli bir miktarda veriyor. Hepsini vermiyor. Çünkü 11-12 ilçe var. Bunları para vermektense Yelken Kafe var, lokantalar var, hastaneler var. Bunların yemek artıklarını, daha çok kemik ve tavuk gibi artıklarını alalım. Böyle bir tesis var. Bunu araştırdık, ettik. Bunu da bir yer yapıyor. Gittik araştırdık, kurduk. O zaman Çevre Bakanlığı da bizi toplantıya almıştı. Böyle bir proje yapacağım dedim. O zaman 5 milyon lira destek verdi. Binasını yaptım. Makinaları aldım. Atıkları aldık, topladık, yem yaptık. Seçime yakın son günler bunlar. Hayvanlara verdik. Pasta yer gibi yiyorlar. Bu projeler şu an da durdu. Neden? Enerjisi çok fazlaymış. 30-40 kilowattlık bir enerji harcıyormuş. Yeme verdiğini enerjiye vereceksin.
“SERTİF BEY BAKANLIK DESTEĞİ İSTİYORSA BEN YARDIMCI OLURUM”
Hazır bir tesis. Hammadesi bedava. İki tane adam olsa yeter. Oraya 40-50 kilowattlık bir tane güneş enerjisi yap onu da bedavaya getir. Bunu niye yapmıyorsun? Ama akıl hocaları maalesef öyle değil. Bir proje eğer varsa bunun üzerine ne katabilirime bakmaları lazım. Durdurmamaları lazım ama şu an durdurmuş arkadaşlar. Buna üzüntüm var. Ben Sertif Bey’e buradan söyleyeyim bari. Bunu hayata geçir. Oraya 40-50 kilowattlık bir güneş enerjisi yap. O da bedavaya gelsin. Bununla ilgili de bakanlık desteği istiyorsa ben yardımcı olurum.”
“YER HAZIR, PROJE HAZIR, BİR TEK FİNANSMAN...”
Gülşah Yücel Ay: “Devam etmezse, sahip çıkılmazsa üzülürüm dediğiniz, kaygılandığınız bir projeniz var mı?”
Zeki Aygün: “41 proje vaat ettim. 59 proje yaptım, 14 tane de yeni projem var. Ben bu projelere yapmaya adayım yoksa koltuğa aday değilim dedim. 3 projeyi bahsettim. Bir tanesi kurban kesim satış yeri, ikincisi Kadırga’daki hem parkın hem de yaşlı bakım ve alzheimer merkezinin yapımı, üçüncüsü asgari hastanenin oradaki aile yaşam merkezi, engelsiz yaşam, otizm merkezi... Bunların hepsinin projeleri hazır. Yer hazır, proje hazır, bir tek finansman... Finansını Avrupa Birliği’nden alacağımı olmazsa sayın bakanımıza yaptıracağımızı söyledik.
“YAPILMAZSA BUNA ÜZÜLÜRÜM GERÇEKTEN”
Ben geldiğimde Deniz Mahallesi’ndeki vatandaşlar geldi. ‘Başkanım 6 yıldan beri burası imara kapalı. Ya kentsel dönüşümü başlatın veya bize imara açın’ dediler. Biz de bunu çözmek için vatandaşı topladık. Provoke olmaması için yalnız oradaki insanları aldık. Orada durumu anlattık. O zaman Deniz Mahallesi ile Dumlupınar Mahallesi beraber değerlendiriliyordu. Baktım Dumlupınar Mahallesi yüzde 50’ye yüzde 50 istiyor. Deniz Mahallesi yüzde 75’e yüzde 25 istiyor. O zaman dedik ki Deniz Mahallesi’nden başlayalım. Orada ikna ettik. Profesyonel firma tutuk. Öncelikle fizibilite yaptılar. Şimdi 242 daire yapıldı. 210 hak sahibi var. Şu an bugün ki değerlere göre çok karlılar. Helali hoş olsun. Güzel oldu. İkinci etabını biz başlatacaktık. Ama nasip olmadı. İnşallah yaparlar. Yapılmazsa buna üzülürüm gerçekten.
“YIKIM YAPARAK KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPAN TEK BELEDİYEYİZ”
Geldiğimizde hiçbir şey yokken, 5-6 yıl kentsel dönüşüme kapalı olan bir yeri siz vatandaş ile problemi çözüyorsunuz ve yıkım yaparak kentsel dönüşümü yapıyorsunuz. Yıkım yaparak kentsel dönüşüm yapan tek belediyeyiz. Gölcük’te var ama onun altyapısı 10 yıl önce hazırlanmıştı. Bir de İzmit var onun da altyapısı daha önceden hazırlanmıştı.”
“GENÇLİK MERKEZLERİ BENİM İÇİN EN KIYMETLİ”
Gülşah Yücel Ay: “Birçok projeden söz ettiniz aslında ama her belediye başkanının biliyorsunuz, ‘En kıymetli, prestij projem’ diyebileceği bir çalışma vardır. Sizin prestij projeniz ne oldu?”
Zeki Aygün: “Gençlik merkezleri benim için en kıymetli. Çünkü geleceğin teminatı olan gençlerimizi eğer sokaktan kurtarabiliyorsak ne mutlu bize. 2019 seçimlerinde bir vatandaş, ‘Başkanım 17 yaşındaki gencimi bonzaiden kaybettim. Ben onu alıştıran çocuğu tokatladığım için 3 gün nezarethanede yattım. Sizden ricam bu çocuklarımızı kurtaran bir proje yapın’ dedi. Bu çocukları kurtarmanın projesi bu dedim ve gençlik merkezlerini yaptım. Projeleri yaptım bunu gidip sayın bakana anlattım. Sonra açılışa davet ettim. Çok güzel bir gölümüz var. Onun etrafına daha önce izci kampı yapılmış ama gençlik merkezi gibi bir şey yapmak istiyorum dedim. Yap projeni getir dedi. Yaptım projeyi. 6-7 milyonluk projeydi. 4 milyonunu aldım.
“O ÇOCUKLARIN DA BİR KISMINI ATMIŞLAR İŞTEN”
Tesislerin 24 odası var. 2 kişi kalsa 48 kişi kalır. Kliması var. 5 yıldızlı otel gibi. Onun karşısına 10 tane taş ev yaptık. Yaz-kış kalabilirsiniz. Klimalı, kuzineli. Çok güzel bir alan. Öyle bir hale getirdim ki lokantası, kafeteryası bir de eğitim salonu kurduk. Aydınlatmasını güneş enerjisi ile yaptık. Karavan tesisi de var. Amaç oradaki tarım arazilerini kurtarmak. O bölgenin çocuklarını aldık oraya. O çocukların da bir kısmını atmışlar işten. O da bir acayip. Ben kimseyi alırken AK Partili veya şu partili diye almadım. Orada şef garsonluk yapan genç bir kızımız vardı. Onu da atmışlar galiba işten. Bunlar üzücü şeyler. Bunlardan Sertif Bey’in haberi var mı bilmiyorum ama maalesef alt kademe bunları yapıyor.
“GELİR GELMEZ SERTİF BEY’E, ‘NE OLUR BUNU YAŞATMA’ DEDİM”
Yelken Kafe’de bütün çocukları değiştirmişler. Gelir gelmez girişteki iki tane kızımızı işten atmışlar. Yani bu tür şeyler üzücü şeyler. Bunlar proje üreten anlayışa uygun değil. Neymiş efendim bunlar AK Partiliymiş. Ben geldiğimde Cumhuriyet Halk Partililer’in kim olduğunu bilmiyor muydum? Niye onlara ben dokunmadım. İşini yaptığı sürece... Hatta isim vereyim. Basın Yayın’da Lokman var bizim. Onu da bana dediler şöyle, böyle. Soruyorum, nasıl diyorum. Başkanım işini yapıyor diyorlar. Bu zayıf insanların işi. Güçlü insanların işi değil. Gelir gelmez Sertif Bey’e, ‘Ne olur bunu yaşatma’ dedim. Bakın mobbinng uygulaya uygulaya çocukları istifa ettirmeye ya da emekli etmeye çalışıyorlar. Bunlar hoş şeyler değil.”
“BU İNSANA BİLE MOBBİNG UYGULADILAR”
Gülşah Yücel Ay: “Peki, bildiğiniz bir sayı var mı toplamda şu kadar kişi işten çıkarılmış diyebileceğiniz?”
Zeki Aygün: “Saymadım ama gelir gelmez bizim Beyaz Masa’da iki tane bayan arkadaşımız vardı. Hemen onları bırakın başka yere vermeyi... Benim özel kalemim vardı. Onu bile ikide bir rahatsız edince en son da ben Körfez’e aldım onu. Çünkü milletvekiliyken benim sekreterimdi. Özel kalem olarak yanıma aldım. Biliyorsunuz özel kalem başkanın yüzde 50 yükünü alan bir insandır. Ankara ile sorun çözmek için tecrübeli bir insan lazımdı. Bu da Hatice Hanım’dı. Sağ olsun yüzde 50 yükümü alıyordu bu konuda. Oraya sıfır kilometre koysam bana bakan yardımcısını, müdürü bağla desem onun telefonunu bulana kadar bir saat geçer. Ama Hatice Hanım öyle değildi. Tak tak bağlıyordu. Bu insana bile mobbing uyguladılar. En son aldım onu Körfez’e. Geçen Ankara’ya gittim. Bakan ile özel görüştüm. Yıl sonu halledeceğim dedi. Onu bekliyoruz.”
“SERTİF BEY’İ BURADAN KINIYORUM”
Gülşah Yücel Ay: “Derince’nin büyük bir ulaşım sorunu var. Görev süreniz boyunca ulaşımla ilgili Ankara’da temaslarda bulundunuz mu?”
Zeki Aygün: “Büyükşehrimiz bizim Kaşkaldere’deki sorunumuzu çözdü. Geçen mecliste konuşulmuş galiba basında okudum. “Derince’nin sorununu çözmedi, Körfez’in sorununu çözdü.” Kusura kalmasın ben buradan Sertif Bey’i kınıyorum. Büyükşehrin yaptığı o proje Derince’nin, Batı Yakası’nın yükünü aldı. Yenikent, Körfezkent, İbni Sina Mahallesi, Batı Yakası olduğu gibi bizim Vatan Caddesi üzerinden 44 Evler’in kavşağında kilitleme oluyordu. Batı Yakası’ndaki bütün araçlar, Körfez’de yaşayanlar bile oradan geçiyordu. Şimdi Kaşkaldere üzerinden geçiyor. Ben bile oradan dolaşıp geliyorum. Yavuz Sultan’ın batı yakası camiden öte tarafı olduğu gibi oradan geliyor. Bu nasıl sorun çözmemek. Yüzde 50 yükünü aldı demektir. Derince’nin liman yolu bağlantısı da yapılırsa Körfez’den, Eşme’ye kadar bağlantısız, kesintisiz ulaşım olacak.
“SAYIN CUMHURBAŞKANININ ÖNÜNE ÇIKTIM”
Bir tek Derince’de bağlantısız liman yolu var. O projede olması gereken projeydi. Bu konuyu ben il başkanıma da büyükşehir başkanıma da söyledim ama baktım olacak gibi değil. Kendim dronelarla sabah akşam fotoğrafları çektirdim. Sayın Cumhurbaşkanının önüne çıktım. Hatta milletvekillerini de aldım yanıma. ‘Arkadaşlar siz söyleyin’ dedim. Onlar da, ‘Başkanım sen gelmişsin sen söyle’ dediler. Dedim ki, ‘Sayın Cumhurbaşkanım durum bu. 3,5 kilometre. Sabah-akşam insanlar işine geç gidiyor. Evine geç gidiyor. Bu da seçimde önümüze çıkacak. Yapılması lazım’ dedim. ‘Büyükşehir yapsın’ dedi bana. Dedim ki, ‘Hereke’den, Köseköy’e kadar Büyükşehir yaptı. Bunların altyapısını Büyükşehir karşıladı. 100 milyona yakın para harcadı. Projeyi dahil Büyükşehir yaptı. Üst yapıyı bakanlığın yapması lazım. Prokolü bu’ dedim. ‘Öyle mi?’ dedi. ‘Evet’ dedim. ‘Bakana söylemediniz mi?’ dedi. ‘Söyledik, hiçbir hareket yok’ dedim. ‘İyi bir de ben söyleyeyim’ dedi. O akşam söylüyor. Ertesi gün birinci bölge müdürü, ‘Abi gözünüz aydın. 3 katlı yapılacak’ diyor. Başladı proje. Yargıtay durdurmuş. Birisi beni ihaleye mi çağırmadınız demiş ne yapmışsa... Durdu ama başlar, yine devam eder. Tamamlandığı zaman Derince’nin ring sistemi çok rahatlayacak.
“ONU DA DURDURMUŞLAR”
Önemli projelerden bir tanesi de, eğer devam etmez, söndürülürse ona çok üzülürüm. Bakın bugün dünyada en büyük sorun tarım. Vatandaş, ‘41 kere maşaallah. 41 projen var ama bizim ekonomimize dokunan projen var mı?’ dedi. Şimdi bu insana siz yollarınıza asfalt yapacağım demekle olmaz. ‘Hayvancılık yapıyoruz. Arpa, buğday, yulaf ekiyoruz. Tavuklarımız var’ dediler. Milletvekiliyken Almanlarla çalıştığımız aspir yağından projemiz vardı. Ben bu projeyi bahsettim onlara. ‘Bunu yapalım. Tohumundan yağ, küspesinden tavuk yemi, sapı samanından da hayvan yemi olur’ dedim. Hoşlarına gitti. Projeyi Murat Kurum Bakanıma anlattım. Hibe krediye ihtiyacım var dedim. Ne kadar dedi. 1 milyon dedim. Verdi. Aspir yağı için. Sonra süt ve mısırı da ilave ettim tekrar bakana gittim. Ona da destek verdi ve binayı yaptık. Sigortalı çalışmayı ayağınıza getireceğim dedim ve o projeyi başlattım. 15 bin ton mısır üretiliyor bölgede. Kurutmak için Adapazarı’na gidiyor. Nakliyeden kurtardım. Şimdi şey geliyor kurutup gidiyor. Onu da durdurmuşlar. Bunlar tarımı destekleyen projeler. Büyükşehrimiz mazot, tohumi gübre veriyor. Bunlar güzel şeyler.
“YEŞİL SUYU BERTARAF EDEMİYORLARMIŞ”
Hemen onun yanında 12 dönüm mera gibi yer vardı. SEDAŞ’ın direk deposu alanıydı orası. Onu da aldım. Orayı da sera yapacaktım. Cüzzi bir ücret ile al kardeşim işlet, ne üretiyorsan ben alacağım. Yelken Kafe’ye, Antik Kapı’ya lazım. Bize kalamayacaktı zaten. Hafta sonu İstanbullu onu benden önce alacaktı. Bizim orada ki sütü alıp peynir ve lor yapıyorduk. Şimdi o da durmuş. Neden? Onun bir yeşil suyu var. Yeşil suyu bertaraf edemiyorlarmış. E arkadaşım yeşil suyu bertaraf etmene gerek yok. Yap oraya paslanmaz bir depo. O yeşil suyu kullanan firmalar var. Adama bedava ver. Gelsin alsınlar orayı. İlla arıtma tesisi yaptırmana gerek yok ki.”
“BUNU BİLE ÇARPITARAK SÖYLEDİLER”
Gülşah Yücel Ay: “Son zamanlarda SGK borçları ve belediyelerin mali yapıları gündemde. Siz başkanlık döneminizde mali anlamda nasıl bir belediye bıraktınız?”
Zeki Aygün: “Benim SGK borcum 300-250 bin küsur falandı. Biz onları yapılandırmaya da sokmuştuk. Çenesuyu gerçekten içler acısıydı. Yelken Kafe’yi yapılandırmıştık. Yelken Kafe zaten kendini taşıyordu. Belediyemize yük olmuyordu. 200-300 bin lira herhalde ödenebilir bir borçtur. Önemli olan niyet etmek. Onun dışında piyasadan günlük alışveriş yapıyorsunuz. 10 milyon liralık borç, 20 milyon lira da kasada para var. 10 milyonunu büyükşehirden alacaktık. Dolayısı ile bunu bile çarpıtarak söylediler. Bu da üzücü bir şey” Aygün’ün değerlendirmesinin tamamını Nokta TV’den izleyebilirsiniz...
PROGRAMIN TAMAMINI NOKTA TV’DEN İZLEYEBİLİRSİNİZ.