ÜNİVERSİTELER'imizde... Artık bilime geçmeliyiz.

Değerli dostlarım; bu haftaki konumuzda bilim üzerine konuşmak istedim.

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki ilim ve bilim konuşmak benim haddime değil.

Fakat her vatandaş gibi ülkem adına fikir belirtmek, çıkarlarını, menfaatlerini ve ilerlemesini düşünmek, bu uğurda kaygı yaşamak ve müreffeh seviyelere çıkması için öngülerini söylemek nacizane benimde hakkımdır diye düşünüyorum.

Değerli dostlarım;

Öncelikle toplumda gözlem yaparsanız görüyorsunuz ki en çok tartışılan konuların arasında ülkemizin bilim alanında ilerleme kat edememesi tartışılır ve konuşulur.

Bu konuyu bırakın sade vatandaşı, en üst yöneticiden bilim insanına, doktorundan hakimine, öğretmeninden polisine, sağlıkçısından bankacısına, işçisinden memuruna, temizlikçisine köylüsüne, kime sorsanız ülkemiz bilim üretemiyor der.

Gerçekten ülkemiz bilim üretemiyor mu?

Ya da kendini doğru ifade edemiyor mu?

Ülkemizde onlarca üniversite binlerce bilim insanı var. Tıpta, mühendislikte, mimarlıkta, Hukukta, Biyomedikalde daha sayabileceğimiz onlarca alanda yetişmiş insan gücü var.

Bu değerli insanlar akademik unvanlarının yanında inanılmaz çalışkan, zeki, üretken, azimli, başarılı ve öngörülü insanlar.

Peki duyduğumuz, konuşulan en güçlü hikaye nedir.

Bu zeki insanların yurt dışına kaçıyor hikayesi.

Değerli dostlar; ülkemizde onlarca değerli kurum ve kuruluş, özellikle üniversiteler tabii ki sadece eğitim ve öğretim hayatı için kurulmadılar. Üniversitelerin görevi her yıl onlarca öğrenci yetiştirmek değil kuşkusuz.

Üniversitelerimiz bilim ve bilim insanı yetiştirmek üretmek ar-ge oluşturmak bu amaçla da doğru insanları desteklemek için kuruldular. Gelişimlerini gelecek üzerine sağladılar.

Peki sağlayabildiler mi? Orası toplumumuzun tüm kesimleri tarafından tartışılıyor.

Bilim, icatlar veya mucitlik tarih boyunca var oldular ve ecdadımız bu konuda çok büyük sınavlar verdiler ve dünyaya namsalan projeler ürettiler, bunları tek tek anlatmaya gerek yok.

Fakat maalesef ki yakın tarihimize baktığımızda üniversitelerimiz öğrenci yetiştirmekten pek de ileri gidemediler.

Peki neden?

Bu kolaycılık mı sistem bunu mu gerektiriyor.

Bence bu ne kolaycılık ne de sistem bunu gerektiriyor.

Bence bu toplumsal bir sorun.

Üniversiteler artık bu konuda koordine olmalı vatandaş bunu talep etmeli.

Düşünün ki bir üniversitede tıp ve bilim insanı var mühendisi var. Teknik gücü ve biyomedikali var her türlü ekipman ve aletleri var ama yeni icatlar yapamıyor ve bunun için koordine olamıyor.

Sizce de ortada bir eksik var değil mi. O zaman eksik olanı bulmak gerekiyor.

Peki neden bilim üretemiyoruz?

1-Çocukluk çağında hatalı yönlendirmeler

2-Teknolojiyi eğlence odaklı kullanma

3-Okullarda deneysel eğitim verilmemesi

4-Eğitim sisteminde ezbercilik

5-Özgüven sorunları, cesaretsizlik

6-Destek alamama sosyal ve psikolojik

7-Yönetici ve organizasyon hataları

8-Doğru projeyi öngörememe

9-Yeni fikirlere kapalı olma kapalı

10-Bilime kaynak ayırmama

11-Bürokrasinin yavaş ilerlemesi

12-Ekip kuramama

13-Koordinasyon oluşturamama

14-Yalnızlaşma tek başına kalma

15-Projeyi siyasi algılama.

Ben yaklaşık 15 madde saydım ama bunu yüzlerce yapabiliriz. Ve her bir madde için günlerce konuşabiliriz.

Ama temel sorun bilime saygı duymama yatıyor bu bir gerçek.

Bir bilim insanının buluşu ülkeye ekonomik, sosyal ve siyasal nasıl bir değer katacak bunu anlayabilsek sorunların tamamı çözülecek.

Peki bilim üretmek neden zor.

1-Ekonomik olarak maliyetli.

2-Uzun süreç gerektiriyor

3-Ekip işi gerektiriyor

4-Yüksek motivasyon gerektiriyor

5-Yorucu ve zahmetli

Bilim ve buluş ile üretirken koordine çalışmak gerekiyor herkesin kendi odak noktasını bilmesi görevini eksiksiz yapması şart.

Ekip ruhu ve bütünlüğü önemli.

Örnek vermek gerekirse;

Bir tıp insanı tıbbi bir cihaz ürettiğini düşünelim. Bu tıp insanı onlarca kişi ve kuruluş ile çalışması gerekiyor. Sadece tıbbi bir malzeme üretebilmek için. Aslı odak noktasından farklı alanlarda onlarca kişiyle koordinasyon sağlaması. İşbirliği ve paylaşımda bulunması ve amacını kabul ettirmesi gerekiyor.

Yani bireysel değil kurumsal çalışma şart.

Mühendis, mimar, teknisyen, tekniker, bilişimci, programcı, sekreteriya, yardımcı, biyomedikal, denekler, üretici, sponsor, hammaddeci say say bitmiyor. Sonu yok. Hepsi görev tanımını bilmesi, projeye inanması gerekiyor.

Bir tıp insanı bir buluş karşılığında, onlarca ekip kurmak, bunları yönetmek, koordinasyon sağlamak için harcadığı motivasyonu ve zamanı sadece odak noktasına çevirmiş olsa işte başarı burada geliyor.

Maalesef ki bizim de eksiğimiz burada başlıyor. Bu sistematik kurulmuş olsa her şey değişirdi değil mi.

Evet kabul etmemiz gerekiyor ki bu süreç pahalı ve bu büyük oluşumu sağlayabilmek, sürdürülebilir hale getirmek en büyük eksiğimiz.

Değerli dostlar; artık hep birlikte bir şeyler yapmalıyız.

Birlikte bilime adım atmalıyız artık bilimi konuşmalıyız, vatandaşlar olarak talep etmeliyiz, hakkımız olanı istemeliyiz.

Çünkü ülkemizin en büyük sorunu ekonomimizi başka ülkelerin teknolojilerini harcamamız.

Yakın zamanda bir TOGG ürettik ve hepimiz heyecanlandık değil mi. TOGG gibi marka değerler oluşturmalıyız.

Buna toplum olarak katkı sunmalıyız.

Üniversitelerimiz öğrenci yetiştiren, eğitim veren, şenlikler ve panayırlar yapan, eğlenceler düzenleyen, öğrencilerini sosyal yönden mutlu eden değil, bilim üreten, buluş ve icatları ile dünyaya marka değerleri oluşturan kurumlar haline getirmeliyiz.

TÜBİTAK yetmez onlarca TÜBİTAK kurmalıyız...

Her bir üniversite gerek buluş ve icatları ile kaliteli standartları ile kendinden söz ettiren her biri birbiriyle yarışan kurumlar haline gelmedi.

Devlet memurluğu zihniyetinden vazgeçilmeli.

Üretmeyen kişiler koltuklarında oturmamalı.

Çalışkan, azimli, başarılı, öngörülü ve hedefi olan yöneticiler talep edilmeli.

Siyaseten değil asaleten istemeliyiz.

Eğitim evde başlar, çocuklarımızı bilime yönlendirmeliyiz.

Yarınlarımız Türk milletinin çağı olması dileklerimle. Saygı ve sevgilerimi gönderiyorum.

SON DAKİKA HABERLERİ

Adem Yaman Diğer Yazıları