Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok!
Değerli Nokta Gazetesi okurları…
Ben Ahmet San… 53 yaşımdayım ve yaklaşık 30 yıldır voleybol sporu ile ilgilenmekteyim.
48 yaşıma kadar Voleybol 2. Lig’de, Karamürsel İdmanyurdu ile resmi maça çıktım ve voleybol antrenörlüğü yapmaktayım.
Bu spora olan hizmetim nefes aldığım sürece devam edecek.
Evliyim, 2 evlat sahibiyim.
Yaklaşık 10 ay önce şehrimizde kurulan Nokta Gazetesi ailesi içinde yer aldığım için mutluyum.
Cezmi Bey başta olmak üzere, Erdem Övüç kardeşime ve tüm ekibe teşekkür ederim.
Bundan böyle voleybol ile ilgili makalelerimle sizlerle birlikte olacağım.
Gelelim ilk yazıma…
1980’Lİ 1990’LI YILLAR
Ellili ve üzeri yaşlarda olan okuyucularımız hatırlarlar… 1980’li, 1990’lı yıllarda voleybol ülkemizde ve birçok şehrimizde en çok seyirciye sahip, en çok izlenen çevremizde birçok kişinin ya da kendimizin oynadığı bir spordu.
Günümüzde ise A Milli Kadın Voleybol takımımızın büyük başarılarına rağmen yeterince tabana yayılamayan, buna paralel olarak da kulüplerin A takım düzeyinde saman alevi bir var bir yok olan bir durum söz konusu.
Bunun birçok nedenleri sıralanabilir. Bazılarımızın aklına tesis yetersizliği, hayat şartları, maddi yetersizlikler gibi nedenler gelebilir.
Fakat bu bahsettiğim olumsuzluklar 1980’li ve 1990’lı yıllarda çok daha fazlaydı.
O yıllarda, Kocaeli de 1 ve 2. Küme Voleybol Amatör Ligi, en üst ligde 1 erkek, 1 kadın, bir alt ligde 1 erkek takımı vardı.
Yani Kocaeli’de erkek A takım seviyesinde 20’nin üzerinde kulüp bulunuyordu.
Bunlar birbirleriyle sezon boyunca çok heyecanlı ve bol seyircili maçlar yaparlardı.
Peki, o zaman voleybol çok daha yaygındı da, şu anda neden böyle?
BİR VARLAR BİR YOKLAR
Burada bir durum analizi ile yola çıkmak istiyorum.
O yıllarda gerek devlete ait kurum ve fabrikaların gerekse de özel sektörün kulüp ve A takım düzeyinde takımları vardı.
Bu takımlar ağırlıklı olarak o kurum ya da fabrikanın çalışanları ile yaşı genç olup takımda oynayanların o kurumda işe alınmalarında öncelik tanınmaları ile kadrolar oluşuyordu.
Günümüzde ise bu kurum ve fabrika kulüp takımlarının çoğu kapandı ya da pasivize oldu.
Şu anda ülke genelinde salon sporları dolayısıyla voleybol ağırlıklı olarak belediye takımlarının hegemonyasında devam etmektir.
Bu sezon Efeler Ligi’nde 14 takımın 7’si, Sultanlar Ligi’nde ise 14 takımın 5’i belediye takımlarından oluşuyor.
Bu kulüplerin birçoğu yönetimsel değişimler ya da maddi sıkıntılar çıktığında anında takımı ligden çekiliyor ve çekilen bütün zahmetler, yapılan bütün emekler bir anda heba oluyor.
Liglerde bu durumun onlarca örneği var.
Yani bakıyorsunuz, bir belediye takımı üst liglerde bir sonraki yıl bakıyorsunuz takım kapanmış!
Sözü fazla dağıtmayalım “Amerika’yı Yeniden Keşfetmeye” gerek yok.
Elimizde önceki yıllarda uygulanmış ve çok güzel yürümüş bir model var.
Tekrar kurum ve fabrika kulüplerini canlandırıp voleybolu daha üst düzey oynanır daha geniş tabana yayılmış olarak görebiliriz.
Kalın sağlıcakla.