Uzaklaşmaları lazım!
Kocaelispor’daki son durumu Tanque’den önce ve Tanque’den sonra diye ikiye ayırmamız lazım.
Tanque’den önce daha önde top tutan, pozisyon üreten ve skora giden bir takım vardı.
Tanque’den sonra bildiğiniz vitesi 4’ten, 5’ten 1’e düşürdük.
Hatta bu takım rölantide bile gitmiyor!
Peki biz Tanque’yi neden kaçırdık?
Sizi Sakaryaspor maçına götürelim.
Maçın ardından eski teknik adam Ertuğrul Sağlam ile Tanque arasında yaşanan bir tartışma söz konusuydu ve o gün belki de Tanque için sonun başlangıcıydı.
Duygusunu kaybeden bu futbolcunun maçlardaki savruk tavrı son haftalarda kendisini iyice hedef haline getirdi ve camiada da “Tanque” eleştirileri başlamıştı.
Ancak içerideki bu sorun yönetilemedi ve ikili arasındaki gerilim iyice arttı.
Bu futbolcunun 1. Lig adına ne kadar lazım bir isim olduğu yerine oyuncu koyamamamızdan sonra ortaya çıktı.
Kör Ölür Badem Gözlü Olur misali, acemice elden kaçırılan Tanque’nin yerine taş oturtamayan Engin Koyun ve yanındaki menajerlerine eksiyi yazdık.
Acaba Engin Koyun’un beynine “Daha iyisini getiririz?” diye kim fısıldadı?
Öyle olmasaydı Engin Koyun bunu kamuoyuna anlatmazdı çünkü.
Gürcüler…
Giorgi ve Davit…
Belki yetenekliler ancak an itibari ile büyük bir fiyasko ile karşı karşıyayız!
Tanque’den kazanılan 750 Bin Euro yerine Gürcü santrfor koymak vizyonsuzluğun belgesidir!
Engin Koyun, Tarık Özaslan, Barış Güçlü ve Evrim Tarlı’nın, Tanque sonrası bir B planının olmadığı da ortaya çıkmış oldu.
Tesis içinde cirit atan bu kişilerle ilgili kamuoyuna resmi bir açıklama yapılmadı.
Kim bu insanlar ve ne işleri var?
Gözümüzün içine baka baka neden Kocaelispor tesislerini meskenleri haline getirdiler?
Bu kulüp kimsenin babasının çiftliği değil!
Yarın ben de Engin Koyun da Ahmet de Mehmet de olmayacak ama Kocaelispor baki kalacak.
Kurumsallığın, şeffaflığın yerlerde süründüğü, bu düzensizliğin yarın başımıza iş açması ihtimaline karşı bizler kamu görevimizi yapıp uyarılarımızı yapmak durumundayız.
Borç yükümüz bizi zorlarsa yarın “Tahir Baba, bizi kurtar, biz ettik, sen etme” derlerse Tahir Baba’nız sizi çerçeve yapıp duvara asar!
Ramil Şeydayev’in aldığı ücretin takım içinde yarattığı huzursuzluk yani mali dengesizlik de yönetilemedi.
Niyet okuyamayız ancak yabancıların oyununun düşmesinin altında yatan hususun bu olabileceği ihtimali mevcut.
Ramil için Ertuğrul Sağlam “Gerekirse bana 8 almayın, Rami’i getirin yeter” dediğine dair iddialara söz konusu.
Bir diğer iddia da Sağlam’ın Samsun’daki Fofana’yı istememesi…
Ölen ölmüş, kalan kalmış… Ancak böyle bir durum varsa ve Fofana’nın işini bitirmeye yaklaşmışsam ne Sağlam dinlerim ne de Ertuğrul!
Hoş bu saatten sonra ne dersek boş, başta Ramil olmak üzere devre arasında gelen futbolcular mukavelesini ÇAKMIŞ!
Portekizlilerdeki düşüş de sinir bozucu durumda.
Disiplinli, görev bilincine sahip, aidiyet hissediyorlar dediğimiz Candeias ve Amaral gitti yerine mahalle maçına bile alırken düşüneceğin iki insan modeli ortaya çıktı.
Bu futbolcularla konuşuldu mu, dertleri dinlendi mi, sıkıntının ne olduğu araştırıldı mı?
Başkan ile birlikte 21 yönetici var ve bu iş sadece deplasmana gidip turizm yapmakla olmuyor.
Neden kimse sorumluluk almıyor, neden taşın altına elini koyan yok?
Yöneticiler üzerilerindeki sorumluluğun farkında değiller mi?
Oyuna neden girmiyorlar? Engin Koyun mu sokmuyor?
Olacak iş değil!
Bakın, birileri bir şeyler yapmak zorunda.
Tamam şu an bu takım üçüncü, hala direkt olarak Süper Lig’e çıkma şansı var.
Ancak an itibari ile hem oynanan oyun hem de uzun süredir galip gelememenin yarattığı huzursuzluk kentteki duyguyu düşürüyor ve gerilimi de artırıyor.
Tolga Şanbay hocam Erdem müdürümün Yeşil Siyah programında geçen hafta “Mustafa Gürsel’e sarılmak zorundayız” demişti.
Fatih Kurtoğlu hocam “Mustafa hocamız takımı Play-Off’a yani tek maçlara hazırlıyor” dedi.
İkisi de çok doğru tespitler.
Tuzla maçında da daha planlı bir takım göreceğimize inanıyorum.
Her neyse… Konuşacağımız çok şey var tabii ki.
Ancak amatöre kadar inip işi buralara kadar yani Süper Lig’in kıyısına kadar getirdik.
Türk futbol tarihinde olmamış, yaşanmamış bir hikayeyi Kocaelispor olarak gerçekleştiriyoruz.
Bu saatten sonra kimsenin acemice davranmaya ya da sorumluluktan kaçmaya hakkı yok!
Ama şu bir gerçek ki Engin Koyun, yanındaki menajerleri bir an önce hem kendi yakınlarından hem de Kocaelispor’dan uzaklaştırması şart!
Yoksa kendi başını yiyecek haberi yok!