Benim Hâlâ Bu Ülkeden ve Güzel İnsanlarından Umudum Var..
Umutsuzluk dört bir yandan sarıyor, kötümserlik üzerimize çöküyor… Ama tarihin karanlık sayfalarına rağmen, bugünün zor şartlarına rağmen, umut her zaman nefes almak gibidir; yaşam kadar değerlidir.
Evet, evet hâlâ!
Neden mi hâlâ?
Bunca umutsuzluğun, karamsarlığın ve hatta kötümserliğin üzerimize yoğunlaştığı bu günlerde “hâlâ” demeyelim de ne diyelim? “Umudum var” diyerek konuyu basitleştirelim mi? Sanki son yıllarda dünya tarihindeki tüm kötülükler, acılar ve olumsuzluklar birikmiş ve en çok umudunu yitirmesi gereken bizmişiz gibi her şey üstümüze geliyor.
Oysa tarihte nice zor zamanlar yaşandı, nice acılar çekildi. 1857’de New York’ta “daha iyi çalışma koşulları” isteyen 40.000 dokuma işçisi greve başlamıştı. Polisin saldırısının ardından işçiler fabrikaya kilitlendi ve çıkan yangında çoğu kadın olmak üzere 129 işçi hayatını kaybetti. Ya da Che Guevara’nın öldürüldükten sonra cenazesiyle poz verilmesi, sırf derisinin rengi farklı olduğu için insanların ölmek zorunda bırakılması, işkenceler çekmesi… Budist rahip Thich Quang Duc’un Güney Vietnam Hükümeti’nin eziyetlerini protesto etmek için kendini yakması...Peygamber Efendimizin, Mekke’deki baskı ve zorbalıklar nedeniyle Medine’ye hicret etmek zorunda kalması...
Ve günümüzde de benzer acılar yaşanmaya devam ediyor. İsrail'in Filistin halkına uyguladığı sistematik baskı, zorbalık ve zulüm gözlerimizin önünde. Masum çocuklar ölüyor, evler yıkılıyor, insanlar vatanlarında sürgün hayatı yaşamaya mahkûm ediliyor. Günümüzün en büyük insanlık dramlarından biri olan bu zulüm, dünyanın başka köşelerinde yaşanan benzer acıların sembolü haline geldi. Ama birileri bu gerçekleri görmezden gelmemizi istiyor.
Bizden, bu kadar acıyı ve adaletsizliği unutup, sadece bugün yaşanıyormuş gibi karamsarlığa düşmemizi istiyorlar. Oysa tarih boyunca nice zulümler, nice katliamlar, nice haksızlıklar yaşandı. Ama tüm bunlara rağmen insanlık her seferinde ayağa kalktı, umudunu kaybetmedi ve bir çıkış yolu buldu.
Eğer yaşanmış acıları, yapılan kötülükleri unutursak; sanki dünya tarihinde hiç yaşanmamış da sadece şimdi oluyormuş gibi hissederiz ve hayatta kalmanın, umudun önemini unuturuz. Birdenbire yönümüzü kaybederiz, hangi tarafa yürüyeceğimizi bilemez, geleceği düşünemez hale geliriz. Umudunu yitirmiş bir nesil ortaya çıkar ve nükleer bombanın gerçek etkisi işte o zaman yaşanır.
Umudu korumak, nefes almak gibidir. Su kadar, kan kadar değerlidir. Umut olmadığında, yaşamın temel kaynaklarından birini kaybetmişsin demektir. Susuz kalmak gibi, oksijensiz kalmak gibi.
Umut, yaşamın ta kendisidir. Umut, bugünü bir amaca dönüştürendir. Umut, yaşadığın her günü anlamlı kılan, karanlıkları delip aydınlığı gösterendir.
Öyleyse, her şeye rağmen güzelliklere odaklanmalı, umudu yaşatmalıyız. Çünkü umut var oldukça, yaşam da var olacaktır.
Benim hâlâ bu ülkeden ve güzel ülkemizin insanlarından umudum var!
İzmit'in En İyi Oto Bakım Merkezi: Dem-Al Oto'dur!
Bu devirde işini hakkıyla yapan esnaf bulmak zor, değil mi? Ne yazık ki, birçok kişi işini sadece para kazanma aracı olarak görüyor ve müşteri memnuniyetini ikinci plana atıyor. Ancak hâlâ, her şeyden önce iş ahlakını ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan, işini gerçekten seven ve en iyi şekilde yapan esnaflar var. İzmit’te tanıdığım böyle bir isim: Cengiz Çiçek ve işletmesi Dem-Al Oto.
Aracımı rutin bakım için Dem-Al Oto’ya götürdüğümde yaşadığım bir olay, Cengiz abinin işine olan bağlılığını ve insanlara ne denli önem verdiğini bir kez daha gösterdi. Evin anahtarını yanlışlıkla arabanın içinde unuttuğumu akşam saatlerinde fark ettim. Saat çoktan 21.00’i geçmişti ve birçok işletme gibi Dem-Al Oto’nun da kapanmış olduğunu düşündüm. Ancak Cengiz abiyi aradığımda, hiç tereddüt etmeden, “Hemen gelip yardımcı olurum,” dedi ve kısa sürede iş yerini tekrar açıp anahtarımı almamı sağladı. Üstelik bunu yaparken de yüzünde hiçbir olumsuzluk ifadesi yoktu, tam tersine her zamanki samimiyetiyle çözüm bulmaya çalıştı.
Bu kadar özveri, sadece para kazanma amacıyla iş yapan birinden gelmez. Bu, işini seven, yaptığı işe değer veren, müşterisiyle uzun vadeli bir ilişki kurabilen bir esnafın tavrıdır. Cengiz abi gibi insanlar, sadece otomobil bakım sektörünü değil, bulunduğu toplumun da temel taşlarını oluşturuyor. Günümüzde bu tür esnaflar nadir bulunuyor. Ne yazık ki, birçok kişi müşteriyi sadece bir “iş” olarak görüp, onları uzun vadeli bir dost veya güven bağı kurabileceği bir insan olarak değerlendirmiyor. Ancak, Cengiz abi gibi esnaflar sayesinde hâlâ umut var!
Dem-Al Oto, rutin bakım, onarım ve araç tamirinin yanı sıra LPG montajı konusunda da uzmanlaşmış bir işletme. LPG montajı, doğru yapılmadığında güvenlik sorunlarına neden olabileceğinden, bu işi ehline yaptırmak çok önemli. Cengiz abi ve ekibi, LPG dönüşümünde de titizlik ve özenle çalışıyor. Montaj sırasında kullanılan malzemelerin kalitesine ve montajın güvenliğine büyük önem veriyorlar. Yani, sadece aracınızın performansını değil, güvenliğinizi de garanti altına alıyorlar.
Bu tarz esnafların desteklenmesi, toplumumuzun büyümesinde ve güven duygusunun yeniden inşa edilmesinde çok önemli bir rol oynuyor. İşini hakkıyla yapan, dürüst ve müşteri odaklı esnaflar sayesinde sadece sektörler değil, insan ilişkileri de güçleniyor. Bu yüzden, eğer İzmit’teyseniz ve aracınıza bakım yaptırmak ya da LPG montajı gibi bir işlem yaptırmak istiyorsanız, Dem-Al Oto’ya gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz.
Dem-Al Oto’yu ve Cengiz abiyi gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.