İşçilerin tazminata hak kazanacağı durumlar
İşçilerin Tazminata Hak Kazanacağı Durumlar
Ülkemizde birçok işçinin, haklarını bilmemesi sebebiyle hak kayıplarına uğradığı bir gerçektir.
Bu sebeple çalışanlar;
Kimi zaman kötü muamele görmelerine rağmen,
Önlemlerin eksik olduğu güvensiz yerlerde çalışmalarına rağmen,
Fazla çalışmalarının karşılığını alamamalarına rağmen,
Ücretleri eksik yatırılmasına rağmen, çalışmaya devam etmektedirler.
Bir hakkı aramanın ön koşulu, öylesine bir hakkın varlığından haberdar olmaktan geçer.
Öyleyse her işçinin hakları ile ilgili aydınlatılması büyük önem arz eder.
Öncelikle söylemek gerekir ki, işçinin istifa ederse tazminata hak kazanamayacağı yaygın bir yanlıştır.
İş ve çalışma hayatını düzenleyen temel kanun olan 4857 sayılı İş Kanununda da belirtildiği üzere, İşçi haklı bir nedenle iş sözleşmesini feshetmişse, elbette tazminata hak kazanacaktır.
İşçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshine bir çok örnek verilebilir;
İşçiye maaşı elden ödeniyorsa,
Fazla çalışmaları eksik ya da geç ödeniyorsa,
SGK primleri düşükten yatırılıyorsa,
Ücretlerin ödemesi 20 gün gecikmiş ise,
İşçiye görev tanımı dışında işler veriliyorsa,
İşin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa
Mobbing yapılıyorsa ve daha sayılabilecek bir çok sebeple işçi sözleşmesini haklı bir nedene dayanarak feshetmiş olacak ve tazminata hak kazanacaktır.
İşçilerin bu durumda talep edebileceği tazminat kalemleri ise;
Kıdem tazminatı,
Yıllık ücretli izin alacağı,
Kötü niyet tazminatı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için en az 1 yıldır çalışıyor olmak gerekmektedir.
Ayrıca kullandırılmayan yıllık ücretli izinler de talep edilebilecek alacaklardandır.
Bu kalemlerin yanı sıra işçilerin henüz çalışmaları devam ederken hak kazandığı ve talep edebileceği diğer alacakları bulunmaktadır.
Bunlara örnek olarak işçiler;
Ödenmeyen maaş alacakları,
Fazla çalışma ücretleri,
Hafta tatili çalışma ücretleri,
Ulusal bayram ve genel tatil ücreti,
Eşit davranmama tazminatı gibi alacaklarını koşulların oluşması halinde ayrıca talep edebileceklerdir.
Yukarıda sayılan bu alacaklar yalnızca işçinin haklı nedenle feshinde (istifa) değil, işverenin iş sözleşmesini haksız feshinde de (işten çıkarma) söz konusu olacaktır.
Yukarıda sayılan her bir alacak iş mahkemesinde açılacak davada talep edilebilir olup bu alacaklar mahkeme tarafından atanacak bilirkişi marifetiyle hesaplanacaktır.
Bitirmeden söylemeliyim ki, İş hukukuna ‘’işçi lehine yorumlama’’ ilkesinin hakim olduğunun bilinmesi gerekmektedir.
Bu ilke, hukukun güçlüye karşı zayıfı koruma kaygısının bir sonucudur.
Anayasamızdaki sosyal devlet ilkesi gereğine uygun şekilde işçileri koruyan çok sayıda düzenleme bulunmaktadır.
Bu düzenlemelerin varlığı bir yana, bu düzenlemeler yorumlanırken de bunun işçi lehine yapılması söz konusudur.
Hal buyken hukuk işçinin haklarını korumakta ve bu hakların aranmasını teşvik etmektedir.
İhtiyaç halinde hukuki destek almanız önerilir.