Fakirleşerek büyümeye devam!

Türkiye çok uzun zamandır üretime değil, tüketime dayalı bir büyüme modeli uyguluyor. Yani üretimde verimliliği artıracak politikalar yerine, ucuz kredi ile tüketimi pompalayan bir anlayışta ısrar edildiğini görüyoruz.

Dün açıklanan büyüme rakamları da ezberleri bozmadı. TÜİK’e göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 büyümüş. İhracat yüzde 9 azalırken, ithalat yüzde 20,3 artmış. Vatandaşın harcaması ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,6 artmış. Bir kez daha tüketerek büyümeyi başardık. Seçim öncesi açılan kredi muslukları sayesinde elbette. Bir seçim daha suni para bolluğu yaratılarak kazanılmış oldu. Olan enflasyon altında ezilen sabit gelirliye oldu.

Faiz düşük, arkadan kovalayan enflasyon canavarı büyük olunca insanlar tasarruf etmek yerine, ellerindekini avuçlarındakini harcamaya başlıyor. Eline TL geçen aceleyle kurtulmaya çalışıyor. İşte büyüme dedikleri bu.

Seçimden önce pazarlanan “Türkiye Ekonomi Modeli” ile söylendiği ve iddia edildiği gibi ihracat gelirlerinde artış yaratılamadı. Türk Lirası pul olmasına rağmen ihracatın payı küçülüyor. Çünkü paranızın değeri düştükçe malınız ucuzluyor. 10 liralık maldan 10 tane satmak yerine, 1 liralık maldan 100 tane satmanız gerekiyor. Dış ticaret açığımız 120 milyar doların üzerinde, cari açık 60 milyar seviyesinde. Sözde TL’nin değerini düşürerek ihracat patlaması yapacaktık. Sonuç ne oldu: Önce döviz şoku, ardından patlayan enflasyon, kuru durdurmak için arka kapıdan bütün dolar rezervinin satışı ve KKM kara deliği.

Bu arada iş gücünün milli gelirden aldığı pay giderek azaldı. 2016 yılında yüzde 36 olarak ölçülen işgücünün milli gelirden aldığı pay yüzde 26,3’e kadar geriledi. Fakirleşerek büyüyoruz maşallah. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yılın ikinci çeyreği değerlendirmesinde, "Sürdürülebilir büyüme ile sağlanacak refah artışının toplumun tümü tarafından adil paylaşılması önceliğimiz" dedi. Hadi bakalım inşallah!

İş dünyası büyüme rakamlarını değerlendirken krediye ulaşamamaktan yakındı. Şimşek ve ekibi, enflasyonu düşürmek için sıkılaştırıcı politikalar uyguluyor biliyorsunuz. Seçim öncesi faizler suni bir biçimde düşük tutulmuş, sanayici ucuza borçlanmıştı. Şimdi musluklar kısıldı. Bu da önümüzdeki dönemde sanayide daralma ile sonuçlanacak. Oysa Türkiye’nin sağlıklı büyüyebildiğini söylemek için yüzde 5-7 aralığında bir orana ihtiyacı var. Bu gerçekleşmezse işsizlik de artar.

Aslında negatif faiz ve yüksek enflasyon ortamında 3,8’lik bir büyüme çok düşük. Faiz yükselirken durum ne olacak, göreceğiz.

Gelelim ekomistlerin yorumlarına...

Ekonomist Oğuz Demir seçimden önce uygulanan politikalara değinerek ‘’Türkiye Ekonomi Modeli’nin ihracat rekorları 2. çeyrekte pek bir işe yaramamış.. Tüketici büyümeyi sırtlanmış. Enflasyonist ortamda herkes gücü yettiğince kendini korumaya çalışıyor işte’’ paylaşımını yaptı.

Ekonomist Uğur Gürses de ‘’Uydurma ekonomi politikasının hakim olduğu son 7 çeyrekte ortalama büyüme yüzde 5,8 olurken, öyle iddia edildiği gibi yatırım ve ihracatın katkısı yüksek olmadı; tersine hane halkı tüketim patlaması yaratıldı. Elde ne var? Patlamış bir enflasyon ve geçim sıkıntısı’’ ifadelerini kullandı.

Piysa Uzmanı İris Cibre’nin yorumu ise ‘’Cari fiyatları enflasyondan arındırmak için kullanılan deflatör yüzde 55, ÜFE yıllık yüzde 40,42. Nasıl büyüdük derseniz; Yine inşaat, hizmetler ve finans faaliyetleri ile. Tarım derseniz mesela, GSYH deki payı yüzde 4, bilgi ve iletişimin ise yüzde 2,4’’ oldu.

SON DAKİKA HABERLERİ

Buket Afkan Diğer Yazıları