Gençler İnce’de ne buluyor?

...

Nerede duyduğumu hatırlamıyorum ama geçen gün bir siyaset yorumcusu, Muharrem İnce’ye oy vereceğini söyleyen, çoğu ilk kez oy kullanacak genç seçmenle ilgili “Belki anneleri terlik fırlatarak durdurabilir” gibi bir şey söyledi. Epey güldüm doğrusu.

Önceki seçimlerde muhalif gençler, yaşlıların oy tercihlerinden rahatsızdı. Belli bir yaşın üzerindekilerin oy kullanmasının yasaklanmasını savunacak kadar öfkeli gençler görüyorduk sosyal medyada. Şimdi muhalif yetişkinler, gençlerin yönelimlerine kızıyor.

Aslında iktidar kanadında da ebeveynlerle çocukları arasında ortaya çıkan ayrışma artıyor. Özellikle 28 Şubat’ı, başörtüsü yasaklarını, ikna odalarını canlı bir şekilde hatırlayan orta yaş ve üzerindeki muhafazakar anne-babalarına karşılık, gözlerini AK Parti iktidarına açmış çocukları arasındaki eğilim farkı anket sonuçlarına yansıyor. İlk kez oy kullanacak gençler arasında AK Parti’ye oy vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 10 ila 15 arasında kalıyor.

“AK Parti’ye mesafeliler de kime yakınlar” diye baktığımızda ise herhangi bir parti öne çıkmıyor. Tüm siyasi partilerin oy oranları birbirine yakın görünüyor.

İktidarın değişmesini isteyen gençlerle konuştuğunuzda “Ne Erdoğan, ne Kılıçdaroğlu” yanıtını alabiliyorsunuz. Erdoğan’a neden karşı olduklarını anlayabiliyoruz, gözlerini dünyaya açtıklarından beri Erdoğan’ı görüyorlar ve yaşamlarından memnun değiller. Peki bu Kılıçdaroğlu karşıtlığı nereden kaynaklanıyor?

Aslında sorunun yanıtı çok basit: Gözlerini açtıklarından beri Kılıçdaroğlu’nu da görüyorlar!

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu onlar için aslında aynı şeyi temsil ediyor: Eskiyi.

Altılı Masa, Kılıçdaroğlu yerine Ekrem İmamoğlu’nu, hatta Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanı adayı gösterseydi inanın şu anda Muharrem İnce bu ilginin onda birini göremezdi.

Gençlerin Kılıçdaroğlu’na karşı olma nedenlerini açıklarken savundukları bir başka argüman ise “Halka hitap edememesi.”

Ülkeyi iyi yönetemediğini savunsalar da Erdoğan’ın hitabetini beğeniyorlar ve karşısına onun gibi “ağzı iyi laf yapan” polemikçi, heyecan yaratacak birinin çıkmasını istiyorlar.

Peki, bu itirazlarında haklı mı gençler?

Birincisi Muharrem İnce, sandıkları gibi “yeni” bir yüz değil siyasette. Beğenmedikleri CHP’de uzun yıllar siyaset yaptı. İki kez Kılıçdaroğlu’na karşı CHP Genel Başkanlığına aday oldu ve kaybetti.

2018 seçimlerinde partisinin Cumhurbaşkanı adayı olarak çok iddialı bir seçim kampanyası yürüttükten sonra, iddiasının çok altında bir oy alınca ortadan kayboldu. Kelimenin gerçek anlamıyla kayboldu!

Kameralar önüne çıkmayınca sosyal medyada “kaçırıldı” iddiaları yayıldı. Sonunda gazeteci İsmail Küçükkaya’ya “Adam kazandı” şeklinde bir mesaj attığı ortaya çıkınca seçmeni çileden çıktı.

Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, seçim gecesi nereye kaybolduğunu hala açıklayabilmiş değil. O gece her ne yaşandıysa, Türkiye siyasi tarihindeki gizemini koruyacak gibi görünüyor.

Özetle, İnce bırakın yeni olmayı, eski ve unutulmaz(!) hatıraları ile hafızalarda epey yer etmiş bir isim.

Gelelim şu hitabet meselesine: 2018 seçimlerinin açık ara farkla kaybedilmesinin en önemli sebebinin Muharrem İnce’nin hitabet yeteneği olduğunu söylersem şaşırır mısınız?

Aslında 2018 seçimlerine gidilirken Erdoğan çok rahat değildi. Enflasyon yüzde 20’nin üzerine çıkmıştı. Türkiye AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den beri ilk kez bu düzeyde bir enflasyonla yüzleşiyordu.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Millet İttifakı’nın adayı olması halinde, seçimin HDP’nin de desteği ile kazanabileceği hesapları yapılıyordu. Meral Akşener’in adaylık ısrarı yüzünden olmadı. Kılıçdaroğlu da partisinde hitabeti beğenilen Muharrem İnce’yi aday göstermek zorunda kaldı.

Muharrem İnce sahaya çıktığında hazır cevap, polemikçi, yer yer sertleşen, tansiyonu yükselten üslubuyla muhalif seçmenin tam da beklediği gibi bir aday profili çizmişti. Kitleler coştukça coşuyordu. Mitinglere milyonlar akın akın geliyor, seçmen havalarda uçuyordu. İşte böyle biri Erdoğan’la aşık atabilirdi falan filan...

Oysa bu görüntü, karşı cephede farklı duygulara neden oluyordu. Bu kez sandığa gitmeyerek iktidara bir ders vermeye karar vermiş olan seçmen, önce kaygılanmaya başladı, sonra konsolide oldu. “CHP iktidara geliyor” korkusu ile gitmeyecekleri sandığa koştular. Erdoğan beklediğinin ötesinde bir zafer kazanmayı başardı.

Kutuplaşmış siyasi ortamda sertliğin iktidara yaradığını deneyimleyerek öğrenmiş olduk.

Bu olgunun bir başka kanıtını, 2019 yerel seçimlerinde gördük. İktidar kanadı ne kadar sertleşirse sertleşsin, muhalefetin adayları sonuna kadar sakin kalmayı başardı. Kılıçdaroğlu’nun sakin, barışçı, polemiklerden kaçınan tarzı hakim olunca seçim kampanyasına büyük bir zafer kazanıldı.

Son olarak, İnce’yi öğretmen olduğu için uygun bir aday olarak gören gençlere şunu söylemek isterim: Ülkeyi, hayatı boyunca bir sınıf öğrenciyi yönetmiş lise öğretmeninize mi, yıllarca SSK’yı, 13 yıldır da CHP gibi zor bir partiyi yönetmiş bir ekonomiste, siyasi lidere mi teslim edersiniz?

Evet, Kılıçdaroğlu eski olabilir ama zaten emekliliğe hazırlanıyor. Siyasal hayatının sonuna geldiğini, bu seçimi kazanması halinde “miras”ını bırakıp gideceğini söylüyor.

Ondan sonra da sizden beklentimiz, meydanı kimseye kaptırmamanız bir daha gençler olarak.

SON DAKİKA HABERLERİ

Buket Afkan Diğer Yazıları