Güven sorunu ve Derince’deki patlama
Seçimlerin ardından ekonomi yönetiminin el değiştirmesi, piyasalarda olumlu bir hava esmesine neden olmuştu.
Geleceğe yönelik iyimser tahminler yapılıyordu. Mesela yıl sonu tahminleri olarak dolar için 27 lira, faiz için yüzde 35, enflasyon için yüzde 40 rakamları telaffuz ediliyordu.
Oysa aradan iki ay geçmeden tahminler olumsuz yönde güncellendi. Şimdi dolar için 32 lira tahminleri yapılırken, faizin yüzde 20’yi aşmayacağı, enflasyonun da yüzde 60’ların üstünde olacağı öngörülüyor.
Demek ki vitrin değiştirmekle, kozmetik atamalarla işlerin düzelmesi mümkün değilmiş
Söylemle güven veremiyorsunuz. Attığınız adımların söylemlerinizle tutarlılık içinde olması gerekiyor.
Biz insanlar bile ilişkilerimizde söze değil, davranışlara bakarak diğerleri hakkında kararlar veririz. Birinin sözleri ile yaptıkları uyuşmuyorsa, artık o insana güvenmemiz imkansız hale gelir.
Ekonomi yönetimini oluşturanlar kendi kişisel kredibilitelerine rağmen, geçtiğimiz günlerde yabancı yatırımcılarla buluşmalarında onları ikna edemediyse, bunun nedeni sisteme güven sorunudur.
Ekonomi biliminin, yani rasyonelin Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar için çözümü belli; faizi yükselteceksin. Bunu yapmıyorsan istediğin kadar rasyonel olduğunu iddia et. Duadan öte gitmiyor.
Bakın son günlerde ekonomi çevreleri, Brezilya’nın işleri nasıl toparladığını konuşuyor. Türkiye ile çok benzer bir ekonomik krizin içine düşen Brezilya’da işler nasıl oldu da rayına girmeye başladı?
Brezilya Devlet Başkanı olarak seçilmesinin ardından Lula da Silva, beklenmeyeni yaptı ve ekonomi yönetimini serbest bıraktı. Yatırımcıların kaygıyla baktığı bir isim olan Lula, güven sağlamış görünüyor. Ülkeye doğrudan yatırım yağıyor.
Brezilya’da olup Türkiye’de olmayan ne diye baktığımızda, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı karşımıza çıkan ilk büyük fark gibi görünüyor.
Brezilya dünyanın en yüksek faiz oranlarından birine sahip. Elbette bir siyasetçi olan ve seçim kazanmak zorunda olan Lula da bu oranda bir faizden memnun değil. Merkez Bankası Başkanı Neto’yu sık sık eleştiriyor ama orada Merkez Bankası bağımsız işte.
Vergide ve maliyede yapılan yapısal reformların da etkisiyle yabancı yatırımcıda bir güven oluşturmayı başardılar. Şimdi karşılığını alıyorlar.
Bir ülkede bağımsız olması gereken kurumların siyasi iktidarın kontrolüne geçmesi belki de olabilecek en büyük sorundur.
Biz Türkler olarak iktidarın güçlü olmasıyla yetinemiyoruz, sonsuz güçlü bir iktidarın tüm sorunların çözümü olduğunu sanıyoruz.
Son yıllarda yapılan her seçimde bir kez daha “daha fazla güç” bahşediyoruz iktidara. Ama sorunlar çözülmek şöyle dursun giderek büyüyor.
HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN
Dün Derince’de yaşanan patlama hepimizin yüreğini ağzına getirdi. Biz Bahçecik’ten sesi duymadık ama patlamanın neden olduğu toz bulutunu gördük. Patlama özellikle karşı kıyı Gölcük’te şiddetle yankılanmış.
Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ait buğday silolarında meydana gelen patlamada üçü ağır 12 kişinin yaralandığı açıklanmıştı en son. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kocaeli’ye “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
Geçmiş olsun elbette, umarız yaralılar en kısa zamanda sağlıklarına kavuşur. Ama patlamasının nasıl ve neden meydana geldiğinin de açıklanmasını bekleyeceğiz. Sorumluların hesap vermesini bir kez daha umacağız!
Daha önce bir buğday silosunun patlayabileceği aklımıza bile gelmemişti. Şu Körfez’de patlayabilecek o kadar çok tesis var ki, aklımıza bir sürü başka yer geldi.
Adeta bir bombanın üzerinden yaşadığımızı bir kez daha hatırladık. Bu tesisler ne kadar denetleniyor, denetimler ne kadar tarafsız bir şekilde yapılıyor, bunlar hep soru işareti olarak zihinlerimizde duruyor.
Umarız depremlerde olduğu gibi büyük bir felaket ile cevaplanmaz bu sorular.
Kurumların iyi çalışmadığı bir ülkede güven duygusu içinde yaşamak mümkün değil.