Hangi ekonomiyi oylayacağız?
AK Parti’nin seçim beyannamesine bir göz gezdirdiğinizde, ülkede nelerin yanlış gittiğini görebiliyorsunuz. Bir muhalefet partisi hazırlamışçasına sorunlar tespit edilmiş. AK Parti, AK Parti’yi eleştirmiş diyebiliriz.
Aslında ne olmalıydı? 2018 seçim beyannamesinde vaat edilenlerin gerçekleştiği bir Türkiye’nin önüne yeni hedefler konmalıydı. Ama biliyorsunuz, başta ekonomi olmak üzere hiçbir konuda hedef tutturulamadığı gibi işler iyice kontrolden çıktı.
21 yıl sonra “Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar” atmaya karar vermişler diyebilir miyiz? Maalesef onu da diyemiyoruz, çünkü sorunlar tespit edilmiş de bir çözüm sunulmuyor.
“Yarın değil hemen şimdi” yapılacak da ne yapılacak? Dün neden yapılmadı? Beş yıldır elinizi kim tuttu? Hangi maniler vardı da şimdi ortadan kalktı? Hiçbir açıklama yok.
Ülkenin en can yakıcı meselesi enflasyon olduğuna göre, en azından bu konuda açık bir hedef ve uygulanacak politikaları belirlemeleri gerekmez miydi?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk beş yılında kimsenin inanmadığı TÜİK rakamlarına göre bile yüzde 80’i görmüş bir enflasyondan bahsediyoruz. Yaptıklarınız yapacaklarınızın garantisi ise ikinci beş yılda bizi nasıl bir enflasyon bekliyor?
Geçmişte yüzde 5 gibi kimseye inandırıcı gelmese de en azından bir enflasyon hedefi olurdu. Artık o da yok.
Enflasyonu düşürecek para politikası ile ilgili tek bir cümle yok. “Faiz sebep enflasyon sonuç” tezi terk edilecek mi, edilmeyecek mi? Bu kadar temel bir mesele nasıl ortada bırakılır?
Dar gelirli vatandaşları enflasyonun olumsuz etkilerinden koruyacak politikalar uygulanacağından bahsediliyor ama artık o politikaları da siz tahmin edeceksiniz, çünkü onlar da sır gibi saklanıyor.
Düşük gelirlilerin kira harcamalarının arttığı da kabul ediliyor ve sosyal konutlarla bu sorunun çözüleceği vaat ediliyor. Adı üstünde “dar gelirli” şu pahalılıkta bırakın tasarruf yapmayı ay sonunu zor getiren demek. Temel ihtiyaçlarını karşılamayan bu insanlar nasıl konut ödemesi yapacak?
Ekonomiyi kimlerin yöneteceği de belli değil. “Kabinedeki güçlü bir ekonomi ekibi görev üstelenecek” deniyor. Kim bu güçlü ekonomistler? Berat Albayrak mı, Nureddin Nebati mi? Biz neden bu ekonomi ekibini seçimden önce görüp ona göre bir karar veremiyoruz?
Milyonlarca seçmen bunları hiç sorgulamadan gidip iktidara desteğini verecektir elbette. Onlar için muhalefetten, özellikle de Kılıçdaroğlu’ndan kurtulsak bütün dertlerimiz bitecek! Yeter ki “onlar” kazanmasın. “Onlar” mutlu olmasın da, “biz” mutsuz olmaya, yatağa yarı tok yarı aç girmeye razıyız.
Hep beraber mutlu olmanın bir yolu yok mu? Eğer yoksa bırakın bir ülkeden, bir toplumdan bile söz edemeyiz demektir.