Hangi Türkiye Yüzyılı?
AK Parti’nin seçim beyannamesi ve milletvekili aday tanıtım toplantısı bugün yapılacak. Sloganları "Türkiye Yüzyılı için doğru zaman doğru adam" ve "Doğru adımlarla yola devam" olacakmış.
Belli ki seçim sürecinde İHA’lar havada uçacak, SİHA gemileri denizleri aşacak, TOGG duble yollarda arzı endam edecek, hamasi söylevlerle coşulacak.
Muhalif kesimler istedikleri kadar “Yahu etin tadını unuttuk, soğanı tane ile alır olduk, SİHA mı yiyeceğiz, TOGG mu alabileceğiz?” diyedursun.
Anketler ortada, kararsızlar dağıtılmadan yüzde 34’ü gösteren araştırmalar var. AK Parti, Kahramanmaraş depremlerinde kaybettiği birkaç puanı da geri kazanmış görünüyor. Cumhur İttifakı’nın oy oranı 41-43 bandında seyretmeye devam ediyor.
Belki hayatında görmediği İstanbul’a yapılan köprülere, havalimanlarına, metro hatlarına oy veren Anadolu seçmeni İHA’lara, SİHA’lara mı oy vermeyecek?
“Ama o zaman ekonomi bu kadar kötü değildi” diyebilirsiniz. Böyle düşünen milyonlarca seçmen oy tercihini değiştirdi zaten. Rasyonel seçmen tası tarağı toplayıp kendine yeni bir adres buldu, oy vermek için. Gerisi kıpırdamıyor yerinden. Bu bir vakıa.
AK Parti ve Erdoğan, iktidarda olduğu uzun yıllar içinde bir seçmen tabanı oluşturdu. Hiç kuşkusuz bu büyük bir siyasi başarıdır. Akademisyenler yıllardır bu olguyu araştırıyor, anlamaya çalışıyor.
Milli ve dini bazı değerler üzerinden kemikleşmiş bir kitleden söz ediyoruz. Beka ve güvenlik söylemi etrafında toplanan 20 milyonun üzerinde bir seçmen kitlesi bu.
Bu taban, iktidarda kalmak için her türlü fedakarlığı yapabiliyor. Bütün bu sloganlar, semboller, kullanılan dil, muhalefete yapılan suçlamalar falan da bu tabanı bir arada tutmayı başarıyor. Dağılamayacaklar yani. Et yemeseler de, soğan yüz lira olsa da muhtemelen Erdoğan’ı destekleyecekler.
Muhalefet cephesine baktığımızda ise seçmeni muhafazakar olarak tanımlanan “sağ” parti adaylarının CHP listesinde yer alması sıkıntı yaratacak gibi görünüyor.
Bu cephede de bir “milli ve manevi değerler” sorunu yaşanıyor aslında. “Eli altı oka gitmeyen” seçmenler sorunu var. Bu seçmenlerin ikna edilmesi gerekiyor.
Öte yandan eski AK Partililere, dindar adaylara listesinde yer veren CHP’ye eli gitmeyecek seküler seçmenler de olacaktır.
İktidar bu zayıf karnı görüyor. Saadet, Gelecek ve DEVA’nın seçmenini CHP alerjisi üzerinden manipüle etmeye çalışacaktır.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme hamlesi ile başlattığı çizgiyi sürdürmesi gerekiyor.
Küçük partiler de neden CHP listelerinde olduklarını iyi anlatmalı, seçmenini ikna etmeli. İktidar tarafından yapılan yeni seçim sisteminin buna zorladığı iyi anlatılmalı.
“AKP eskileri”nin bulunduğu listelere tepki gösteren CHP seçmeni ise Muharrem İnce’ye yönelebilir. CHP’nin de önündeki sorun bu olacak.
Kutuplaşmış toplumların otoriterliğe sürüklenmesi çok kolay ama oradan çıkması hiç kolay değildir. Türkiye en zor seçimini yapacak.
Seçmenin de önündeki zorluğu bilerek, soğukkanlı bir biçimde davranması gerekiyor. Bunu anlatmak da partilere düşüyor.