İmamoğlu nasıl bir CHP tahayyül ediyor?

CHP’de seçim yenilgisinin ardından başlayan “değişim” talebinin en temelde Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğine yönelik bir itirazı yansıttığını söylemek gerekiyor.

Seçmen yenilginin faturasını Kılıçdaroğlu’na çıkarıyor. Kimileri tartışmanın kişiler üzerinden yürütülmesine karşı çıksa da, partinin başına geçtiğinden beri defalarca seçim kaybetmiş bir liderin sorgulanması normal karşılanmalı.

Liderlik önemlidir. Siyasi partilerde liderlerin bir ömrü vardır ve bu ömür seçim başarıları ile belirlenir. Sadece bu son seçim değil mesele, CHP yıllardır oylarını artıramıyor, yüzde 25’in üzerine çıkamıyor. Bu da seçimleri adeta bir nüfus sayımına dönüştürüyor. Belki çabaladı Kılıçdaroğlu farklı toplumsal kesimlere ulaşmak için ama başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘İktidar İçin Değişim’ adıyla açtığı internet sitesine değişim ile ilgili yüz binin üzerinde yorum ve öneri gelmiş. Uzman bir ekibin bu görüşleri analiz ederek hazırladıkları raporu değerlendiren İmamoğlu, dün yaptığı açıklamada “Toplum, CHP’de lider ve yönetiminin değişmesini, bu değişimin hem kuşak hem vizyon ekseninde olmasını istiyor” demişti.

İmamoğlu’nun “değişim” ile ilgili görüşlerini açıkladığı bir yazı da Gazete Oksijen’de yayımlandı. İmamoğlu bu yazıda, özetle, Türkiye’de siyasi partilerin örgütlenme yapısının değiştirilmesi gerektiğini söylüyor ve parti elitlerinin buna izin vermediği tespitinde bulunuyor. Partilerdeki lider ve elitler sultasını eleştiriyor. Burada esas olarak CHP'nin mevcut yönetimine gönderme yaptığını kabul edebiliriz.

CHP’nin kurucu ilkelerine vurgu yapan İmamoğlu, emeğin öncelenmesi için toplumun örgütlü ve örgütsüz kesimleriyle bağ kurulması gerektiğini söylüyor.

2019 yılında yerelde kazandıran ittifakın ulusal düzeye taşınması, yerel ittifakların Türkiye ittifakına dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizen İmamoğlu’nun “cesaret” vurgusu ise yazının en dikkat çekici kısmını oluşturuyor: “Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekmektedir. Türkiye’nin toplumsal barışını hakkıyla tesis etmemizi engelleyen, yüzyılı aşan büyük meseleleri vardır. Ülkemizin farklı düzeylerde yönetimine talip olan siyasal liderlerin öncelikle kendini dışlanmış hisseden vatandaşlarımızın ve toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek için cesaretle hareket etmeleri bugün bir zorunluluktur.”

Bu tespitlerin ardından da “demokratik liderliğin başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için risk almaktan kaçınmayacağını” belirtiyor.

İmamoğlu’nun yaptığı eleştirilere katılmayacak kimse yoktur herhalde. Türkiye’de siyasi partiler antidemokratik bir yapıya sahiptir ve bu urum değişmedikçe Türkiye’nin demokratikleşmesi mümkün olmayacaktır.

İmamoğlu’nun CHP’nin kuruluş ilkelerine vurgu yapması da önemli. Partinin temel değerleri ile barışık bir değişimden söz ediyor İmamoğlu.

Toplumun emekçi kesimleriyle bağ kurulması gerektiğini belirtirken “sol” değerleri de öne çıkarıyor.

Bu son iki nokta, CHP içindeki Atatürkçü ve sol kesimlere kulak verdiğini gösteriyor. Seçimden sonra ideolojik içerikli temel eleştiriler bu iki kesimden gelmişti. “Atatürk’ten uzaklaşmak” ve “emekçilere ulaşamamak” şeklinde özetlenebilecek eleştirileri sıkça duyuyoruz.

Bir yandan CHP’nin kuruluş ilkelerini, bir yandan da emekçi kesimlerle yakınlaşmayı öne çıkaran İmamoğlu bir yandan da ittifak siyasetini güçlendirmekten bahsediyor. Herhalde CHP’nin önündeki en önemli sınav da bu olacaktır.

CHP kendisi kalmaya devam eder, sol kanadını güçlendirirken, sağ partilerle hangi düzlemde ittifak kuracak? Kılıçdaroğlu bu ittifakları kurarken neyi yanlış yaptı? Bu konu açık bir biçimde tartışılmalı, yeni bir ittifak modeli oluşturulmalıdır. İmamoğlu’nun bu konudaki fikirlerini öğrenmek istiyoruz.

İmamoğlu’nun yazısında belki de en önemli nokta “cesaret” vurgusu. Kılıçdaroğlu, entelektüel çevrelerde uzun zamandır, “cesur siyaset” yapmamakla eleştiriliyor. Kılıçdaroğlu kendi kimliğine rağmen, Alevi ve Kürt sorununu cesur bir biçimde toplumun önüne getiremedi. Üstü kapalı ittifaklarla işi yürütmeye çalıştı. Bu da toplumda “gizli kapaklı işler çevriliyor” algısını güçlendirmekten başka bir işe yaramadı.

İmamoğlu’nun işi zor: Atatürk ilkelerinden taviz vermeden, sola yaklaşarak, Kürt ve Alevi sorununu önceleyen ama sağ partilerle ittifak kurabilen demokratik bir CHP inşa etmek. Açıkçası ben İmamoğlu’nu merakla takip edeceğim.

SON DAKİKA HABERLERİ

Buket Afkan Diğer Yazıları