Kimin hakkını kime veriyorsunuz?

...

Bir takım erkekler, bir takım masalara oturdular ve kadınların bir takım hakları üzerinden pazarlıklar yaparak bir takım koltukları aralarında paylaştılar.

Ortada bir kadın sorunu da yok zaten, bunun adı erkek sorunudur. Kadınlar üzerinde şiddet uygulama hakkını da içeren iktidarlarını kaybetmenin krizini yaşayan erkeklerden söz ediyoruz.

Dünyaya erkek olarak gelmekten kaynaklanan “doğal” üstünlüklerini yitirmeyi kabul edemeyen bir cinsin buhranı ve cinnetidir yaşadıklarımızın nedeni.

Geri çevrilmesi mümkün olmayan sosyolojik, ekonomik, psikolojik bir sürecin sonuçlarını hazmedemeyen dindar erkeklerin, kadınları bir nebze de olsa korumaya çalışan kanunlara savaş açtığını görüyoruz.

Bu yasaları çıkaran iktidar ise üç beş oy için kadınları meşum zihniyete kurban etmektedir. Önce İstanbul Sözleşmesi’ni feda ettiler, yetmedi sırada 6284 var.

Bu durumun siyasi sonuçları ne olacak? AK Parti, Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacak mı? İktidara oy veren kadınlar, bu gerici zihniyete verilen tavize nasıl bir tepki gösterecek?

Kadınlar üzerinden yükselen, kadınların emeği ile iktidara gelip merkeze doğru yol alan, yüzde 60’lara varabilecek bir oy potansiyeline sahip partiyi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında tüm gücün tek adamda toplandığı bir yapı inşa etmek için marjinal bir takım gruplara taviz vere vere küçülttüler. Kendi elleriyle yaptılar bunu.

AK Parti’yi kapı kapı dolaşarak iktidara taşıyan kadınlar, hiçbir zaman emeklerinin karşılığını alamadı. Göstermelik pozisyonlarla ağızlarına bir parmak bal çaldılar. Bakan yapmadılar, belediye başkanı, bürokrat yapmadılar. İktidarı erkekler arasında bölüştürdüler. Başörtüsü sorununu yıllarca kesin bir çözüme kavuşturmadılar ki kadınlar korkularından başka bir partiye gitmesin. Ama seçim zamanı gelince AK Parti makinesini harekete geçiren, ivme kazandıran hep kadınlar oldu.

İstanbul Sözleşmesi kaldırıldığında sessiz kalan iktidarın yanındaki kadınlar, şimdi de kendilerini “6284’e bir şey olmaz” diye kandırmıyorlardır umarım. Artık bu süreçlerle ilgili hepimiz deneyimliyiz: Önce bir tartışma başlatılıyor, birileri “olmaz öyle şey” diyor ve sonra o şey oluyor! “Bu kadarını da yapmazlar” diyebileceğimiz bir şey kaldı mı?

Yeniden Refah Partisi ile girişilen üç-beş oy pazarlığının sonuç deklarasyonunda yer alan “Aile bütünlüğünün korunması için mevcut yasalardaki aykırı hükümlerin ayıklanması” cümlesi size ne ifade ediyor?

Kadın şiddete uğradığında devlet kadını korursa aile yıkılır diyorlar. Ailenin korunmasının tek yolu, kadının erkeğin insafına terk edilmesidir diyorlar.

“Süresiz nafaka konusundaki mağduriyetlerin önlenmesi” ifadesi ne anlama geliyor? Bir kere “süresiz nafaka” ifadesi yoksulluk nafakasına kadın düşmanlarının verdiği isimdir. Aslında kadınlara söylenen şey çok açık: “Nafakanızı keseceğim.”

En acı gerçek de şu: En yoksul, en korumasız kadınlar mağdur edilecek. Bu kadınların büyük çoğunluğu iktidar partisinin seçmeni. AK Parti kendi kadınlarından vazgeçiyor.

Şimdi kadınlara tarihi bir görev düşüyor. Seçime kadar hepimiz elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince bu konuyu gündemde tutmalı, tüm kadınlara ulaşmaya çalışarak canları ve nafakalarının üç beş oya feda edildiğini anlatmalıyız.

SON DAKİKA HABERLERİ

Buket Afkan Diğer Yazıları