Yerel seçim yaklaşırken
Mahalli seçimlerin ayak sesleri yavaş yavaş duyulmaya başlandı. Çok da bir şey kalmadı zaten, yedi buçuk ay sonra bir kez daha sandık başına gideceğiz.
İktidar cephesine baktığımızda, dağılmış muhalefet karşısında büyük bir avantaja sahipler diyebiliriz.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde beklentileri boşa çıkaran muhalefet partileri ciddi bir kriz içinde. Daha çok CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündemde olsa da, aslında İYİ Parti de, diğer küçük partiler de büyük hayal kırıklığı yaşattılar. Bu partilerde neden lider değişikliği tartışılmıyor, onun da sorgulanması lazım. Mesela Meral Akşener ya da Ali Babacan’ın liderlikleri çok mu başarılıydı?
Hiçbir heyecan yaratmayan bu muhalefet karşısında eli güçlü olsa da, iktidarın zayıf karnı da ekonomi. Yıllardır arka arkaya alınan yanlış kararlar ekonomiyi bir kör düğüme çevirdi. Bir yerine dokunsan başka bir yer çökecek. Mevcut olanı yıkmadan toparlanmanın mümkün olmadığı bir noktaya geldik ama öyle bir siyasi irade de yok ortada.
İktidar hiçbir sorunu çözmeden, günü kurtaran tedbirlerle yılbaşına kadar vaziyeti idare ederek seçim ekonomisi için düğmeye basacaktır.
Erdoğan’ın ekonomik sorunların kaynağı olarak “küresel kriz”e işaret ettiğini görüyoruz. Yaşanan hayat pahalılığının nedeni küresel krizlermiş ve Erdoğan bu sorunu da çözecekmiş. Alışık olduğumuz bu söylem bakalım bir kez daha çalışacak mı? Ben büyükşehirlerde bu argümanın çok işe yarayacağını sanmıyorum. AK Parti’nin oy oranı son iki seçimde toplamda yüzde 15 oranında düştü. Bu geri gidişin toparlanması için ortada bir sebep yok ama tersi için çok sebep var.
İktidar ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, ara ara yaptığı gibi yine İYİ Parti’ye bir çağrıda bulundu. Yerel seçimler için ittifak çağrısı yapan Bahçeli’nin bu çıkışında ne kadar samimi olduğu, ne kadar siyasi hesaplarla hareket ettiğini bilemiyoruz ama İYİ Parti’nin yeniden CHP ile ittifak yapmaktan başka bir çaresi olduğunu sanmıyorum. Siyasi sonuçları bir yana İYİ Parti’nin MHP ile yapacağı ittifakla bir belediye kazanması mümkün değil her şeyden önce.
İYİ Parti’nin amacı, CHP ile daha güçlü bir pozisyonda bulunacağı yeni bir ittifak kurmak olacaktır. Seçim yenilgisi nedeniyle yıpranan ve liderlik yarışı ile zayıflayan CHP karşısında, İYİ Parti’nin geçmişe göre daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Belki bu şekilde Balıkesir ve Denizli gibi birkaç ilde belediyeleri de alabilir.
Akşener’in 26 Ağustos’ta yapacağı açıklamada yerel seçim stratejisine dair de ipuçlarını göreceğiz muhtemelen. Bakalım Akşener bu çıkışıyla, kurulduğu günden beri kimlik krizini aşamayan İYİ Parti’ye nasıl bir yol haritası çizecek? Bugüne kadar bu yönde yaptığı girişimler bir yere varmadı biliyorsunuz.
Bir başka önemli açıklamayı da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yapması bekleniyor. CHP’de değişim taleplerine liderlik etmeye soyunan İmamoğlu’nun stratejisi aşağı yukarı ortaya çıktı. İmamoğlu, 2024’te İstanbul’u kazanmayı ve yerelden başlayan bir hareketle 2028’de doğal Cumhurbaşkanı adayı olmayı hedefliyor. Belli ki partinin İstanbul ilçe kongrelerinde de İmamoğlu lehine bir değişim yaşanacak ve hareket İstanbul’dan başlayacak. İmamoğlu’nun bugünkü açıklaması bu açıdan önemli.
Bir yandan da CHP’nin Kocaeli’nin ilçelerindeki kongreleri devam ediyor. Onları da yakından takip edip yorumlamaya çalışacağız.