Her eser bir sanatkar

Yeryüzü milyarlarca yıl süren maceraları yaşadıktan sonra, milyonlarca canlı türüne beşiklik yapacak bir şirin gezegen halini almıştır. Fakat bu sadece bir ara merhaleden ibarettir. Asıl hedefe, her zerresinden bir hayat fışkıracak şekilde bu gezegen üzerinde sayısız canlıların yaratılması ve yaşatılmasıyla ulaşılacaktır. Nitekim öyle de olmuştur.

Bir kuşun yumurta kabuğunu delerek dünyaya çıkması, o ana kadar sürüp giden hadiselerin mükemmel bir sonucudur; nihayet bir yumurta sarısından cıvıl cıvıl bir canlı yaratılmıştır. Ve bu canlının vücudunda pek çok sistem iç içe işlemektedir.

Fakat çıkan yavru kuş daha büyüyecek, gelişecek, tüyleri yenilenecek, nakış nakış işlenmiş bir elbiseye kavuşacaktır. Daha da ötesi, kuş yetişkin hale geldiğinde, nerede, ne zaman, nasıl kazandığına kimsenin akıl erdiremediği bir beceri ile, etraftan topladığı malzemeyi bir yerlere taşıyacak, bunları ekleyecek, düğüm atacak, saracak, sarmalayacak, evirecek, çevirecek, bir sepet örecek ve içine oturup yavrular yetiştirecektir.

Petek içinden henüz çıkmış bir bal arısı, bir parmaktan daha küçük bir yerde günlerdir süren yoğun faaliyetlerin bir sonucu olarak hayata gözünü açmıştır. Bir toz zerrresi kadarcık bir yumurta ile başlayan maceranın sonucu her haliyle mükemmeldir: petek gözler, antenler, balmumu levhaları, her çift bacak üstünde ayrı fırçalar, ve aletler, iç ve dış organlar, düşünülebilecek her hangi bir mükemmelliğin çok üzerindeki bir mükemmellikle, parmak ucu kadar bir gövdede harikulâde bir makineye dönüşmüştür.

Birinci karede yumurtacık, ikinci karede bal arısı-olağanüstü bir hedefe olağanüstü bir şekilde ulaşılmış görünüyor. Fakat asıl hedef bunun gerisinde yer alır:

Bal arısı kendisine verilmiş olan bu alet ve teçhizatları kullanmak suretiyle 65 milyon yıldır yeryüzünde sergilediği sanatı sergileyecek ve insana parmak ısırtan bir mükemmellikte bir toplum düzenini işletecektir. Bunun için güneşle haberleşecek, çiçeklerle kucaklaşacak, nümûneler toplayacak, arkadaşlarıyla müzakerelerde bulunarak en verimli kaynakları belirleyecek ve onlar üzerinde çalışacak, altıgen petekler inşa edip içinde mucize bir besini depolayacak; bu arada kovanın bakımı, temizliği, savunması, ısıtılması ve soğutulması, yavruların beslenmesi, kraliçenin bakımı gibi işleri ve daha nicelerini bir muhteşem toplum hayatı içinde yerine getirecektir. Fotoğrafın ikinci karesine işte bu sonucu yerleştirdiğimiz zaman, artık gözümüz önündeki fiile yani bir yumurtacığı bir bal makinesine çeviren faaliyetlere bir isim koyma zamanı gelmiş demektir.

Gerçi faaliyette karşımıza inşa fiilinden rızıklandırmaya, canlandırmadan yol göstermeye kadar pek çok eylemi içine alan bir fiiller topluluğu çıkacaktır. Fakat bütün bu fiiller topluluğu, toz kadar bir yumurtacığı soframızdaki balın sanatkarı ve bir kusursuz toplum düzeninin kahramanı haline getiren bir şemsiye altında toplanmıştır.

İşte bu şemsiye apaçık bir terbiye olgusuyla bizi karşı karşıya bırakır. Bu, bir orkestrayı meydana getiren sanatçıların, en üstün bir icra becerisine kavuşuncaya kadar geçirdikleri eğitimden hiç aşağı kalmayan ve bal arısının vücudunu ve toplumunu, onun ilişki içinde bulunduğu bütün varlık ve olaylarla-güneş ve çiçekler dahil-beraber, bütün ayrıntı ve inceliklerine kadar kuşatan bir eğitimdir.

Yalnız bu eğitimin ne zaman ve nasıl cereyan ettiği konusunda en küçük bir fikir taşımıyoruz; sadece eseri görüyor ve bir muhteşem terbiyenin sonucunu seyrediyor, yahut tadıyoruz. Bu fiilin mahiyeti hakkında ne kadar cahil isek, gerçekliği hakkında da o kadar kesin bilgi sahibiyiz. (1)

⦁ Ben ve O, Ümit Şimşek, Zafer Yayınları, Sayfa 42-44.

Yukarıda çok ibretli öyküsünü dinlediğimiz BALARISI için aşağıdaki dizeler de bendenize ilham edilmiş;

BALARISI’NIN ÖYKÜSÜ

Uçar oynaşarak binbir çiçekle

Bal yapar arılar pek çok emekle..

Güneşe bakarak yolunu bulur

Raks edip uçarak yola koyulur..

Dakik bir keşifle bir rota izler

Güneşin konumu ona yol çizer..

Nereden öğrenmiş gökbilimi’ni?

Bulur güzergâh’ın her dilimini..

Aradan saatler geçsin isterse

Güneşin konumu hep değişse de..

Yine de yolunu bulur arılar

İnce bir hesapta ayarlamalar..

Kafi bulutlardan mavi bir ışık

Arı iz bulmaya hepten alışık..

Gökteki güneşin hareketleri

Arıya rehberdir yıllardan beri..

İşte balarısı ve işte güneş

Bir ince uğraşla olmuş gönüldeş..

Güneş çiçek arı; yapar şerbeti

İbretle gösterir Yüce Kudret’i..

Petekler dokumuş arı kovanla

En güzel rayiha konulmuş bala..

Çiçeklerden emer en san’atkâr dil

Rabbin birliği’ne en açık delil…..

SON DAKİKA HABERLERİ

Dr. Hikmet Erbıyık Diğer Yazıları