Su aktıkça akar
Gökten bir su iner. Yahut yerin derinliklerinden fışkırır. Ve bir emirle akmaya başlar. Ve emir dağları deler. SU, ALDIĞI EMRİN coşkusuyla akar. Çağlayanlarla coşar, kayaları önüne katar, sürükler.
Suyun coşkusuna karşı koyabilecek şey yoktur bu dünyada. Heybetli azametli dağlar, o coşkuyla yarılır. Tıpkı bir yumuşacık kök karşısında yarılan kayalar gibi. Su aktıkça akar. Aradan yüz yıllar geçer. Rahmet hazineleri tükenmek bilmez. Su, aynı coşkuyla akar. Su aktıkça vadiler derinleşir. Kayalar erir, kanyonlar belirir. Rabbinden emir almış bir su damlası, dağları delen Ferhat gibidir. Su sabırla çalışır asırlar boyunca. Uzun yıllar sonunda ortaya çıkan eserde, sayısız su damlacıklarının emeği vardır.
AKARSUYUN geçtiği yerlerde, heybetli kayaların yanı sıra narin zarif güzellikler ortaya çıkar. Emr-i İlahi ile kayaları yaran su, bu defa usulca süzülür köklerden yapraklara.
Bir ihya faaliyeti sarar zemin yüzünü. Taşlar yeşerir. Dağlar canlanır. Serapa yer yüzü diriliş coşkusunu yaşar akarsular arasında. Suyun geçtiği her yer Cennet’in bahçelerine döner. VE SONUNDA SU, aynı coşkuyla koşar, kendini engin denizlerin bağrına atar. Ve bir gün yine geri dönüp başka başka dağları kayaları yarmak ümidiyle…Bir PINAR fışkırır derinlerden. ‘’Ben bir nehir olacağım’’ der kendi diliyle. Yahut toprağa düşen bir tohum gibi dua eder büyümek için. Ve aynen taşı toprağı yaran bir tohum gibi, önündeki engelleri aşarak, kendisine yollar yaparak ilerler pınarın incecik suyu. Pınar, yine akar fakat nereye aktığını, nereye gittiğini bilemez. Aldığı emrin şevki ve coşkusuyla aktıkça akar sadece. Sonra başka pınarlarla buluşur. Önce ince ince akar dereler. Sonra coşarlar ve büyüyüp gelişirler. Büyürler ve coşarlar. Coştukça zarafet içinde güzelleşirler. Ve kan damarları gibi sararlar yer yüzünü.
- Bakıpta Görmediklerimiz, Ümit Şimşek, s-79-82. .
Yukarıda belirtilen lirik ifadeleri aynı başlıkta 1998 Nisan ayında şiire dönüştürmemiz kısmet olmuş;
SU AKTIKÇA AKAR
Hayata sunulmuş, bir emirle su
Onu akıtıyor, emrin coşkusu..
Ya gökten süzülür; bir hazineden
Yahut da fışkırır, derinliklerden
Su kıvrılır coşar, coştukça akar
Sürüklenip kopar, koca kayalar
Bazan ilham olur, ağlayanlara
Bazan dönüşerek, çağlayanlara
Suyun coşkusunda, bir büyük güç var
Bu güçle yarılır, heybetli dağlar
Öyle bir hazine, aktıkça akar
Hazineler bitmez, bunca yüzyıllar
Vadiler belirir, aktıkça sular
Kanyonlar delinir, kopar kayalar
Sular aldığında, Rabbi’nden emir
Koca dağlar delen, Ferhat gibidir..
Sabırla çalışır, asırlar boyu
Bazan menba olur, bir garip kuyu..
Narin güzellikler, seyredip durun
Geçtiği yerlerde; bir akarsuyun
Suya kanıksayıp, toprağın özü
Diriliş coşkusu, yaşar yeryüzü
Su bir gergef gibi, örmeye başlar
Dağlar canlanarak, yeşerir taşlar
Belki bir gün dönüp, yeniden coşar
Engin denizlerin, bağrına koşar…..
Hikmet Erbıyık, Nisan 1998, İnegöl