Öğrenci beslenmesi ve önemi
öğrenci beslenmesi ve önemi
fiziksel aktivitelerı azalmış sağlıksız ve dengesız beslenenme
fast – food beslenme alışkanlığına yönelen obeziteye yakalanmış çocukların sayısı önemli derecede artmaktadır.
Bunun yanı sıra popüler kültür etkisi, tv reklamları ve bireysel para harcama isteği ile okul çağı çocuklarında yeni nesil beslenme alışkanlıkları ortaya çıkmıştır.
Toplumun geleceği olan nesillerin sağlıklı birey olarak yetişmesini istiyorsak erken yaşlardan itibaren gerekli tedbirler alınmalıdır. Okul çağı çocuklarının sağlıklı birey olarak yetişmesi için öncelikle sağlıklı ve dengeli beslenme alışkalığını kazandırmak gerekir.
Bir diğer yoluda geleneksel beslenme alışkanlığı kazandırılmasıdır. Daha az yağlı şekerli ve tuzlu geleneksel ürünleri yönelmenin çocukalarımıza daha sağlıklı bireyler olarak hayatlarına devam ettirmeye yardımcı olacaktır. Yoğurt, pekmez, bulgur ,turşu gibi geleneksel gıdalarımızın yanı sıra işlenmemiş gıdaların tüketilmesi daha sağlıklı ve dengeli beslenmeyi sağlıyacaktır.
Okul kantinlerinde beslenme saatlerinde ve öğrenci yemekhanelerinde bulundurulacak geleneksel gıdalar beslenme menülerine dahil edilmesi ile öğrenciler daha sağlıklı beslenme alışkanlıklara da çok yöneleceklerdir ayrıca ulusal anlamda düzenlenen daha farklı geleneksel gıdalarda eklenerek ülke genelinde geleneksel gıdaların tüketilmesi yaygınlaştırılmaktadır.
YETERSİZ ALIM
AÇLIK (KURAKLIK ,KITLIK)
YOKSULLUK (DÜŞÜK GELİR)
EĞİTİM DÜZEYİ DÜŞŞÜKLÜĞÜ(BATIL İNANÇ,BESLENME ALIŞKANLIKLARI)
BESLENME YETERSİZLİGİNE (MALNİTRİSYON ) BAĞLI ÇOCUK HASTALIKLARI
Türkiye'de okul çağı çocuk ve gençlerde beslenme ile ilişkili sorunlar arasında zayıfılk, şişmanlk ve ilgili sorunlar, avitaminozlar, anemi, basit guatr ve diş çürükleri yer almaktadır. Bunların yan sıra, yetersiz ve dengesiz beslenmenin öğrencilerin dikkat sürelerini kısalttığını algılamalarn azalttığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozukluklar ile okula devamsızlık ve okul başarısında düşmeye neden olduğu bildirilmektedir
Kronik Hastalıklar
Tüm çocuk popülasyonunun %1-2'sinde güncel aktiviteyi etkileyen ya da her gün tedavi gerektiren kronik sağlık sorunları bulunmaktadır. Kronik hastalık; "normalden sapma veya bozukluk gösteren, kalıcı yetersizlik bırakabilen, geriye dönüşü olmayan, patolojik değişiklikler sonucu oluşan, hastanın rehabilitasyonu için özel eğitim gerektiren, uzun süre boyunca bakım, gözetim ve denetim gerektireceği beklenen durum" olarak tanımlanmaktadır. Kronik çocukluk hastalıkları çeşitlidir. Doğuştan anomaliler, doğuştan kalp hastalıkları, epilepsi, kronik böbrek yetmezliği, kanserler, hemofili, diyabet, kistik fibrozis, astım gibi. Tıp biliminin ilerlemesi ve yeni yapılan çalışmalarla çocukluk çağındaki kronik ve ölümcül hastalıklarda yaşam süreleri uzamaktadır.
Yaşam süresinin uzaması ile birlikte; hasta çocuk ve ailesi hastalığın getirdiği psiko-sosyal etkilere daha uzun süre maruz kalmaktadırlar. Kronik hastalıklar çocuk ve adölesanlarda; korku, anksiyete, depresyon, kızgınlık, içe kapanma, yanlış yorumlama, anti-sosyal reaksiyon ve konversiyon reaksiyonu gibi psikolojik etkilere ve sonuçta geçici veya kalıcı biçimde uyum dengelerinin bozulmasına neden olabilmektedir. Her insanın uyum dengesini ve kendisini endişeden korumaya yönelik çeşitli bilinç dışı psikolojik savunma mekanizmaları geliştirdikleri bilinmektedir. Kronik hastalık karşısında geliştirilen savunma mekanizmalarının en yaygın olanları ise inkar, gerileme ve zıt tepki geliştirmedir. Kısa süreli basit hastalıklar nadiren çocuğun üzerinde büyük etkiler veya uzun süreli duygusal bozukluklar bırakır.
Oysa kronik hastalıklar gelişmekte olan çocuğun bilişsel ve duygusal gelişimi üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Örneğin; içinde bulunduğu dönem gereği güven ihtiyacında olan bir bebek, hastalığı nedeni ile aşırı endişeli olan annesi tarafından kucaklandığında huysuzlaşacak, sevgi kaybından korkan bir çocuğun korkusu hastaneye yatış ile kuvvetlenecek, ameliyat geçiren bir çocukta kastrasyon endişesi artacaktır.
• Akut Hastalık ve Çocuk Akut hastalıklar denildiğinde
solunum yolu enfeksiyonları,
gastrointestinal enfeksiyonlar
ve
fiziki tramvalar akla gelmektedir.
Akut hastalıklar; çeşitli kazalar sonucunda ortaya çıkabilen, olayın ciddiyeti ve çocukta oluşabilecek fiziksel problemlerin derecesine göre tedavi süresi tam olarak belirlenemeyen durumlardır. Bu durum çocuğun bir trafik kazası sonucunda bacağındaki kırığın iyileşme süresi olabileceği gibi, çocuğun yanıcı madde içimine bağlı olarak oluşabilecek problemlerin uzun süre takibini de gerektirebilmektedir. Akut hastalığı olan çocuğun evde bakımı her zaman uygun olamayacağı gibi, güvenli de değildir. Çocuğun hastanede yatması ve profesyonel kişiler kontrolünde tedavi alması gerekli olabilir. Eğer ev ortamı çocuğun bakımını yeterli derecede sağlayamaz ise, ciddi hastalıkları olmayan çocuklar da hastanede tedavi altına alınmalıdır. Özellikle dört-yedi yaşları arasındaki çocuklarda vücut imajı ile ilgili endişeler sebebi ile bazı operasyonlar mümkün olabildiğince ertelenmelidir. Çocuğun bilişsel düzeyine uygun biçimde tasarlanmış bilgiler, çocuğun daha etkin bir biçimde güveninin sağlanması ve tıbbi bakımı ile ilgili kaygılarının azalması açısından çok önemlidir(Er 1998). hastalıkların genelde çocuğun gelişimi ve davranışları üzerinde dikkate değer etkilerinin olmadığı bilinse de, bunların önemsiz olduğunu düşünmek hatalıdır. Akut hastalıklarda dikkate alınması gereken durumlar şunlardır
: • Çocuğa ait sıkıntılar: Bunlar daha çok hastalığa bağlı olarak çocukta oluşabilecek ağrı, tedavide oluşabilecek acı, uyku ve beslenme düzeni bozuklukları, yatağa bağlanma ya da hareket kısıtlılığı, kucağa almamama gibi fiziksel rahatsızlıklardır. Burada çocuğun hastane ortamı ve sağlık personelinden korkma durumu da önemli bir sıkıntı kaynağı oluşturabilir.
• Aileye ait sıkıntılar: Aile; öncelikle hastalık nedeniyle çocukta oluşan fizik ve davranış bozukluğunun yarattığı sıkıntı ile karşı karşıyadır. Aileler korku, anksiyete, suçluluk, öfke, depresyon, çarpık düşünceler ve yanlış kavramlar geliştirme gibi değişik duygular içinde olabilirler. Oysa bu dönemde onlardan beklenen bu duygularının üstüne çıkabilmeleri ve çocuğun gereksinim
GELECEKTE SAĞLIKLI BİREYLERİN YETİŞTİRİLMESİ İÇİN OKULLARDA PROJE GELİŞTİRİLMELİ VE ACİLEN UYGULANMALIDIR.
Ancak yapılacak bu çalışmalarda okul yönetimi öğretmen ve veli etkileşiminin sağlanmsı ve gerekli düzenlemeleri hayata geçirmesi noktasında önemli görevler düşmektedir
Bugün ülkemizde okul çağı çocukları tedavi edici sağlık gereksinmelerinin yerleşim biçimlerine göre (kır, kaza, kent) farklı bir şekilde sağlamaktadırlar.
Babalarının meslek gruplarına göre de farklı bir ödeme yapmaktadırlar. Koruyucu sağlık hizmetleri ise yürürlükte olan iki farklı (sosyalleştirme, hükümet tabibliğı) sağlık örgütü içerisinde farklı biçimde verilmektedir. Bu olguların tabanında gruplar arasında sosyo-ekonomik farklılık, anne babanın okuma yazma bilme oranı, kardeş sayısı ve yiyeceklerin kaba bir çerçeve olarak vermeğe çalıştığımız okul çağı çocuklarının sağlık sorunlarına somut çözüm önerilerini şöyle sıralıyabiliriz :
1. Okul sağlığı olgusunun kurumlaştırılmasını sağlamak: Belli sayıda öğrencisi olan okullarda sağlık personeli, diğer okullarda ise yetenekli öğretmenlerin bir program dahilinde verilen uygulamalı bir kurstan sonra okul sağlığı hizmetlerini yürütmekle sorumlu kılmak.
2. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı arasında bu konu için iyi bir entegrasyon kurulmalıdır. Okul sağlığı işlevinin yönetmeliği geliştirilmelidir.
3. Okul sağlığı hizmetlerinin bilimsel değerlendirilmesinin yapılabilmesi için standart bir kayıt sisteminin geliştirilmesi gereklidir.
4. Belirli aralıklarla öğrencilerin sağlık taramaları yapılmalıdır. Bu taramalarda özellikle boy ağırlık, kan basıncı, görme, işitme ve basit laboratuar incelemelerine ağırlık verilmelidir. Gerekli ileri hastane tetkikleri için ücretsiz sevk sistemi geliştirilmelidir.
5. Öğretmenlere ve öğrencilere olmak üzere sağlık eğitimi dersleri veya kursları açılmalıdır. Sağlık eğitimi kurslarında özellikle beslenme eğitimine önem verilmelidir.
6. Bir komisyon tarafından okullarda okutulan ders kitapları içinde sağlık ve beslenme konulan incelenmeli ve bu konulann sorunlara yönelik bir biçimde verilmesi sağlanmalıdır. Basit, resimli ilgi çekici yardımcı sağlık el kitaplan geliştirilip öğrenclere dağıtılmalıdır.
7. Okullarda bulunan ve çocukların bazı besin gereksinmelerini sağlıyan büfe ve kantinlerde sağlık ve hijyen kaidelerine uyulması sağlanmalıdır. Tamamen karbonhidratlara dayalı besin değeri az olan bazı yiyeceklerin bu yollarla satışı engellenmelidir.
8. Okul sağlığı sorumlusu ve sınıf öğretmenlerinin işbirliği ile sağlık ve beslenme sorunu olan çocukların anne babalarıyla işbirliğine girilerek gerekli yardımlann yapılması sağlanmalıdır.
9. Kitle iletişim araçlarıyla okul sağlığı ve okul çocuğunun beslenme durumunu etkileyecek programlar hazırlanmalı ve çocuklann ilgisini çekecek bir biçimde verilmelidir.
Bu dönemin sağlık sorunlan okula başlandığı günden itibaren tesbit edilmeli ve o dönemde çözümlenmelidir.
Ülkemizde okul sağlığı sorunlan üzerine eğilerek sorunlann çözümü aranmalı ve yaygın olduğunu bildiğimiz çeşitli beslenme ve sağlık sorunlarını çözümü imkansızmış gibi görmekten kaçınılmalıdır.Saklanma ve tüketilme farklılıkları olumsuz öğeler olarak sıralanabilir.