Ford Otosan’da sadece bekar işçiler mi var? İzahı zor konser kararı…

“Ustam geldi, sırtıma vurdu, unut dedi romanları

İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları…”

İzahı zor olan şeylerde mizah bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Mizahı yapılamayan, izahı zor şeyler ise bazen köşe yazısına dönüşebiliyor. Türkiye’nin en güçlü, en büyük holdingi kabul edilen Koç Holding’e ait Ford Otosan’ı biliyor musunuz? Eminim ismini duymuşsunuzdur. En olmadı sokakta Ford marka arabaları görmüşsünüzdür… Ya da holdinge ait Tüpraş’tan haberiniz vardır kesin? En olmadı Divan Pastaneleri’nin birinin önünden en azından arabanızla geçmiş olmalısınız. Sizi bezdirene kadar bu soruları sormaya devam edebilirim. Aygaz’ı da duymuş olmalısınız, Koçtaş, Beko, Arçelik, Opet, Otokar, Türk Traktör… Hepsini duymuş olmalısınız! Koç Holding o kadar güçlü ki, holdingin kuşbakışı geliri Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 8’ine, ihracatı ise %7’isine tekabül ediyor. İşte Ford Otosan da bu holdinge ait markalardan birisi. Öyle ki Ford Otosan Romanya’dan Türkiye’ye tren hattı kurabiliyor. Ford Otosan İngiltere’ye ve Avrupa’ya araç satıyor, piyasaların en üstünde yer alıyor. En son iki yıl önce Romanya’da bir fabrika daha açtılar.

KOÇ DEĞİL, İŞÇİLER YAPIYOR

Peki Koç ailesi tüm bunları nasıl yapıyor? Hikâyede bir eksiklik yok mu? Bence var, işin öznesi eksik! Bu işleri Koç ailesinin fertleri değil, işçileri yapıyor! Binlerce işçi her gün yeniden sıcak yataklarından kalkıyor, bedenlerini ve ömürlerini satacakları iş yerine geliyor. Hepsinin aklında geçinme derdi baş köşede, yılda kaç gün mutlu geçirecekler muamma bir şekilde işe geliyorlar. O sırada ise Ford Otosan büyüyor… Büyüsün, kimse büyümesin demiyor ama işçiler neden büyümüyor?

Ford Otosan fabrikası her yıl düzenlediği pikniği bu sene iptal etmiş. Piknik işçilerin sevdiği bir etkinlik. Çünkü kaç kişi getireceklerse önceden listeye yazdırıyorlar ve piknikten mutlu ayrılıyorlar. Evliler aileleriyle, bekarlar sevdikleri insanlarla sosyalleşmenin ve en azından bir günlüğüne rahatlamanın keyfini yaşıyor fakat bu sene Ford Otosan bir karar alıyor ve diyor ki, “konser düzenleyeceğiz!”.

Çok iyi fikir, kim itiraz edebilir ki? Üstelik getirdikleri isim son dönemde Türkiye’nin en önde gelen, en sevilen sanatçılarından birisi Derya Uluğ. İşin bu kısmına kadar itiraz edecek pek fazla bir şey yok ama eminim ki üslubumdan bir sorun çıkacağına eminsiniz… 21 Eylül’de Ford Otosan fabrikasının otoparkında düzenlenecek olan konsere dair afişte minicik bir cümle var, “Katılım sadece Ford Otosan çalışanlarına özeldir ve tek kişiliktir.”

KİMSE BİR GARİPLİK VAR DEMEDİ Mİ?

İşçilere moral olsun diye düzenlenecek konsere sadece ‘işçilerin kendisi’ katılabiliyor. Bu konseri düzenleyen her kimse kafasındaki ‘işçi profili’ nasıl acaba? Bu kararı verirken düzenlenen toplantıyı hayal edebiliyorum… Acaba o toplantıda bir Allah’ın kulu yaptığımızda bir ‘gariplik’ var diye düşünmedi mi? Düşündüyse neden söylemedi? Siz fabrikada, işçinize moral için bir konser düzenliyorsunuz ve eşini, sevgilisini, annesini getirmesine tahammülünüz yok! Ne oldu Derya Uluğ’la kişi başına mı anlaştınız? Kişi sayısı, bölü şarkı karşılığında mı anlaştınız? Bu konsere kim eşini evde bırakarak gelir? Gelirse de nasıl eğlenir? Bu durumun izahı olduğunu düşünmüyorum ancak ‘kâr’ maksimizasyonuyla ilgisi vardır. Olsa olsa bu karar daha ekonomik olmuştur, başka bir gerekçe bulamıyorum.

Köşe yazımı bitirirken Ford Otosan’ın Eskişehir fabrikasında işten çıkarma haberleri geldi. Sanırım 50’den fazla işçi işten çıkarılmış, üstelik Ford zaten bir yıllık araç stoğu da yapmış. Derya Uluğ’u dinlemek için işçisinin eşine yer bulamayan fabrika Eskişehir’deki araç parkına yüzlerce kamyonu şimdiden stoklamış! İşçinin eşine, sevgilisine yer yok ama kamyona var!

“Sermaye, vampir misali, canlı emeği emerek ve ancak daha da fazla emerek hayatta kalan ölü emektir.” -Karl Marx.

SON DAKİKA HABERLERİ

Emirhan Akman Diğer Yazıları