Türk siyasetinde ayakta kalma rehberi: Pozisyonculuk

Türkiye’de her şey olduğu gibi siyaset yapmak da zor zanaat. Lakin her zorluğun bir kolaylığı var. Biraz o kolaylıktan bahsetmeyi düşünüyorum. Bu sebeple “Türk siyasetinde ayakta kalma rehberi: Pozisyonculuk” başlıklı bir yazı yazmak şart oldu

Türkiye’de her şey olduğu gibi siyaset yapmak da zor zanaat. Lakin her zorluğun bir kolaylığı var. Biraz o kolaylıktan bahsetmeyi düşünüyorum. Bu sebeple “Türk siyasetinde ayakta kalma rehberi: Pozisyonculuk başlıklı bir yazı yazmak şart oldu.

Türkiye’de ve dünyanın her yerinde siyaset toplumun ortalama kalitesini gösteriyor. Yani sözgelimi bir siyasetçiyi sevmeyebilirsiniz hatta küfür edebilirsiniz lakin onun toplumdaki bir sosyolojik gerçekliğin tezahürü olduğunu unutmayın. Böyle baktığınız zaman küfür etmek yerine anlamayı tercih ediyorsunuz… Bu yaşadıklarımız neyin sonucu ya da tam olarak ne oluyor burada? Türkiye’de siyaset bir ‘meslek’ kabul ediliyor. Bu mesleği icra edenlerin de elbette ‘meslek sırları’ var.

Pozisyoncularla her partide karşılaşabilirsiniz, belirli bir partileri yoktur. Türkiye’de ayakta kalmak istiyorsanız ‘pozisyoncu’ olmak zorundasınız. Pozisyoncuların arasında güvende kalacağınıza ve eğer sürekli pozisyoncu kalmaya söz verirseniz asla siyaset mesleğinden atılmayacağınızın garantisini verebilirim.

PEKİ POZİSYONCULAR KİMDİR? POZİSYONCULUK NEDİR?

Pozisyoncular siyaseti bir meslek olarak kabul edip, hayatları boyunca hiçbir şey için emek vermek istemeyen insanlardır. Bu kişiler siyasi liderlerine bir tarikat lideri gibi bağlanır. Kulakları hassas, gözleri keskindir. Her sesi duymak zorundadırlar, devamlı etraflarını kollarlar. Güvensizdirler ve üstüne içten içe hepsi özgüvensizdir. Böyle olmak zorundadırlar çünkü olur da herhangi bir konuda liderlerinden farklı düşünmek ve dile getirmek sonları olabilir. Bu nedenle pozisyoncular inanılmaz iyi zamanlama bilirler. Kendi fikirleri yoktur, inisiyatif alamazlar, özgürlük onlar için cehennemdir. Pozisyonculara liderlerinden önce bir konuda fikir sorulursa dünyanın en yuvarlak kelimelerini bir bir sıralarlar, bir şey söylüyor gibi konuşup hiçbir şey söylemezler, söyleyemezler. İçlerinden sürekli, “maazallah, maazallah” derler…

Maazallah, ya liderimden önce ve farklı konuşursam? Pozisyoncular şahsiyetlerini kendi elleriyle verirler, karşılığında itaat verir kariyer inşa ederler. Onlar için en büyük cehennem inisiyatif almaktır, varlıkları bağlanmaya bağlıdır.

POZİSYONCUNUN HAFIZASI YOKTUR

Pozisyoncuların dünü olmaz, yarını da olmaz onların sadece şimdisi vardır. Dün olmaz çünkü dünü sıfırlamak zorunda kalabilirler, yarını ise eşyanın tabiatı gereği olamaz çünkü yarın inisiyatif demektir, yarın plan demektir, yarın fikir demektir. Bunlar pozisyoncu için ölüm demektir. Ölse daha iyidir, olur da lideriyle aynı şeyi düşünemez ve ortaya çıkarsa zaten bir nevi ölmüştür. Nefesi liderine bağlıdır. Pozisyoncunun hafızası ve aklı olmaz, gerek de yoktur.

Ortalama insan kalitemiz yüzünden Türkiye’de siyaset aşağıdan değil yukarıdan kurulur. Pozisyoncular bu sistemin eli ayağıdır. Onların itaati üzerine inşa edilir yüksek piramitler üzerindeki tanrılar. Onların eksik egosu, nefsi liderde temsil edilir. Aslında onların lideri eksiklik üzerine inşa edilmiştir, herkesten çaldığını temsil eder.

POZİYONCULARIN KABUSU

Pozisyoncular bazen kabus görürler, ter içinde uyanırlar. Kabuslarında liderlerinden önce fikir beyan ettiklerini ve liderlerinin kendilerinden farklı fikride olduğunu görürler. Korkarlar, korkaktırlar. Unvan için yaşarlar, isimleri yoktur. İsme ihtiyaçları da yoktur… Bu bir nevi tiyatrodur, herkesi bir sırası vardır.

Şimdi Türkiye yine bir ‘yön’ değiştirmenin eşiğinde… Önümüzdeki günlerde bazı partilerdeki isimlerin sırf liderleri istedi diye fikir değiştireceği günlere giriyoruz… Bakın pozisyoncular nasıl mesleğini icra edecekler, hepimiz şaşıracağız…

Pozisyonculuk Emirhan Akman Türkiye
SON DAKİKA HABERLERİ

Emirhan Akman Diğer Yazıları