Bol gömlekliler
Bol gömleklilerden nefret ediyorum. Öyle böyle değil. Zaman zaman radarımıza da takılıyor gömleği bol gelen; manevi alemdeki boş teneke kutusunun dünyadaki izdüşümleri.
Bol gömleklilerden nefret ediyorum. Öyle böyle değil. Zaman zaman radarımıza da takılıyor gömleği bol gelen; manevi alemdeki boş teneke kutusunun dünyadaki izdüşümleri.
Peki biz bu bol gömleklilerle ne yapacağız?
Bol gömleklilerin zulümlerine şahit olunca ne yapacağız mesela?
Ya da denge, menge diyerek; aslında günümüz şartlarında ve şu zamanın ruhunda hiçbir anlam ifade etmeyen, bahaneden öte geçmeyen çürük istinat duvarlarını nasıl tamir edeceğiz?
Önce şu; ‘bol gömlekliler’ tabirinin içini mi doldursak?
Kimdir bu bol gömlekliler?
Hayatı maddeden ibaret görmeyenlerin gözlerinde ne kadar da rüküşler…
**
Kimdir onlar, kimdir?
Bol gömlekliler; makamın ağırlığını taşıyamayan, nüfuzlu cahillerden oluşmaktadır.
TRT Belgesel’i açtığınız zaman, “Sürüngenler” kategorisindeki belgesellerini de bulacağınız bu bol gömlekliler; makamın kendisini farklı bir mertebeye taşıdığını düşünür.
Mesela bol gömleklilerin dilinden dünya görüşüne göre adalet, hukuk, din, gençlik, gelecek nesiller, tevazu gibi kavramlar asla düşmez. Bu kıymetli kavramlar üzerinde tepinir de tepinirler.
Ancak en ufak alışverişte dahi; gömleklerinin bol olmasından dolayı pislik değer kıymetli mintanlarına. Pislik onların pisliğidir, ama biz gömleğe kızarız en çok. Halbuki gömlek hep vardır, olmalıdır da. Gömleğin içindeki pisliği ayıklamak gerekir.
**
Mesela bu bol gömlekliler; yasaların kendilerine asla işlemediğini düşünürler.
Makamlarının büyüsünden olsa gerek; hak görürler kendilerine yahu.
Ne de olsa adanmış insanlardır onlar. Yersen lokantası müşterileri de onların adandığını düşünür.
Devlet dairelerinde bir işi vardır örneğin; göz yumulması gereken bir torpil isterler.
Rızkı kuldan bilen, devleti kişiden sayan, bakmak ile görmek arasındaki farktan haberi olmayan sorumlu kimseler de; salyalarını akıta akıta mahalle bakkalından torpil almaya koşarlar.
Mahalle bakkalı torpil almaya gelen sorumlunun; torpil alma ehliyetinin bulunmadığını ifade etse de çıkışır bu sorumlu efendi: Sen karışma! Bu işi de fazla sorma! Devam et!
Mahalle bakkalı itiraz eder.
Bol gömlekli arar onu, “Sen kimsin? Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” der.
Bu bol gömleklileri ayıkma cümlesidir o biliyor musunuz?
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
Bu cümlenin içinde kibir ve birçok manevi hastalık barındırır.
Sesleri de yüksek çıkar, salyalarıyla insanlara virüs bulaştırır bu bol gömlekliler.
**
Bol gömlekliler; üzerlerine oturan gömleği giyebilecekken bol giymelerinden de anlayabileceğiniz üzere; kolay kolay doymazlar. Doyuramazsın.
Bu bol gömlekliler oruç tutsa; akşama kadar kazanacağını düşündüğü ecri düşünür de düşünür mesela. Oruç ağızla da basarlar küfürü. Vardır öyle huyları.
Bol gömlekliler; konumunu nakde çevirmeye çok meyillidir.
Bol gömlekliler sezgiseldir. Kimden ne gelir, ne çıkar, nasıl daha çok kazanır, iyi sezerler. Yav sezsin de, karıştırma işte gömleği işin içine.
Bol gömlekliler ezebildiğini ezer, diş geçiremedikleri için dilleriyle kapıları aşındırarak, maşa ararlar. Bir bakmışsınız bayram değil, seyran değil. Enişteniz sizi öpüyor.
Bilin ki o işin içinde bir bol gömlekli vardır.
**
Bir de bu bol gömleklilere susanlar vardır.
Elinde yetkisi vardır, devlette gücü.
Ama kullanmaz işte o yetkiyi.
Arkadan dolanır da dolanır.
Verilen emaneti taşıyordur belki; kendi görevi çerçevesinde.
Ya kendi görevi olmayan ancak müdahale edilmesi gereken alanlar ne olacak?
Bu bol gömlekliler; kendinden bildikleri nüfuzu arsız ve umarsızca kullanırken; hakkı yenen yamalı atletliler ne olacak?
Bu yamalı atletlilerle nasıl bir mecrada helalleşmeyi planlıyorsunuz mesela?
Helalleşmeyi de geçtim; zulmedilen yamalı atletliler, atlet için para biriktirenleri soğuttuğunuz kutlu yollar ne olacak?
**
Ben itiraz ediyorum kardeşim!
Artık amalara da ehliyet verilsin, yazıyı da tamamen işte bu sebeple yazdım.
Kör oldukları için ahalinin hakkı yeniyor, ahali dışlanıyor, örseleniyor. Körler, ama ahali üzerine etkililer.
Körler, göz yumdukları ile bir toplumu can çekiştire çekiştire öldürüyorlar!
Amalara da ehliyet verin kardeşim, verin!
En azından kaza yaparlar.
Ölen ölür gider. Kader deriz. Ne de olsa memlekette; sorunun ana kaynağı da olsan, içinde bulunmadığın sürece cezalandırılmazsın ki. Belki bulunsan bile… Neyse neyse.
Ne diyorduk, ölür gider kader deriz. Ama bir kere gider işte. Kalan sağlar da bizim olur.
Amalara da ehliyet!
Eylem yapacağım, eylem!
İpucu
Cesetler derin suda baş aşağı olduğundan; başa kan fazla gider, ağız ve burundan su girer. Bu nedenle çürüme kafadan başlar.