En büyük önlemlerden biri tersine göç

6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük deprem, bizim için asrın felaketi oldu.

Çok büyük acılara, çok büyük yıkımlara şahit olduk.

6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük deprem, bizim için asrın felaketi oldu.
Çok büyük acılara, çok büyük yıkımlara şahit olduk.
Öfkelendik, kızdık, umutlandık, bu zor günlerde içimizdeki dostu da gördük, düşmanı da.
6 Şubat’tan bu yana ülkemizdeki tek gündem deprem.
Yavaş yavaş hayatı normalleştirme adımlarını görmeye başladık.
Fakat bizim işimiz bitmiş değil, biz yaralarımızı sarmış değiliz.
Yaraları sarmakla beraber, kentlerin yeniden inşa edilmesi konusunda da adımlar atılmaya başlandı.
Allah devletimize güç, kuvvet versin.
Vatandaşlarımıza sabır versin.
Zor günler geçiriyoruz.
Günlerdir televizyonlarda İstanbul depremiyle ilgili insanlara korku pompalanıyor.
Korku pompalanıyor demem yanlış anlaşılmasın, gerçekten korkulması gereken, tir tir titrenmesi gereken bir senaryo Büyük İstanbul Depremi.
Eminim ki bu yazıyı okuyan herkes İstanbul’u benden çok daha iyi biliyordur.
İstanbul’da nefes alacak yer yok.
Dapdar sokaklar, güvensiz binalar, her semtte yüzbinlerce insan.
O dar sokak ve caddelere boylu boyunca park etmiş arabalar.
Müthiş bir kalabalık, müthiş bir kargaşa.
Uzun uzun İstanbul depreminde olacakları anlatmaya gerek yok.
Herkes biliyor, herkesin bir düşüncesi var zaten.
Peki bizim ne yapmamız lazım?
Bina güçlendirmeleri, sağlam yapılar, afet planlamasının dışında, teknik isimlerin hakim olduğu konular dışında kalan önemli noktaları da konuşmamız gerekiyor.
Bizim İstanbul’u rahatlatmamız lazım.
Öncelikle tersine göçü teşvik etmemiz, artık bu herkese dar gelen İstanbul’u rahatlatmamız lazım.
Kırsala, köylere yapılaşmayı kolaylaştırarak, vatandaşı teşvik etmemiz lazım.
Sanayi ve ticaretin kalbi İstanbul’u Anadolu yaymamız lazım.
Yeni yatırımları bir şekilde Orta Anadolu’ya, Karadeniz’e, civar şehirlere kaydırmamız, bu mega kentin yükünü hafifletmemiz lazım.
Bugünkü haliyle İstanbul çökse, Türkiye çökmüş demektir.
Bizim bugünden tezi yok, İstanbul’u farklı bölgelere dağıtmak için gerekli planları uygulamaya koymamız lazım.
Bir umutla İstanbul’u düşünenleri, birden fazla umutla Anadolu’ya dağıtmamız lazım.

Sadece müteahhitle olmaz

Yıkılan binaların tek sorumlusu müteahhitler olamaz.
Herkes elini vicdanına koysun.
Yıkılan binanın müteahhidinden, yapı denetimcisine, projesine onay vericisinden, yeterli inceleme yapmadan imar barışına sokanına kim varsa...
Ama kim varsa hesap vermelidir.
Vurun abalıya olmaz, vurun suçluya, vurun suçlulara.

Kardeşlik destanı

Türk halkı, depremden sonra bir kardeşlik destanı yazdı.
Sosyal medyada provokatörlük yapanların, yalan yayıcıların belki sesinin daha çok çıktığına şahit olduk. Onlara hepimiz kinlendik.
Ama afet bölgesinde bir olmuş insanlar vardı.
Birbirlerinin yarasını sarmaya çalışanlar vardı.
Kardeşlik vardı.
Mücadele vardı.
Ülkenin dört bir yanından, afet bölgesi için canını dişine takan insanlar vardı.
Tam iklim buna müsaitken, bizim kutuplaşmaları geride bırakıp birbirimize daha sıkı sarılıp, öylece de kalmamız gerekiyor.
Bu kardeşlik destanı bitmesin.

Neden sürekli ‘tutuklanmak’ diyor?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Twitter hesabını takip ediyor musunuz?
Kılıçdaroğlu depremden bu yana birçok kez ‘korkmuyoruz’ ve ‘tutuklanmak’ temalı paylaşımlar yaptı.
Yıkılmış bir ülkenin ortasında, bunca acının, bunca yasın arasında, bunca mücadelenin tam göbeğinde...
Neden, neden tutuklanmak?
Neden bu mesajlar?
Boşa koysam dolmaz, doluya koysam almıyor.
Bilen varsa anlatabilir mi?

SON DAKİKA HABERLERİ

Furkan Çalışkan Diğer Yazıları