K-Pop modeli Türkiye’ye de lazım

K-Pop, dünyayı adeta esir almış Güney Kore pop müziği türü.

K-Pop, dünyayı adeta esir almış Güney Kore pop müziği türü.
Ben hiçbir şarkısını bilmem. Ancak K-Pop öyle büyük bir kültür projesi ki; konuyu biraz araştırdım, bir belgesel de izledim.
Konuya giriş yapmada önce, K-Pop’ün dünyadaki en önemli temsilcisi BTS grubunun bir konseri 107 ülkede eş zamanlı olarak 756 bin seyirci tarafından online olarak izlenmiş. Rakama bakın, 756 bin.
K-Pop önce, 10 bölümden oluşan, izleyicilerin ‘çerezlik’ olarak nitelendirdiği, bizim Türk dizilerinin aksine kısa, akıcı ve meraklandırıcı bir formattaki Kore dizilerinde gençlere aşılanmaya başlamış.
K-Pop’un şarkıları özellikle ergenlik çağında, kimlik arayışında olan gençleri hedef alıyor.
Şarkıların içeriği kişiye umut veren, pozitif mesajlardan oluşuyor ve şarkı sözü yazarları gençlerle bir ‘gönül bağı’ kurmayı böyle başarıyor.
K-Pop yapan Koreli gruplar da özenle seçiliyor. Gruptaki her bir genç çeşitli yeteneklere sahip. Biri çok iyi şarkı söylüyor, biri dans ediyor, biri enstrüman çalıyor.
1990’lı yıllarda Güney Kore hükümeti, K-Pop’taki potansiyeli keşfediyor ve bu müzik türünün yaygınlaştırılması bir kültür politikası haline geliyor.
K-Pop’taki bu büyük potansiyel fark edildikten sonra müzik türü bir endüstri haline getiriliyor.
Güney Kore’nin en meşhur müzisyenlerinden biri Lee So Man, SM Entertaintmant şirketini kuruyor ve bu şirket, K-Pop müzik endüstrisindeki en büyük şirket.
Müzik türünün desteklenmesi için filmler, animasyonlar, oyunlar, çizgi romanlar üretiliyor.
Ve internet yaygınlaştıktan sonra K-Pop istenilen başarıyı yakalıyor.
Z kuşağı gençliği, K-Pop sanatçılarını kendilerini anlayan bir sığınak olarak görmeye başlıyor.
Çünkü bu müzik türü gençlere özgüven aşılıyor, onları ‘anlıyor gibi’ gözüküyor.
Aslında bu müzik türüne gönül veren gençlere sahte bir dünya yaratılıyor.
İdoller oluşturuyorlar, bu idollerin hayatları da yukarıda bahsettiğim şirket ve benzer şirketler tarafından dizayn ediliyor.
Baktığınız zaman K-Pop baştan aşağı bir hiperkapitalizm ürünü.
Ama şu detayı paylaşmadan olmaz.
Güney Kore hükümeti sadece bir müzik türü olan K-Pop’tan 2020 yılında 10,8 Milyar Dolar gibi bir gelir elde etmeyi başarmış.
Peki K-Pop modeli bize neden lazım?
Para için mi? Hayır.
Sosyal medyada yönlendirilmeye açık yüzbinlerce genç var.
Ve bu gençlere en etkili ve doğru bir şekilde ulaşması lazım.
Bakın Güney Kore, yıllar boyunca ilmek ilmek işleyerek bir model oluşturmuş.
Modelin vardığı nokta bana kalırsa iyi bir yer değil.
Çünkü sahte bir dünyada, sahte idollerin peşinden gidiyor biraz da K-Pop gençliği.
Kendilerini mutlu, iyi hissediyor olabilirler.
Gençlerin özgüven kazanması, motivasyon kazanması da yok sayılacak şeyler değil, farkındayım.
Ama bu yapay bir mutluluk.
Adamlar yıllar boyunca düşünmüş, bir yol haritası çıkarmış, ince hesaplarla gençleri avuçlarına almışlar.
O gençlerin örnek aldığı idoller üzerinden, Güney Kore hükümeti istediği yönlendirmeleri yapabilecek seviyeye gelmişler.
Şimdi konuya sadece endüstriyel manada bakıyor olabilirler ama müthiş bir potansiyeli ellerine geçirmişler.
Peki biz neden elimizdeki potansiyelli milyonlarca gence ulaşmak için kafamızı yeterince yormuyoruz?
Bugün Milli Teknoloji Hamlesinin etkisiyle Baykar’ın ulaşmayı başardığı binlerce genci gururla dinliyorum Selçuk Bayraktar’dan.
Mesela biz bu alandaki eşsiz başarılarımızı neden daha etkin bir şekilde alt kuşaklara da aktaramıyoruz? Onlarla köprüler kuramıyoruz?
Türkiye, “K-Pop gibi bir müzik üretsin böyle bir iş yapsın” demiyorum.
Bizim Gençlik ve Spor Bakanlığımız ile Kültür Bakanlığımız, bu ülkenin öne çıkan değerlerini gençlere ulaştıracak bir köprü olmalı.
Z kuşağı ile üst kuşak arasındaki kopukluğu; etkili gençlik projeleriyle, ortak düşünce alanı oluşturarak gidermeli.
K-Pop modelinde görüldüğü gibi; bir kültür oluşturmak zaman istiyor, sabır istiyor, emek istiyor.
Bu ülkede bizim binlerce psikoloğumuz, sosyoloğumuz, toplum mühendisimiz var.
Akil bir ekip oluşturarak bizim de K-Pop modelinde görüldüğü gibi, ülkemiz adına doğru ellerde yetişecek, yarınlarda gençlere ulaşacak, onları ikna edecek, gerektiğinde yol gösterecek bir projelere ihtiyacımız var.
Çünkü artık gençler televizyonlarda gördüklerine pek de inanmıyor.
Siyasilerin söylemlerini çok da sallamıyorlar.
Televizyonlarımızda yalnızca günlük kısır siyaset, kim kimle nerde gezmiş, ne yemiş ne içmiş onlar var. Ve gençler pek televizyon da izlemiyor.
Biz bu gençliği yakalamak istiyorsak; K-Pop gibi kültür projelerine, sosyal medyada popüler olacak, takip edilecek adımlara ihtiyacımız var.
O gençlere ulaşmak için milletçe ciddi bir mücadele vermemiz gerekiyor.
Yoksa TikTok, Instagram ve Twitter’in eline düşüp, orada büyüyen, orada düşünen, dışarıdan baktığımız zaman bize ‘garip’ görünen gençlerin sayısı günden güne artacak.
Ama bu yalnızca onların ya da ailelerin suçu değil.
Biz de suçluyuz.
Bu gidişatın değişmesi için daha çok düşünmeli, daha çok tartışmalı ve daha çok fikir üretmeliyiz.

SON DAKİKA HABERLERİ

Furkan Çalışkan Diğer Yazıları