“Kadınları sahiplendirecekler” yalanı
Türkiye’de terörle mücadele konusundaki en önemli samimiyet turnusollarından biri Hüda Par meselesi oldu.
Hizbullah ile ilişkilendirilen Hüda Par, defalarca kendini savundu. Biz Hizbullah’ın devamı falan değiliz dediler. Ancak kimse duymadı ya da inanmak istemedi.
Hizbullah’ın 2000’ler sonrasında herhangi bir şiddet eylemi yapabildiğine bizler şahit olmadık. Üstelik, Hüda Par 19 Aralık 2012’de kuruldu.
Bugün aleni PKK siyaseti izleyen, PKK ile arasına hiçbir mesafe koymayan, biz sırtımızı PYD’ye dayadık diyen siyaset yapıcıların bulunduğu HDP yeni adıyla YSP, (Bunlar da örgüt gibi. Sürekli harf değiştiriyorlar) meclise 62 vekil sokarken demokrasi naraları atanlar, HDP’yi güzelleyenler, sevimlileştirenler, Hüda Par’ın 4 vekiline takmış kafayı.
Nokta TV’deki canlı yayınlarımızda da dile getirdim. Eğer biz bugünü yani 2 Haziran 2023 için konuşuyorsak; Türkiye için PKK Ağrı Dağıysa, Hizbullah meselesi yoldaki tümsek bile değildir.
Bu sebeple PKK’ya kol kanat geren, yıllarca Kürt seçmeni, Kürt kardeşlerimizi kandırarak vahşi bir politika izleyen HDP’yi güzelleyenler, Hüda Par meselesinde terör-samimiyet denkleminde sınıfta kaldı.
Hüda Par bugünden itibaren bir terör eyleminin içinde yer alsın, HDP gibi bölücülük yapmaya çalışsın, çıksın genel başkanları Zekeriya Yapıcıoğlu, Selahattin Demirtaş gibi, “Türkiye 25 eyalete bölünecek” desin gelin hep birlikte Hüda Par’ın karşısına dikilelim. Ama bunu içi boş, düşmanlık tohumları eken algılarla yapmayın. Olanı konuşun, olanı. Başımızla beraber.
Ancak bu memlekette baş bölücüleri görmezden gelip, koruyup kollayıp, onların gönlünü kırmamak için mücadele verip de Hüda Par’a sadece sallayarak vatansever olamazsınız, bunu da biliniz.
Şimdi, seçim sürecinde işlenen bir yalanı deşifre edelim. Ne de olsa seçim geçti, yandaş ilan etmezsiniz değil mi?
Ne demişti Kemal Kılıçdaroğlu?
“Kadınlara eşya gibi bakıp, onları sahiplendireceğini söyleyenlere...”
Ne demişti Meral Akşener, “Hatta sahiplendirilmeyi reva görenleri seçeceksiniz...”
Peki...
Hüda Par ne dedi, bileniniz var mı?
Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, toplumda sosyal adaleti sağlayacak harika bir fon kurulmasını önerdi.
Bakın Yapıcıoğlu aynen şunları söylüyor:
“Mirasçısı olmadan vefat etmiş kişilerin bıraktığı miras devlet hazinesine değil, fakirlere bırakılmalı. Ya da sadece fakir gençlerin evlendirilmesi, yalnız yaşayan kadınların sahiplenmesi ve yetimlerin bakımı gibi alanlarda kullanılmak üzere oluşturulacak bir fona devredildisin.
Biz diyoruz ki, devlet bir fon kursun. O fonda bir para birikmesi için bir kaynak öneriyoruz. Nedir o kaynak? Geride mirasçı bırakmadan vefat eden insanların mirasları o fona aksın, başka kaynaklarla da o fonu besleyelim. Bunu niçin kullanalım? Bunu devlet eliyle oluşacak bir fon olacak. Geriye bir mirasçı bırakmadan vefat edenlerin mirasları o fona gitsin. Bu da şu işler için kullanılsın: maddi imkansızlık nedeniyle evlenemeyen gençlerin evlendirilmesinde, yalnız yaşayan ve kimsesiz kadınların desteklenmesinde. Yani sahiplenme burada ifade ettiğimiz anlamdadır. Arka çıkma, destek olma.”
Evet, işte tam da bu cümleleri muhalefet çıktı, “Kadınları sahiplendirecekler” diye sattı.
El insaf, el vicdan, el izan.
Şimdi yine Kemal beyin ve Meral hanımın Hüda Par’a karşı yürüttüğü ‘terörist’ propagandasıyla ilgili yine Zekeriya Yapıcıoğlu’nun ağzından çıkmış ve tabi ki cevap gelmemiş sözlere bakalım mı?
Şunu diyor Yapıcıoğlu:
“20 yıl önce yaşanmış bir olaydan siz Hüda Par’ı nasıl sorumlu tutarsınız? Neymiş, biz teröristmişiz. Öyle mi? Çok değil, 2022 yılının 27 Şubatında, Rahmetli Erbakan Hocanın anma programında. Bizi davet ettiler. Gittik. Erbakan hocayla ilgili birkaç kelam ettik. Kemal efendi, sen orada oturuyordun. Madem ben teröristtim neden beni alkışladın? Yoksa o zaman bilmiyor muydun? Meral hanım, çok değil. 2021 yılında, genel merkezinizde. Bizim o zamanki genel başkanımızı ağırlarken. Hoş geldiniz, şeref verdiniz derken terörist değildik de Recep Tayyip Erdoğan’a destek açıklaması yaptıktan sonra mı terörist olduk? Ne fark var? Madem biz teröristtik nasıl bizi ağırlamaktan şeref duydun? Aslında onlar da çok iyi biliyorlar. Hüda Par’ın hiçbir yasa dışı işi olmadığını çok iyi biliyorlar. Ancak Pensilvanya ve Kandil’le işbirliklerine bir şal örtmek için sabah akşam Hüda Par. Yetmiyor beyler. Sizin bu tedbiratlarınız, sizin karıştığınız haltların üzerini ötmeye yetmeyecek. Milleti aptal yerine koymayın.”
Ahhhh ah. Söylenecek çok şey var.
Ama beni en çok kahreden; bu vatanı bölmeye çalışan, bunu açık açık ifade eden Selahattin Demirtaş, HDP’nin tepedeki terör sempatizanı yöneticilerine gösterilmeyen tepkiler, oluşturulmayan kin bu insanlara karşı oluşturuldu.
Hayatımda daha rezil bir siyaset kurgusu hiç görmemiştim. Hiç unutmayacağım.
Bu asırlık bir utanç vesikasıdır.
Ayrıca bu yazı bir Hüda Par’ı savunma yazısı değildir.
Yalan siyasete karşı yazılmış bir isyan yazısıdır.
Yalanla kitleleri bir yere kadar kontrol edebilirsiniz. Ancak gerçek bir gün ortaya çıkacaktır.
Yazımı Kemal Kılıçdaroğlu’nun duasıyla bitirmek istiyorum.
“Ben iftiraya uğramaktan yoruldum, bu bana iftira atmaktan yorulmadı. Sen kimin temiz, kimin kirli olduğunu herkese göster ya Rabbi. Amin!”
İPUCU
Artık her köşe yazımda İpucu adını verdiğim bölüme yer vereceğim. Maksadımız iyi bir insan olabilmek. İşimizi doğru ve düzgün yapmak için hem kendimize hem de okurlarımıza hatırlatma yapabilmektir. Buyurun ilk ipucumuz...
- Olağanüstü durumlarda başta siyasetçiler ve gazeteciler olmak üzere, herkesin sorumluluk bilinciyle hareket edip halkta korku ve paniğe sebebiyet verecek her türlü davranıştan uzak durması gerekir....