Kandıra, kriz ve bir öneri
Dün İzmit Süverler Köyünde, İzmit Belediyesi’nin bir patpat şenliği var.
Akçakese’ye yapılması planlanan çöp bertaraf tesisine karşı çıkan Kandıra Çevre ve Kültür Derneği ile bölge muhtarları, vatandaşları organize ediyor ve şenliğe gidiyor.
Şenlikte daha önceden afiş ve pankart açmak isteyen Kandıralı protestoculara izin verilmiyor.
Onlar da çok güzel bir yöntem belirliyorlar.
Şenliğe Türk bayraklarıyla giriş yapıyor, ellerine bir çöp poşeti asıyor, kelime etmeden alkışlarla yürüyorlar.
Nereden bakarsanız bakın, son derece zekice, etkili ve barışçıl bir eylem.
KANÇED Başkan Yardımcısı Orhan Günen de orada güzel bir konuşma yapıyor.
Grup olaysız bir şekilde dağılıyor. Fakat grup içerisinden ayrılan bazı protestocular, Kandıra Belediye Başkanı Erol Ölmez’in evinin önüne gidiyor.
İKİ TARAFI DA DİNLEDİK
Başkan Erol Ölmez’in evinin önünde, “Kandıra’ya çöplük istemiyoruz, Kandıra yeşildir yeşil kalacak” şeklinde sloganlar atıyor.
Devamında Başkan Erol Ölmez sert bir üslupla İzmit Sarışeyh Muhtarı Tuncay İnce’yi arıyor ve Ölmez, protestocularla karşı karşıya geliyor.
Zaten konuyla ilgili haberimizi dün de yaptık, Başkan Erol Ölmez ve Muhtar Tuncay İnce tarafından da konuyu dinledik, sizlere aktardık.
Başkan Erol Ölmez protestocuları evinin önüne muhtarlar Tuncay İnce ve Erol Sert’in gönderdiğini iddia ediyor, muhtarlar ise grubun kendilerinden bağımsız bir şekilde oraya gittiğini, herhangi bir kurgu yapmadıklarını söylüyor. Biraz uzadı ancak konuyu tam anlatabilmek adına, bir özet çıkarmalıydım.
ZARAR VERDİ
Konuyla ilgili birkaç yorum yapmak isterim.
Öncelikle Kandıra Belediye Başkanı Erol Ölmez’in evinin önünde yapılan protesto haber değeri taşısa da, sürece fayda sağlayacak bir gelişme olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü dün yaşanan gerginlik, aslında Akçakese’de çöp tesisi yapılması istemeyen vatandaşların çok zeki ve etkili bir şekilde yapılmış eyleminin önüne geçti.
Keşke Kandıra Belediye Başkanı Erol Ölmez’in evinin önüne, ailesinin yaşadığı yere hiç gidilmeseydi. Bence doğru değildi.
Bu gerginlik kimseye bir fayda getirmez.
BELEDİYE BAŞKANI PROTESTO EDİLEBİLİR
Bir belediye başkanı, protesto edilebilir.
Hakaret ve küfür edilmediği, aşağılama yapılmadığı, küçük düşürmek için bile isteye iğneleyici ifadeler kullanılmadığı sürece protesto yapılması gayet doğaldır.
Siyasetçi de bu tepkileri anlamak, algılamak ve ona göre bir yol haritası belirlemek zorundadır.
“Evinin önüne gitmek” ifade olarak rahatsız edici bulunsa da, bunlar da yaşanabilir.
Bu memlekette Başbakan Ecevit’in önüne yazarkasa fırlattı bir esnaf.
Kandıra Belediye Başkanı Erol Ölmez’in muhakkak ki gücü; bir belediye başkanı değil de aile reisi olarak da her şeye yeter.
Kavga da edebilir, mücadele de verebilir, öfkeli sözler de söyleyebilir.
Ancak Ölmez, bir belediye başkanı. Ve sözleri de tepkileri de makamını temsil ettiğini asla unutmamalı.
ÜZGÜN VE ÖFKELİYDİ
Başkan Erol Ölmez ile dün telefonda konuştuğum zaman üzgün ve öfkeli olduğu net bir şekilde anlaşılıyordu.
Yapılan protestoyu ailesine yapılmış bir saldırı olarak görüyor ve bile isteye organize edildiğini düşünüyor.
Organize edilse de edilmese de ifade edilmesi gereken hususlar var, naçizane söylemek isterim:
Aileye, eşe, çocuğa hakaret, zorbalık, küfür… En ufak bir şey varsa; bunu sabaha kadar eleştirelim, yerden yere vuralım.
Ancak ifade etmemiz gereken nokta şu:
Başkan Ölmez, Kandıra’yı temsil ediyor.
Başkan Ölmez, “Biyokurutma tesisi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından tüm il adına yapılan tesistir. Bu yük Kandıra’ya kaldıysa kucaklarız. İzmit’in sorunlarını da çözmek için elimizden geleni yaparız” derken, vatandaşın ona verdiği yetki ile tüm Kandıra adına konuşuyor.
Başkan Ölmez tesise belediye olarak olumlu görüş bildirirken bunu yine tüm Kandıra adına yapıyor.
Bu nedenle kendisine yöneltilen tepkileri kişisel algılamamalı, öfkeye kapılmamalı, temsil ettiği insanlar adına aldığı kararlar ve yaptığı yorumlar nedeniyle eleştirildiğini unutmamalı.
Karşılıklı öfkenin kimseye bir faydası olmaz diye düşünüyorum.
BAŞKAN BÜYÜKAKIN’A ÇAĞRIM
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a da bir çağrı yapmak istiyorum.
Sayın Başkan; siz de belediye bürokratları da söz konusu biyokurutma tesisinin çevre ile barışık, suları pisletmeyecek, koku yaymayacak bir tesis olduğunu savunuyorsunuz.
Ve şu an ÇED süreci devam ediyor.
Söz konusu tesisin Bulgaristan’da olduğunu da yine sizin bürokratlarınız anlatıyor.
Gelin bölgenin akil insanlarından oluşan bir ekibi Bulgaristan’a götürün.
Bu ekip 3-4 gün ilgili tesisin yakınlarında konaklasa mesela…
Hem tesisle ilgili teknik bilgiler alınsa, işleyiş görülse, kokup kokmadığı net bir şekilde görülse, çevreye etkisi fiziki olarak gözlemlenebilse…
Ama en önemlisi; ilgili tesisin çevresindeki yaşama nasıl etki ettiği, bölgede oturan insanlarla konuşulup değerlendirilse.
Fena olmaz mı?
ÇED süreci devam ettiği için konuşmamayı tercih ediyorsunuz ancak böyle ilerlerse, ilçedeki gerginliğin zaman içerisinde daha büyük düşmanlıklara evrilebilir gibi görünüyor. Bunu siz de biliyorsunuz.
İktidarı Trump’tan bekleyen adam
Tarihler 2017 yılını gösteriyor.
CHP’nin İzmir Milletvekili Tuncay Özkan çıkıp şöyle bir konuşma yapıyor:
“Hani bize Trump’ı deli, gerizekalı falan filan diye… Söylemler böyle şey de onlar söylüyor diye söylüyorum. İşin arkasında çok büyük bir kavga var. Trump kazanıyor. Suudi Arabistan’da değişim başladı. Çok yakın zamanda İsrail ile diplomatik ilişki kuracaklar. Oraya doğru gidiyor. İran’da da değişim olacak. Türkiye de bu değişimden nasibini alacak. Ne olacak? Recep Tayyip Erdoğan ve siyasal kadrosu gidecek.”
Tuncay Özkan’ın basireti ve feraseti hakkında bir yorum yapmaya gerek yok sanıyorum.
Şimdi bu herif çıkıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına, “Züppe” diyor.
Türkiye’deki iktidar değişikliği için bile Trump’tan medet uman bir kimlik fukarası, çıkıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edebiliyor.
Ve CHP’den ses yok.
Devamında AK Parti Elazığ Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı, çıkıp Tuncay Özkan’a küfür ediyor.
Nazırlı belki gazını çıkarmıştır ancak Tuncay Özkan’ın rezaletini de mis gibi gölgelemiş oldu.
Bravo.