Mehmet Ceran’ım. Israr ettin, kıramadım!

Sevgili Mehmet Ceran ve ismini anmaya gerek duymadığım, fikirsiz, kurmalı bir saat gibi çalışan arkadaş. Bu yazıyı siz istediğiniz için yazıyorum. Çünkü sağda solda çok konuştunuz annemi be.

Sevgili Mehmet Ceran ve ismini anmaya gerek duymadığım, fikirsiz, kurmalı bir saat gibi çalışan arkadaş. Bu yazıyı siz istediğiniz için yazıyorum. Çünkü sağda solda çok konuştunuz annemi be.
Okurlar, farkındayım. AK Parti’nin adını kullanan hatırlı iş bitirici, Gençlik Kolları MKYK üyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin personeli ve Saye Medya’nın sahibi Mehmet Ceran, bu kadar yazılmaya değer bir karakter değil.
Buradaki mesele asla AK Parti değil.
Bir yerden sökmeye başlayınca, belki gerisi yavaş yavaş sökülecek. Ceran ve birkaç bezirgan. Tüm teşkilat tanıyor onları. Saçılır belki yavaş yavaş ortaya. Bilemeyiz. Bize düşen hakkı konuşma gayreti. E haydi, Bismillah diyelim o zaman.

**
Sevgili Mehmet Ceran.
Sizin talebinizi yerine getiriyorum.
Her yerde fiskos yapıyorsunuz ya, “Furkan önce annesini yazsın” diye. Ulan görün ince ruhumu artık be mübarekler.
Annemi yazıyorum bugün. Başiskele Belediyesi’nde çalışan annemi.
Dipnot vererek başlayayım: Annem Başiskele Belediyesi’ne 2014 yılında girdi yanlış hatırlamıyorsam. Belki 2013’tür. Tam emin değilim.
2003 yılında Yeniköy Belde Kadın Kolları Başkanlığı yaptı.
Babam işçi emeklisi. Kiradayız falan, tek gelir babamın fabrika maaşı ve gittiği ek işler.
Ek işler de Mehmet Ceran senin şirket gibi değil, ya da aganın kurduğu yüklü miktarda faturalar kestiği şirketler gibi değil, taksicilik, sanayide ekstra bobinaj ustalığını barındıran işleri vesaire.
Mesela 2008 yılında annem telefon faturalarını ödemek için yüzüğünü satmıştı. Babamdan habersiz.
Ceran, tıpkı İlimtepe’de 3-4 defa otobüslere çarpan ailene akbil verilmesi gibi. Nereden geldiyse aklıma. Neyse…
Sonra senin hikayen bayağı bir değişmiş. Eee, sözde gençlerin kahramanı aganı örnek alıyorsun ne de olsa.
Sen şimdi İlimtepe’den İzmit’te lüks bir siteye göçmüşsün. Saye Medya ise Gebze’de. Zor olmuyor mu kardeş?
Dün akşam beni kahkahalara boğduğun telefon konuşmasında, 6 dakika boyunca nefes almadan konuştun ve annemi yazmamı istedin. Bu yüzden yazıyorum.
Ve pek de sağlıklı değildin dün gece anladığım kadarıyla. Bir insan hiç karşısındakinin konuşmasına müsaade etmez mi yahu? Vıdı, vıdı, vıdı.
Rica ediyorum, partini kalkan yapma lütfen. Rica ediyorum. Adam ol yahu. Adam gibi davranalım birbirimize. Defalarca dedin ya bana adam değilsin. Bak adamlık turnusolu.
Partini bulaştırmaya çalışma. Yoksa onurunu bulmana yardım etmekten vazgeçeceğim.
Sen, senin agaların ve o çantacı. Titirsiz.
Sizin terbiye sınırlarını defaatle çiğnediğiniz bu meydanda, fikirler çarpışsın.
Tabi mertseniz. Mertlik önemli.

**

Başiskele’nin eski belediye başkanı söz vermişti anneme işe girmesiyle ilgili.
Dönemin milletvekili Sibel Gönül, annemi yanına almak istiyordu. Ancak bu başkanlar, “Aylin hanım çok yetenekli bir isim. Bize lazım vekilim” diyerek işe başlatmadılar 2009’da. Sonrasında 2 Temmuz 2010 tarihinde işe başlayacaktı. Söz vermişlerdi. Vardır bizim mazi olan belediye başkanının bir bildiği. Ya da yolda birini bulmuştur, ona değişmiştir annemi. Bilmiyorum.
Çalışmayı istemesinin en büyük sebebi de sigortasını doldurmak. Dolduracak inşallah, az kaldı. Belki ayrılır seneye belediyeden.
Ben annemin kafasına göre işe gitmediğini hiç bilmem.
Şu senin fikirsiz çantacıya sor mesela, işe gitmediğinde kurumundan izin alıyor muymuş? Parti programı olduğu zaman ya da?
Onu sorduktan sonra ya da ilk bunu sor.
Ara Başiskele Belediye Başkanı Yasin Özlü’yü.
“Bu Furkan’ın anası parti programları olduğu zaman senden izin istedi mi hiç ya da istiyor mu başkanım?” de.
Ya da Mehmet Cahal’cım; sor şunu da, “Furkan’ın anası hiç gerekirse parti programlarına katıldığı günlerle ilgili bir maaş düzenlemesi talep etti mi Yasin başkanım” de. Vallahi de aslan, Mehmet Ceran’sın sen. MKYK üyesisin. İstediğini yazarmışsın ya kimseye sormadan, bunları da sorabilirsin aslan kral.
Dedim ya bir önceki yazıda, “Beni kendin gibi bilme, çok üzülürüm” diye. Üzdün beni.

**

Telefonda arsızca bir şey söyledin bana.
Ne dedin?
Nasıl bir tesbihse senin ki, “Ben senin anandan 2 kat emek verdim partiye” dedin. Sayısalcı mıydın sen? Yoksa dervişlik mi yaptın? Tesbihi sayandan, yaptığını sayandan derviş olmaz ama, bil bunu. Hadis bile var. Söylemeyeceğim. Git araştır, her şeyi benden bekleme.
Biliyorum, çok broşür dağıtmışsın. Hepsi apayrı bir hikaye vallahi.
Allah razı olsun kardeş. Emektar adamsın.
Annem de beldelerin olduğu zamanda nüfusun yüzde 33’ünü üye yaptığı için kendi bölgesinde, Nihat Ergün ve İbrahim Karaosmanoğlu’ndan plaket almıştı.
Ya var ya kardeş… Neler var anlatmadığım. Ama zorluyorsun beni.
Yok ya, anlatmayacağım.
Ya bir de dün kaça kadar ayaktaydın sen?
Biri yorum atar da görmem, silmem lazım stresiyle uyku da uyumadın dimi?
Yazık ettin cuma gecene. Biraz demokrat ol. Fikirleri saygın olsun yahu.

**

Annem uzun yıllardan bu yana il kadın kolları teşkilatlarında.
Şimdiki MKYK üyesi Serpil Yılmaz, eski vekil Emine Zeybek ve şimdiki başkan Yasemin Özdemir. Bu saydığım isimlerin hepsi annemin yönetimde olmasını talep etti. Hepsinin yürütme kurulunda yer aldı.
Sor. Anlatsınlar.
Bir tek Oya abla ile çalışmadı annem. Zaten o zaman ilçe kadın kolları başkanıydı annem.
Ve unutmuşsundur belki, Türkiye’de ender isimlerdendir annem.
2011 yılında, AK Parti’nin en kudretli olduğu dönemde istifa etti. Gerekçeleri de vardı. Ama davasını satmadı, konuşmadı. Yazarım aslında da, senin bilmeme gerek yok aslan. O kadar da kıymetli değilsin.
Belki de Türkiye’de ilkti.
Şahin Talus başkan, Mahmut Civelek, Şemsettin Ceyhan, Abdullah Eryarsoy başkanlar… Hatta eski ilçe başkanları, ilçe yöneticileri.
Sor anlatsın.
Ben anlatmayayım, ajite ediyor diyorsunuz sonra.
Siz de hem konuş diyorsunuz, hem de cambazlık yapıyorsunuz.

**

Biliyorsun, tuttuğum bir sırrın var belediyeyle ilgili. Dün telefonda söylediğim. O sırrın bende aslan hala.
Ama bak şimdi sana ne anlatacağım.
Bir yıl oldu olmadı, İZAYDAŞ’tan görüşmeye çağırdılar kardeşimi.
Benim birader de TOGG’da çalışıyor o dönem. ROBO’nun mühendisi. Her sabah Gemlik’e gidip dönüyor. Sabah 6’da çıkıyor akşam 8’de evde. 1 gün de tatil.
Allah şahit, hiç gitmesini istemedim İZAYDAŞ’a girmesini.
Ortamı biliyorum, ona rahat vermeyeceklerini de çok daha iyi biliyorum.
Ayrıca yetenekli ve genç bir endüstri mühendisi.
Senin yakın çevrene sor bunları anlatsınlar. Var bir tane İZAYDAŞ’ta çalışan, senin uşaklığını yapan bir ufaklık. Anımsayamadım o kopilin adını şimdi. Sor, o tanır kardeşimi.
“Kardeşim, sen özel sektörde yoluna devam et. Girme İZAYDAŞ’a” dedim.
Hakemliğe rahat devam etmek ve İngilizce öğrenme hedefi nedeniyle beni ve annemi dinlemedi. Babam İZAYDAŞ’ta çalışmasına karşı çıkmadı. O da girdi.
5-6 ay sonra işten ayrıldı.
O kadar sevindim ki, anlatamam.
Şimdi yine ROBO’da çalışmaya devam ediyor.
Tabi tahmin edersin millet hep şunları konuştu:
“Furkan kardeşini masa başı işe koydurdu, annesi oğlunu masa başı işe koydurdu.”
Beni kendiniz gibi bilmeyin, üzmeyin beni dedim, dinletemedim.

**

Dur şunu da anlatayım…
Hayatımda bir belediye başkanından 1,5 yıl önce kadar bir isim için ricacı oldum.
Ki bana daha önce birkaç kez iş teklifi yapmıştı vesaire.
İş istedim birisi için.
“Ya sen olsan, sadece istişare etmek için, gözlemlerin için almak isterdim belediyeye. Ama kadroda bir doluluk var, muhakkak ilgileneceğim” demişti.
Tabi ki bir daha sormadım bile. O da aramadı.
Bil yani kardeş, bir kez denedik. O da olmadı bee…
Amaan, inan önemli değil.
Rızık Allah’tan kardeş, nüfuzdan değil.
Sende bil bunu bence. Rahat edersin, bugün yaşadığın stresleri de yaşamazsın.

**

Ve Mehmet Ceran. Söyledim aslında sana, gerçekten yazmak istemiyordum seninle ilgili daha fazla. Ama sen ve üç beş bezirgan saz arkadaşın, konuyu anneme kadar öyle bir getirdi ki.
Artık yumruk sayma zamanı bitti.
Şunu bil; sana ve fatura kralı agan var ya bir tane, dolaşıyor ya hala arsızca, kahramanca. Sanki bir ağabeymiş gibi.
Öyle sorular hazırlıyorum ki ikiniz için, delikanlıysanız gelir Nokta TV’de cevap verirsiniz. Biraz vakte ihtiyacım var.
Bu süre zarfında beslenmenize dikkat edin. İyi uyuyun. Trafikte dikkatli olun. Sebze-meyve tüketmeyi ihmal etmeyin özellikle ikiniz. Hep kan ile beslenmeyin.
Bakın söylüyorum, kapı hala açık.
Benle konuşmanıza gerek yok. Buyurun, gelin, anlatın.
Ha şu çantacı var ya, kukla adam. O benim sikletim değil. Papağan o, bende bir öğretmen değilim. İşim yok onla. Allah çarşısını Pazar etsin.
Siz benden bir şey istediniz, yaptım. Yazdım.
Sıra sizde, eğer samimiyseniz.
Haydi bakalım, sorular hazırlanıyor.
Tamamlayayım, yazacağım.
Sevgili okurlar; bu Cerangillerin dalga geçtiği 2 Milyar liralık MESEM vurgunu var ya. Gündemimde hala.
Araştırıyorum bir şeyler.
İfadeler alınıyor. Konu yargıda.
Biraz elim dolsun, yazacağım.
Bilgilerinize.

İpucu

Bir kez daha defaatle altını çizmek gerektiği için sona sakladım. Mehmet Ceran ve bezirgan takımı; inatla meseleyi AK Parti’ye saldırı olarak lanse etmeye devam edebilir. Bilin ki; kendilerini korumaya çalışıyorlardır. Manipülasyon yapıyorlardır.
Dün ne demiştik?
“Fareler bile tehlike anında ailesini korur, kalkan yapmaz.
Siyasetçi de namusluysa eğer; kendi hatalarına karşı davasını kalkan yapmaz.”
Herhalde bu cümlelerle ilgili bir fikir birliğimiz var hala?

Mehmet Ceran Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İZAYDAŞ
SON DAKİKA HABERLERİ

Furkan Çalışkan Diğer Yazıları