Mevzu ne?

Öncelikle şu ifademin altını kırmızı kalem ile kalın bir şekilde çizmek istiyorum.

Öncelikle şu ifademin altını kırmızı kalem ile kalın bir şekilde çizmek istiyorum.
Bu yazdığım köşe yazısı; içinde zerre siyaset barındırmayan, ülkemizde yaşanan gelişmeler ve verilen mesajların okumasını, dünyada eşzamanlı neler yaşandığına bakarak anlama çabasıdır.
Ben gördüklerimi, düşündüklerimi söyleyeceğim yalnızca.
Bir yerden çentik atıp anlatmak çok zor. Ama vereceğim tüm bilgiler son 7 günün gelişmeleridir.

**
Rusya, Kuzey Koreli askerleri cephede kullanmaya başladı. Hatta Yemen’den dahi Rusların asker topladığı konuşuluyor. Rusya, Kurks’un yüzde 40’ını ele geçirdi.
Bu esnada sapık Biden hükümeti, izin verdi Ukrayna’ya. “Uzun menzilli füzeleri dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz” dedi. Peşine İngiltere ve Fransa da aynı izni verdi bir dansözün yönettiği Ukrayna’ya. Ve hatta her iki ülke, asker göndermeye hazırlanıyor Ukrayna’ya.
Herhalde bu gelişmelerin manasını anlatmamıza gerek yok?
Putin, nükleer savaş doktrinini değiştirdiklerini söyledi.
Avrupa’daki Ukrayna’ya yardım eden ülkelerin açık hedef olduğunu alenen ilan etti.
Sapık Biden hükümeti, dönsözZelensky’i kullanarak karıştırdı dünyayı.
Kukla hükümetler, böyledir işte.
Evvel zamanda bizim memleketimiz de çok gördü bunun gibi elbisesiz dansözleri.

**
İsrail, ateşkese yakınım dedikçe katliamlarını sıklaştırıyor. Vuruyor Beyrut’u, vuruyor Gazze’yi. Çocuk avlıyor lanetli aşağılık kavim.
Bir taraftan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi JosepBorrell, İsrail’in ateşkesi reddetmek için hiçbir sebebinin olmadığını söylüyor. Çünkü yaklaşan sonlarını görüyor sinsi şeytanlar. İsrail’e verdikleri desteğin bedelini ödeyeceklerini hissediyorlar.
Çünkü Uluslararası toplum, İsrail’i esaslı bir şekilde dışlamaya hazırlanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kasap Netenyahu hakkındaki kararı da bunu gösteriyor.

**
Amerika, Suudi Arabistan’ı sıkıştırmaya çalışıyor. Petro-dolar hilesini bırakmak istemiyor Amerika. Öyle ki, “Sana yapılan saldırıyı Amerika’ya yapılmış sayacağız” diyerek NATO 5’nci maddeyi uygulamak istiyor Suudi Arabistan için.
Neden? Amerika’nın sınırsız para basma yetkisi sallanıyor. Petro-dolar çökerse, belki şimdi çökmez Amerika ancak çökme sürecine girer.

**
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte geçenlerde Türkiye’deydi. Sanmayalım ki yalnızca NATO için ziyaret yaptı.
Trump’ın gelişiyle Avrupa başına neler geleceğini kestiremiyor. Ve askeri bir güvence arıyorlar kendilerine.

**
35 bin MOSSAD ajanının kimlikleri deşifre edildi geçenlerde.
Elon Musk, İngiltere’ye salvo yapıyor. İngiltere ABD’nin askeri alanlarında drone uçuruyor.
Almanya’da ayda ortalama 10 bin kişinin işsiz kaldığını yazıyor gazeteler.
Ve Almanya, savaş esnasında sığınakların listesini yayınlıyor ve sığınak sayısı arttırma çabası gösteriyor.
Brezilya darbe gündemiyle çalkalanıyor.
Güney Kore’de mesela; askere gitmemek için kasıtlı kilo alan bir genç idam edilmiş.
Global iş dünyasına uyarı üzerine uyarı yapılıyor, “Savaş pozisyonunuzu alın, yatırımlarınızı kaydırın” mesajları veriliyor.

**
Yine İsrail’in Vadedilmiş Topraklar safsatasını hatırlatmama gerek yok değil mi?
O haritadaki toprakların bir bölümü de bugün terör örgütleri üzerinden Kürdistan’a çevirmek istedikleri topraklar. Bu bilgi de şuracıkta dursun…

**
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Nükleer savaş ihtimali şaka değil” diyor.
Yetmiyor, Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı 10'uncu Küresel Forumu'nda konuşuyor ve Hakan Fidan, "Medeniyetler çatışmasına gerçek anlamda hiç bu kadar yakın olmamıştık" diyor.

**
Ve şimdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Abdullah Öcalan üzerinden yaptığı çağrı. Geçtiğimiz ay, bugün ise yeniden. Daha yüksek bir perde ile.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi şimdi terörle iş birliği yapıyor diye mi itham etmeliyiz?
Peki bu zamana kadar yaşananları nereye koyacağız?
Onu da geçtim; şu yukarıda sıraladığım, birkaç güne sıkışan gelişmelerden ayrı bir şekilde mi okuyacağız bu mesajları?
Deniyor ki; “Ya CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu çağrıyı yapsaydı?”
Tamam da; MHP yapmadı ki Kent Uzlaşısını, evvel zamanlarda gizli ittifakı DEM ile HDP ile. Ya da birlikte sallamadılar ki hiç.
Hem de seçim yok, bir şey yok.
Bu ayırt edici bir özellik değil mi?

**
Mevzu ne diyoruz ya. Mevzu düşündüğümüzden çok daha derin.
Bahçeli’nin yaptığı çağrıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan yapsa, belki de böyle etkili olmayacaktı.
Bahçeli’nin Kürtlerle ilgili verdiği mesajlar, teröristbaşı Abdullah Öcalan, DEM Parti ve dağ kadrosunu öyle bir çıkmaza soktu ki.
Üstelik bu gündem sürerken, sıcak mesajlar verilirken, terörle iltisaklı belediye başkanları da tek tek alınıyor kenara.

**

Yazının başında da ifade ettiğim gibi. Bir gram siyaset yok yazdıklarımda. Günlük sözler değil, o an söylenmiş cümlelerle yorumlamak mümkün değil bazı hadiseleri.
Yaşanan olaylar, dünyadaki gelişmeler ve benim penceremden okumalar bu yazdıklarım sadece.
Görüyor ve hissediyorum ki; bir avuç azgın azınlık, LGBT’ci çete dünyayı çok şiddetli bir Üçüncü Dünya Savaşı’na sürüklemek istiyor, ABD’de de Trump koltuğa oturmadan önce.
Ve devlet; ülkenin sokaklarını elinde tutabilmek adına alt yapıyı hazırlıyor, ön alıyor.
Allah yardımcımız olsun.

Bir teşbih

Türkiye, 2001 öncesi haddinden fazla askeri olarak dışa bağımlı bir ülke idi.
Malum; bizim paşalar, rahmetli paşalar, dış mihraklardan çevirmişti gözünü.
Devlet içinde namaz kılan adam avındaydı.
Başörtülü cadıların peşindeydi.
Bacı değil, cadı.
Cadı olmasalar koşar mıydı koca koca paşalar o anaların peşinde?
Demek ki cadılarmış.
Ve bir benzetme…
Türkiye-Hamas-İsrail üçgenine bakıyorum.
Aklıma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vakti saatinde, “BOP eşbaşkanıyım” açıklaması geliyor.
Dönüyorum MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı meclise gelsin açıklamasını okuyorum.
Tarih sanki tekerrür ediyor gibi.
Bunlar da görüş değil, yaşanmışlık.
Ve geçen tüm sürece baktığımızda, Mavi Marmarasından, Çözüm Sürecine kadar eleştirilecek onca şey var, farkındayım.
Ama bugünün penceresinden baktığımda, gördüğüm budur.
Devlet, insan değil ki.

Güldürdün beni Reis!

Güldürdün beni Reis!
Cumhurbaşkanı Erdoğan demiş ki; “Dizilerde dini değerlerimiz hedef alınıyor. Sarıklı, başörtülü vatandaşlarımıza itibar suikastı yapılıyor.”
Vallahi 1960’dan beri böyle Reis.
Ama asıl güldüğüm nokta şu ki…
Bu RTÜK kime bağlıydı ya?

İpucu

Özgür olmak, irade sahibi olabilmenin ilk şartı. İrade gelişmeden birey olgunlaşamaz, şahsiyet gücü oluşturamaz.

Benliğin Ahengi – Semiha Bahadır

İsrail NATO Elon Musk Hakan Fidan Devlet Bahçeli Recep Tayyip Erdoğan
SON DAKİKA HABERLERİ

Furkan Çalışkan Diğer Yazıları