Sezer Hürriyet’i çürüttü. Büyükakın’ı salladı
Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, PKK/KCK üyeliği nedeniyle tutuklanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve FETÖ tartışmalarının damga vurduğu kasım ayı meclis toplantısında çok önemli bir hukuki konuşma gerçekleştirdi.
Meclisten bir gün önceki Nokta Atışı programında, AK Parti İl eski Başkanı Şemsettin Ceyhan, terör iltisaklı kayyum atamalarının gerekçelerini hukuki zeminde çok iyi ifade etmişti.
Başkan Yıldırım da zaten bir avukat. Öncelikle yaptığı açıklamada, kayyumların neden atandığını, neden meclisten bir üyenin belediye başkanı seçilmediğini çok net bir şekilde açıkladı.
Başkan Sezer, CHP’nin ve Başkan Hürriyet’in itirazlarını hukuki bir zemine oturtarak parçalamış oldu.
Bana kalırsa gözden kaçan bir detay da vardı. O da Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın açıklamalarına ilişkin. Yazının ilerleyen bölümlerinde anlatacağım…
**
“Dağ Sancısı” kitabında yazdıklarıyla tam bir gerilla yazarı, genç beyinlere gerilla sevdasını aşılayan Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından; bende konuyu bilmediğim için gazetedeki arkadaşlara sordum. Neden meclisten bir isim belediye başkanı olarak atanmadı?
Gördük ki; terör iltisaklı suçlarda anayasaya göre yapılması gereken; kayyum atanması imiş.
CHP’nin ve İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in tüm itirazları; aslında Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in hukuki zemine oturttuğu açıklamaları ile yerle yeksan oldu.
Hürriyet de bir hukukçu. Zaten bu anlatılanları biliyor. Bildiği için de Ali Yıldırım Sezer kürsüden indikten sonra yaptığı siyasi konuşmasında, “Ben İzmit Belediye Başkanıyım. Sayın başkan gibi saygısızlık yapmayacağım, meclis üyesi değil başkanım diye hitap edeceğim” dedi.
Halbuki bu reaksiyon; Başkan Sezer’in Başkan Hürriyet’in sinirini bozan hukuki açıklamasından dolayı gelmişti.
Yine Hürriyet de bal gibi biliyor ki; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ndeki vasfı meclis üyeliği.
Başkan olabilir. O şekilde hitap edilebilir. Sayın meclis üyem de doğru bir hitap şeklidir.
Saygısızlık olarak nitelendirmek; kişisel bir yorumdur. Kişiselden bir adım öte de zorlamadır.
**
Gelelim asıl gözden kaçan hadiseye…
Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’i konuşma yaptığı esnada mecliste dinliyordum.
Bir cümlesi şimşek gibi çaktı beynimde.
Neydi o?
“5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesinde belediye başkanlarının da kamu görevlisi olduğu söyleniyor. Bir kamu görevlisinin; sırf belediye başkanı ya da kamu görevlisi olması hasebiyle kanunlar karşısında masumiyeti, korunurluğu söz konusu değildir. Yani suç işleme hakkı ve özgürlüğü vermez.”
**
Peki neden salladı Ali Yıldırım Sezer, Tahir Büyükakın’ın açıklamasını?
Çünkü Başkan Büyükakın Ülke TV’ye verdiği beyanatta İmamoğlu’nu hedef alarak sarf ettiği ‘ahmak’ kelimesi için şu açılımı getirmişti:
“Ekrem İmamoğlu bir kez daha doğrulamış oldu ki; ahmak demek hakarettir. Bir siyasetçinin başka bir siyasetçiye ahmak demesi ağır eleştiri olarak kabul edilebilir. Ama bir siyasetçinin kamu görevi yapan bir görevliye, görevinden dolayı ahmak demesi hakaret suçudur. Bu bütün yargı mensuplarında böyledir. İkisi birbirinden ayrı şeylerdir.”
Aslında Başkan Büyükakın o açıklamasında, ‘ahmak’ kelimesinin hakikaten İmamoğlu’nun görevine istinaden söylemiyor. Tamamen siyasi bir söz olduğu da aşikar.
Anayasa Mahkemesi’nin de ‘ahmak’ ve benzer ifadelerin siyasetçiler arasında, “ağır eleştiri” olarak saydığı kararları da var.
**
Belki ‘Büyükakın’ın sözlerini çürüttü’ demek biraz ağır bir ifade olsa da, İmamoğlu’nun ‘ahmak’ sözü nedeniyle ceza aldığı bir ortamda, İmamoğlu’nun avukatları olayın tüm giriş, gelişme ve sonuç aşamalarını bir kenara bırakarak, Büyükakın’ın bir kamu görevlisine ‘ahmak’ demesi üzerinden hakimi sıkıştırırsa ne olacak?
İmamoğlu’nun ceza aldığı bir yerde, sosyal medyadaki tepkilere göre sık sık karar değiştirebilen yargı, 5237 Sayılı Kanunun 6. Maddesinde geçen, “Belediye başkanları kamu görevlisidir” ve “Kamu görevlileri suç işleme özgürlüğü yoktur” ifadeleri üzerinden sıkıştırılırsa ne olacak?
Hakikaten ilginç bir konu.
**
Gerçi bu tartışmaların ne kadar beyhude olduğunun kanıtı bir mesele var. O kadar yazı yazdık; bunu da yazarak bu konuyu da tarihin tozlu raflarına kaldıralım…
Hakaret suçuna uğrayan bir vatandaşın; şikayette bulunmak için nihai süresi 6 ay.
Ekrem İmamoğlu’nun da davasından 6 aya sonuçlanmayacağı kesin gibi gözüküyor.
Eğer Büyükakın, ilerleyen dönemlerde benzer bir hamle yapmazsa, bu konu kapanır gider.
Elinizde bir şey varsa ivedilikle açıklayın
CHP İl Başkanı Bülent Sarı, Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe, Büyükşehir meclis üyeleri Mehmet Nazım Gençtürk ve Mehmet Ümit Küçükkaya kameraların karşısındaydı.
O anlarda Nokta TV de canlı yayınla basın toplantısını verdi. Yapıyoruz bu işi be… Neyse.
**
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “198 Milyonluk konser” çıkışından sonra CHP Kocaeli kanadının açıklamaları beni hiç tatmin etmedi.
Bülent Sarı’nın KBB Başkanı Büyükakın’a yaptığı erken seçim çağrısını son derece yersiz de buldum.
Bugünkü basın toplantısını merakla bekliyordum.
O an izleyemedim fakat sonra baktım ki, toplantı bir fıs.
**
Fakat CHP ellerinde bazı bilgiler olduğunun da işaretlerini veriyor.
Bence çok da uzatmadan, bir şeyler biliniyorsa açıklamanızı tavsiye ediyorum.
İş sulanıyor. Büyükakın, yüksek perdeden kendini savunuyor. CHP’den ise cılız ataklar geliyor.
Kamuoyu Büyükakın’ın iftiraya uğradığına inanıyor.
Bende henüz Büyükakın’a iftira atıldığını düşünmekten ileri gidemedim.
Bir şeyler konuşuluyor, ama sadece lakırdı. İcraat yok.
Ufuk Bagan’ın ardından…
Ufuk abi.
Çok geç bir saatte aldım onun vefat haberini. Herhalde bu yazı yayına girmeden bir iki saat önce kadar.
Güleç bir adamdı. Yıllarca annesine yoldaşlık yaptı.
Son dönemlerde vücudunu fazla zorladığını söylüyordu arkadaşlarımız.
Ve bugün o acı haberi aldık…
Allah acılı ailesine ve sevenlerine sabırlar versin…
İpucu
Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?
Farabi