Türk’ü Türk’e düşman ettiler

Öncelikle bazı hususları hatırlatarak yazıya başlamak istiyorum.

Biri bizden zengin gözüküyor ise ona düşman olmak zorunda değiliz.

Bizim hayatımız görece kalitesiz ise, kaliteli olduğunu düşündüklerimize haset etmemeliyiz.

Bir topluluktaki beğenmediğimiz örnekler tekil örnekler üzerinden, o topluma düşman olmamalıyız. Bu düpedüz cahilliktir. İnsan fıtratına yakışmayan bir cahilliktir hem de.

KAFEDE TANIŞTIK

Bosna Hersek seyahatimizin dördüncü günün akşamı, eşim ile birlikte 1561 yılında Bosna Beylerbeyi Ferhat Paşa tarafından yaptırılan Tarihi Ferhadiye Camii’nin yanındaki Fıstıkzade isimli bir Türk işletmesinde oturuyorduk. Antepli işletme sanıyorum ki Bosna Hersek’in en güzel baklavalarını yapıyor.

Çay içerken eşim ile birlikte, “Bir dilim baklama yesem mi, yemesem mi?” Konuşması yaparken yan masadan bir ses geldi.

31 yaşındaki Ali Kesgin, “Havuç dilimi muhteşem ve çok hafif. Muhakkak yemelisin” diye bana seslendi.

Bunun üzerine de sohbet başladı, baklava falan da yalan oldu.

KAHROLDUM

Ali Kesgin 31 yaşında, 2 çocuğu var, Belçika’da yaşıyor.

Beraberindeki Hakan Tunçbilek ise 41 yaşında, 3 çocuğu var. O da Belçika’da yaşıyor. Ve hepimizden de genç gözüküyor…

İki kafadar eşlerinden izin alıp, 5-6 günlük tatillerinde motosikletleriyle Avrupa’nın çeşitli şehirlerini dolaşmaya başlamışlar.

Sanıyorum Bosna’ya da 6 ya da 7’nci sefer gelmişler.

Havuç dilimi de baklava da yalan oldu… Başladık sohbet etmeye.

Hakan abiyi de Ali’yi de dinlerken çok üzüldüm.

Çünkü bir kez daha gördüm ki; Türk’ü Türk’e düşman etmişler.

Bir kez daha iliklerime kadar hissettim ki; sosyal medyadaki tüm algılar ne yazık ki toplumumuzu ciddi bir şekilde etkiliyor, kodlarını bozuyor. Bizi bize düşman ediyor.

Ulaşamadığımız ne varsa başkalarını suçlamamıza neden oluyor, kendimizi çek etmemize fırsat vermiyor. Hep bir suçlu ve düşman yaratıyor. Biz de aynaya bakmayı unutuyoruz.

PKK’NIN PARTİSİNE GELEN OYDAN RAHATSIZ DEĞİLLER

Şimdi bir parantez açıp Hakan abi ve Ali’nin sohbet esnasında sarf ettiği bazı sözleri yazacağım.

“Bizim vatanımızdaki insanlar artık biz gurbetçilerden nefret ediyor.

-Her fırsatta, “Madem Türkiye’yi çok seviyorsunuz, dönün buraya da gününüzü görün” diyorlar.

-Siz refah içinde yaşıyorsunuz, biz perişanız diyerek bize yükleniyorlar.

-Verdiğimiz oydan rahatsızlar, ama PKK’nın partisine gelen oylardan rahatsız değiller.

ÇOCUĞUMU GÖREMEDİM

-Biz Belçika’da dahi o PKK’lılarla bir savaş halindeyiz, bunu umursamıyorlar. Onlar her sokağı ele geçirip, PKK propogandası yapmaya çalışıyorlar. Her fırsatta karşılarında bizim gibi gurbetçileri buluyorlar.

(Ali konuşuyor) Ben 5 yaşına kadar çocuğumun yüzünü göremedim çalışmaktan. Avrupa’da Türkler ek iş olarak tuvalet temizliği bile yapıyor ek gelir için. 350 gün çalışıyorum, ev tamiratı yapıyorum ben. 15 gün tatil yaptığım için yakınlarım bile beni suçlu görüyor.

DEPREMZEDELER İÇİN BELÇİKA’DA 1.500 KİŞİLİK YARDIM YEMEĞİ

(Hakan konuşuyor) Ben asrın felaketi Maraş depreminin ilk haftası Adıyaman’a geldim. Önden yardım malzemelerini gönderdik. Kendimizde bizzat geldik, 15 gün sokaklarda yattık. Arama çalışmalarına yardım ettik. Belçika’ya döndüm ve 1.500 kişilik bir yardım yemeği organize ettik. Haberlere bile çıktık. Tüm geliri deprem bölgesindeki kardeşlerimize gönderdik. Belki Türkiye’de yaşayan ve bizden nefret eden birçok kardeşimizden çok daha fazlasını yaptık. Ancak onlar bizi Türk’ten bile kabul etmiyor. Bizden nefret ettiklerini sosyal medyada da yüz yüze geldiğimizde de fazlasıyla hissettiriyorlar.

GÖRGÜSÜZ GURBETÇİLER DE VAR ANCAK…

-Mutlaka hatalı insanlar var. Biz gurbetçilerin arasında da görgüsüzlük yapanlar, ahlaksızca davrananlar, insanları ezmeye çalışanlar vardır. Ama üç beş kişi için, Avrupa’daki tüm Türkleri ötekileştirmek doğru mu?

-Türkiye’de yaşayan Türklerin hepsi kusursuz insanlar mı?

-Sosyal medyada bizi Türkiye’den, Türkiye’dekileri bizden soyutlamalara çalışıyorlar ve insanlar buna inanıyor.

-Avrupa’da hayatın çok kolay olduğunu sanıyorlar. Yemin ediyorum dua ediyoruz: Avrupa’yı isteyen herkes keşke Avrupa’da yaşasa. Yaşasa da görse…

BOŞNAKLARI TÜRKLERE DÜŞMAN ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

-Her ülkede operasyon çekiliyor. Bosna Hersek’te artık Türkleri eskisi gibi sevmiyorlar. Bunda istenmeyen tavırlar sergileyen Türklerin yanı sıra, sosyal medyada Boşnaklara yönelik işlenen bir Türk düşmanlığı da var. Keşke insanlarımız bu maksatlı hamlelere kanmasa…

-Türkiye’ye düşman bir Türk neslinin yetiştiğini kahrolarak seyrediyoruz. Halbuki Avrupa’dan Türkiye’yi görseler, ne demek istediğimizi çok iyi anlayacaklar. Ülkesine ve devletine düşman olan herkese Allah hidayet nasip etsin.”

HER ŞEY APAÇIK

Size bir şey söyleyeyim mi sevgili okurlar…

Ülkemi sevdiğimi, devletime güvendiğimi, dünya genelindeki bazı siyasi konularla ilgili yaptığım yorumları duyunca, sanki ilk defa böyle konuşan birini görmüşcesine şaşkına döndüler.

Hayret ettim.

O kadar alışmışlar ki, Türkiye’nin kötülenmesine.

O kadar alışmışlar ki, Türk insanındaki umutsuzluğa.

Üzüldüm.

Ülkemin insanları adına üzüldüm. Hakan abi ve Ali’nin sözleriyle ilgili pek de bir şey söylemeye gerek yok. Her şey apaçık.

ANLAMAK İSTEYENE TEK ÖRNEK YETİYOR

Bosna Hersek parası örneği verdim geçmiş yazıda.

Bosna Hersek’in hiçbir katma değer ürünü yok. Savunma sanayii yok. Coğrafyasında etki alanı yok. Yolu yok, fabrikası yok, tarımı hayvancılığı yok.

5 Milyar Dolarlık yıllık ithalatının 1 Milyar Dolarını Türkiye ile yapıyor Bosna Hersek.

Ülke Boşnaklar, Sırplar ve hırvatlar arasında bölünmüş, ilk kıvılcımda patlayabilecek bir ülke.

Ancak parası bizden tam 19 kat daha değerli.

Sadece şunu demek istiyorum: Ekonomi ne yazık ki büyük ölçüde hayali parametrelere dayanıyor.

Siyonist dolar ve faiz sistemine biraz kafa kaldırmaya çalıştığın an, yerle yeksen edilmeye çalışıyorsun.

İşte fotoğraf bu kadar net.

Benim ise inancım şu:

Elbet bu düzen değişecek.

Elbet o güneş doğacak.

Cennet mekan Necip Fazıl’ın da Müjde şiirinde söylediği gibi…

“Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek.

Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek.”

ORTADA HAKAN TUNÇBİLEK VE SAĞDA ALİ KESGİN. BİR AKŞAM BOSNA HERSEK'TE KALDILAR. SONRA YOLA KOYULDULAR. ARTIK OKURLARIMIZLA BİRLİKTE BELÇİKA'DA İKİ DOSTUMUZ VAR

Kinini diri tut

Kundakta bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı dinlemiyorlar.

Silahı var, silahı yok umursamıyorlar.

Yakıyorlar, işkence yapıyorlar, çığlık ata ata, ağır ağır öldüren bombalarla bebekleri öldürüyorlar.

Asker dedikleri şeref yoksunu teröristleri, istediği herkesi öldürme hürriyetine sahip olduğunu düşünüyor.

Yerleşimci dedikleri sivilleri, kardeşlerini dilediği gibi öldürüyor, evinden zeytinini bile çalıyor. Utanmaları yok, sıkılmaları yok.

Seni insan olarak görmüyorlar. En yüksekte kendilerinin ve kendilerinden doğanların olduğunu düşünüyorlar.

Dün Gazze’de katliama başladılar. Bugün Lübnan’a daldılar. Lübnan’la birlikte Türkiye’ye kara komşusu olacaklar. Asker üniformalı Siyonist teröristlerin kollarında, “Arz-ı Mevud” haritası var. O haritada PKK’nın istediği topraklar da var.

PKK’sı, YPG’si, DAEŞ’i hepsi o haritaya hizmet ediyor.

Finalde Büyük İsrail’i kuracaklarını düşünüyor aptallar sürüsü.

Bu kansızlara karşı kinini diri tut.

Bu eşeklerin ürünlerini alma.

Bu vahşileri insandan sayma.

Çünkü bu zalimliği destekleyen ve gönlü sızlamayan biri, yaratılmışların en şereflisi olan “İnsan” olma özelliğini taşımıyor demektir.

İpucu

İnsan Suresi’nin 8. Ayetinde Hz. Allah şöyle buyuruyor:

(Mealdir)

“-Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.”

Dünyada terör ile özdeştirilmeye çalışılan, baskı dini olduğu iddia edilen İslam’a yapılan saldırıların ne denli beyhude olduğunun kanıtı değil midir esire yedirmek?

Üstelik Müslümanların Müşrikler tarafından gördükleri türlü işkence, zulüm, ötekileştirme, psikolojik savaş ve aşağılanmaya rağmen…

Hz. Allah, “Seve seve esire yedireceksin” buyuruyor.

Görmek isteyene manzara, duymak isteyene tef, hissetmek isteyene tesir.

Ama isteyene. Bizde zorlama olmaz, zorlarsak kıymeti kalmaz.

SON DAKİKA HABERLERİ

Furkan Çalışkan Diğer Yazıları