Gümbedenek!

Kendimi bildim bileli futbolun ve sporun içindeyim.

Ne mutlu ki bana çocukken yaptığım işi meslek olarak da yapmanın mutluluğunu, huzurunu ve gururunu yaşıyorum.

Mahalleden doğaçlama başlayan ve sonralarında düzenli bir şekilde antrenman yapan spor kulüpleri ile kurallar ve organizasyonlar içinde olmak bir çok kişiyi ve antrenör tiplemesini bana tanıma fırsatı verdi.

Spor böyle bir şeydir…

Hayatımızda birçok insani ve sosyal gruplar olur ve onlarla yaşantınızı otoriteye fazla bağlı olmadan ama yönetim ve yönetilme süreçlerini birlikte sürdürerek yaşarsınız.

BAL YEDİRİRLERDİ

Futbola ilk başladığım kulüp olan Kadıköyspor Futbol Okulu, 28 Haziran İlkokulu bahçesindeydi.

Bizleri toplayıp bir araya getiren 25 yaşlarında Kadıköy Mahallesi’nden Ahmet adında bir ağabeyimiz, hocamızdı.

Hafta sonları sabah erkenden bizi çağırır, antrenman yaptırırdı.

Ailelere kavanozla bal aldırır, herkese evinden kaşık getirtir, antrenman öncesi bir kaşık bal yedirirdi.

Ramazan ayında, yaz tatiline denk geldiğimiz zamanlarda bize oruç tutturur, kendi tutmazdı… Tutamayanlara öğlene kadar tutturur, akşamları da teravih namazı için bizi her akşam başka bir camiye toplar, bizi camiye sokar, kendi girmezdi!

AMAÇ TAKIM OLMAKTI

Çıkışta yine bizi toparlar, akşam saatinde oyunlar oynatır, sonra da eve yollardı.

Arkadaşlık, takımdaşlık ve sosyal guruplaşmayı çok iyi sağlardı.

Maç akşamları evleri tek tek dolaşıp, erkenden yatıp, uyuyup uyumadığımızı kontrol ederdi.

Ailelerle iletişimi çok iyiydi.

Akşamları ev ziyaretleri yapıp ders kontrolleri yapar ve yemek durumlarımızı sorar, nerede sevmediğimiz yemek varsa onu yaptırır, bize yedirirdi.

Bir yıl sonra Kocaelispor ile hazırlık maçında Nezih hocam beni beğenip Kocaelispor’a transfer edince “Okul bahçesinden!” Kocaelispor’a geçmiş oldum.

Ama yine de Kadıköyspor’daki o günler bana büyük eğitim vermişti.

İYİSİ ÇOK, KÖTÜSÜ YOKTU

Futbol yaşantımda bir çok antrenör ile çalışma olanağım oldu.

Alaylısı, mekteplisi, ilk futbol oynamışı, oynamamışı…

Ama hepsi spor camiası ve spor kültürünün getirdiği bir ağabey, bir baba, bir arkadaş durumları yaşatmaya çalıştılar. Hepsinden çok şey öğrendim. İyisi çoktu, kötüsü yoktu.

Bence eksikleri olan vardı.

Zaman geçip, ilerleyen yaşlarda bu konuma gelince hepsi bana büyük tecrübe oldu.

İsmi önemli değil.. Bir hocamız maç taktiği veriyordu. Soyunma odasında basit kelilmelerle anlatırken şut atılması ile ilgili verdiği taktik çok önemliydi.

HOCAM NASIL?

“Topa gümbedenek vuracaksınız” derdi. “Hocam nasıl?” derdik. “İşte oğlum, topun tam ortasına, gümbedenek yani” diye yanıtlardı.

Her seferinde gülümseyerek hatırlıyorum.

Sporcularıma şut çektirirken nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatırken ve gösterirken gözümün önüne ve kulaklarıma “Gümbedenek” kelimesi gelir.

Onun döneminde demek ki topa şiddetli vurmanın hatırlatılması herhalde böyleydi.

Yine bir başka takımda oynarken ligin bitmesine birkaç hafta vardı.

AKACAKSIN OĞLUM

Antrenör değişikliği oldu. Soyunma odasında yine son taktikler veriliyordu.

Sağ kenar oyuncusuna topu sağdan aldığında “Akacaksın oğlum, fırt diye koşacaksın” derken telefonu çaldı ve “Ne… O fiyata olmaz” diyerek yüksek sesle, giderli bir şekilde karşı tarafa “Dön hemen, bas gaza gel” dedi.

Telefonu kapattı ve sağ kenar oyuncusuna kaldığı yerden devam etti.

“Akacaksın oğlum, sağdan, anladın mı?

Sporcu “Anladım hocam” dedi tekrar telefonu çaldı, yine açtı…

Çocuk akmaya başlamıştı ki hoca telefonda mutlu bir yüz ifadesiyle karşıya seslendi.

“Yık kamyonu, indir malı!” dedi.

Çocuğa da “Sen ak bakalım” diye tekrarladı.

Gülüşmeler hat safhadaydı

“Beyler… Malı indirdik çok şükür” dedi.

Anlam vermeye çalıştık ve sonra neden bahsedildiğini anladık.

Kamyon karpuz yüklüydü… Meğerse bizim hocamız kabzımalmış!

Müthiş bir şey bu!

Dahası maçı da 2-0 kazandık…

“Akacaksın oğlum” dediği sağ kenar oyuncusu, hocanın dediği gibi iyi akıp iki orta yapmış, golleri attırmıştı. Taktik etkiliydi yani…

İYİ İLETİŞİM

Böyle yüzlerce anı vardır…

Kenar yönetim- Antrenörlük- Yöneticilik-Hocalık…

Farklı şeyler tabiî ki ama yönetsel beceriler, taktik, strateji antrenörlerin en önemli temel noktalarıdır.

Futbolcuyla, yönetimle, taraftarlarla iyi iletişimde olmak gerekir.

Antrenör kendi oyun felsefesini, oyun mantığını ve oyun stratejisini benimsetmelidir.

Bunları da bilimsel yöntemlerle de uygulamalıdır.

Sezon başından sonuna kadar planladığı ve organize ettiği detayları kontrol etmeli ve olan sorunları gidermelidir.

Oyunculara teknik, taktik beceriler öğretilirken doğru ve sağlıklı bilgiler verilmelidir.

Öğretilmeyen, çalışılmayan durumlar sporculardan beklenilmemelidir.

Bilgiler özel olmalı ve oyuncuların anlayacağı dilde olmalıdır.

SOSYALLİĞİN ÖNEMİ

Antrenör iyi bir lider görüntüsü vermelidir.

Takımı yönetmesi, yönlendirmesi ve takım ruhu oluşturması yine liderlik özelliklerini iyi kullanması ile olur.

Aynı zamanda insanları dinleme terbiyesi ve akıllılığına sahip olması bir başka önemli avantajdır.

Eleştiriye açık olmalıdır. Olumsuz eleştirilerek kırıcı ve saldırgan olmamaya ve toleransla yaklaşmaya, dengeli davranmaya, küçük düşürücü sözler söylememeye özen göstermelidir.

Otoriter bir disiplin uygulamalıdır.

Antrenörler yürütme ve yönetme çerçevesi içinde oyuncularla da sosyal hareket etme yeteneği geliştirmelidir.

Futbol dışında sosyal faaliyetlerde bulunmakta faydalı olacaktır.

Sistem takım ve bireysel taktikleri ile oyun stratejisi, antrenörün kenar yönetimiyle de örtüşerek, maç içerisinde ve sezon boyunca uygunluk göstermeli ve bundan ötürü tüm oyuncular oyun stratejilerini geliştirmeli, savunma ve hücum ilkelerine bağlı kalarak oyun sistemlerini ve taktiklerini uygulamalıdır.

Kenardan yönetse de, bir antrenör hiçbir zaman kenarda değildir.

SON DAKİKA HABERLERİ

Göksel Ali Argun Diğer Yazıları