Hakiki İslam Kardeşliği
Yüce Dinimiz İslam’ın temel amacı, mü’minleri iman bağıyla kardeş yapmak, birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını sağlamaktır.
Yüce Dinimiz İslam’ın temel amacı, mü’minleri iman bağıyla kardeş yapmak, birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını sağlamaktır. Bu hedefini gerçekleştirmek için de bir takım kurallar getirmiş, emir ve yasaklar koymuştur. İslam, kardeşliğinin olmazsa olmaz şartı olarak karşılıklı sevgiyi şart koşmuştur. Nitekim bir hadis-i şerifte; “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız” (Müslim, İman, 93) buyrulmuştur. İslam kardeşliğini muhafaza etmenin yolunun da tefrikaya (ayrılığa) düşmekten sakınmak olduğu bildirilmiştir: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın ve birbirinizden ayrılmayın.” (Âl-i İmran, 3/103) Demek ki İslam kardeşliğini korumak için Kur’an ve Sünnete sımsıkı sarılmak gerekmektedir.
Bu konudaki emir ve tavsiyelere uyulduğu takdirde Müslümanların parçalanmaları, birbirlerinden kopmaları, birbirlerine haksızlık ve kötülük yapmaları asla mümkün olmayacaktır. İslam kardeşliği Kur’an ve Allah Resûlünün sünnetinde belirtilen ilke ve değerler üzerine kurulmuştur. İslam kardeşliğiyle ilgili Hucurât suresinde genel ilkeler zikredilmiştir. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
1- Ayet-i kerimede “Mü’minler ancak kardeştirler” (Hucurât, 49/10) buyrularak, bütün Müslümanların kardeş oldukları, din kardeşliğinin temel harcının iman olduğu ifade edilmiştir. Buna göre ırk, bölge, dil ve renk farklılığının İslam kardeşliğine engel olamayacağı ilan edilmiş olmaktadır.
2- Müslümanlar birbirlerine zarar vermekten sakınmalıdır. Bunun için de din kardeşleri hakkındaki haberlere ve sözlere karşı dikkatli olmalıdırlar. (Hucurât, 49/6)
3- Müslümanlardan iki taraf birbiriyle savaşırsa araları düzeltilmeli ve haksızlığa uğrayanın yanında yer almalı, adaletle davranarak barış sağlanmalıdır. (Hucurât, 49/9) Araları bozulan din kardeşlerinin arası bulunmalı, bozulan ilişkileri düzeltilmelidir. (Hucurât, 49/10)
4- Kardeşlik hukukunu korumak için hiçbir Müslüman diğer kardeşleriyle alay etmemeli ve onu küçük görmemelidir. Yine hiçbir Müslüman din kardeşini karalamamalı, onu küçük düşürücü lakaplarla çağırmamalıdır. (Hucurât, 49/11)
5- Müslümanların diğer Müslüman kardeşlerine karşı kötü zan beslememeleri, önyargılı davranmamaları gerekmektedir. (Hucurât, 49/12)
6- Müslümanlar, diğer Müslümanların kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırıp ortaya çıkarmaya çalışmamalı, birbirlerinin gıybetini yapmamalıdırlar. (Hucurât, 49/12)
7- Mü’min, din kardeşlerini hor ve hakir görmemelidir. Allah katında en değerli olan insan, O’na karşı gelmekten en çok sakınan insandır. (Hucurât, 49/13) Bundan dolayı hiç kimse ırkından, soy-sop, zenginlik, güzellik vb. özelliklerinden dolayı kendini başkalarından üstün görmemelidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) bütün mü’minler arasında hakiki manada İslam kardeşliğini tesis edebilmek için yoğun bir çaba harcamıştır. Özellikle Medine’de Muhacirlerle Ensar arasında meydana getirdiği kardeşlik tarihte eşine rastlanmayan büyük bir hadisedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu fiili çabalarının yanında sözleriyle de İslam kardeşliğinin oluşmasına ve en üst seviyede yaşanmasına katkı sağlamıştır. Bu hadis-i şeriflerinden bazıları şöyledir: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü’minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir organ rahatsız olsa, diğer organlar da uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler.” (Müslim, Birr, 17) “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkîr etmez. Takva şuradadır (eliyle göğsünü işaret etti). Kişinin Müslüman kardeşini hakir görmesi şer olarak yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer Müslümana haramdır.” (Müslim, Birr, 10) “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Buharî, İman, 4) “Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için de arzu etmedikçe iman etmiş olamaz.” (Buhârî, imân, 7)
Yüce Allah’ın inananlar arasında tesis ettiği din kardeşliğinin şekilden ibaret kalmaması, Kur’an ve sünnete uygun şekilde yaşanması gerekmektedir. Bunun için yukarıda zikredilen ayet ve hadislerde belirtilen hususlara uymalı, bunları hayatımıza düstur edinmeliyiz.