Helal kazanç helal lokma

Yüce Dinimiz İslama göre meşru ve mubah sayılan yollardan elde edilmiş her gelir helal kazançtır. İslam, helal yollardan olması şartı ile para kazanmayı ve mülk edinmeyi teşvik eder. Zira İslam’ın beş şartını, dinen zengin sayılanlar tam olarak yerine getirebilirler. Helal kazanç; sağlık, afiyet, huzur ve sükun vesilesidir.Hayatta gerçekten afiyet istiyorsak, yediklerimizin temiz ve helal olmasına titizlikle dikkat etmemiz gerekiyor.

Allahu Teâlâ, iyi, temiz ve insan sağlığına yararlı maddeleri helâl, kötü, pis ve insan sağlığına zararlı şeyleri haram kılmıştır. Buna göre, helâl dairesinde kalanlar, Allah’ın zaten temiz yarattığı bünyeyi ve sosyal hayatı korumuş olmakta, haramzadeler ise kendilerinden başlayarak temiz olan doğal ortamı kirletmektedirler. Bu konuda Yüce Rabbimizin beyanı şöyledir:

"Orada hem sizin için hem de rızkları size ait olmayanlar için (gerekli)geçim vasıtaları yarattık."[1] o halde "Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızkların helal ve temiz (tayyib) olanlarından yiyin." [2]

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), helal kazanç konusunda oldukça duyarlıdır:

“Kişi alın teri ile kazandığından daha temiz bir şey yememiştir.”[3]

Allah Resulü, sadece haramdan değil şüpheli olan şeylerden de bizleri men eder:

"Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibidir ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, bedende bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa, bedenin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, bedenin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir." [4]

Kemal ehli, kemalatın (olgunluğun) ağzın giriş ve çıkışının iyi kontrol edilmesiyle mümkün olacağını söyler. Buna göre prensip olarak yerken ağza girenlere, konuşurken de ağızdan çıkanlara dikkat edilecektir. Süfya-ı Servi de; “Kişinin dindarlığı ekmeğinin helalliği nispetindedir.” der. Haram lokma, Peygamberimizin beyanına göre ibadetin ve duaların kabul olmasına da engeldir.[5]

İslam fıkhında tadat edilen helal kazanç yolları şunlardır:

1-Üretim: Üretici, ürününü satar, para kazanır, yada başka ürünle takas eder.

2-Hizmet: İşçi yada memur, bir kurumda çalışır, hizmetinin karşılığında ücret alır.

3-Miras yoluyla elde edilen mal.

4-Hediye: Bir dostun hediyesi yada vasiyeti.

5-Bulunan mal. Malı bulan, sahibine verir.sahibini müddeti içinde bulamadıysa ve de fakirse harcayabilir.

6-Avlanma

7-Kocanın hanımına verdiği mehir yada nafaka

8-Fakirin kabul ettiği zekat, fitre ve sadaka

9-Bir menfaat karşılığı kazanılanlar. Kira vb.

10-Ödül,

11-Ganimet,

12-Diyet.

Bunların dışında, meşru olmayan yollardan elde edilen faiz,gasp, hırsızlık,kumar,ölçü ve tartıda hile vb yollardan elde edilen haksız gelirler ve içki, domuz eti gibi dinen aslı haram sayılan şeyler, hükmen mal sayılmadığı için mülk edinilmesi ve tüketilmesi de haramdır. Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyiniz ve kendinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir. Kim düşmanlık ve haksızlıkla bunu yaparsa onu ateşe koyacağız. Bu ise Allah’a çok kolaydır. Eğer yasakladığımız büyük günahlardan(haramlardan) sakınırsanız, sizin küçük günahlarınızı da örteriz ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.”[6]

İman ve vicdan sahibi bir tüccar daima az fakat helal kazancı çok fakat haram kazanca tercih eder. O, helal kazanca Allah’ın bereket kattığına inanır, haram kazancın ise her halükarda bir musibete yol açacağını bilir. İmansız yada imanı ve vicdanı zayıf bir tüccar ise, “Haram-helal ver Allah’ım, asi kulun yer Allah’ım” diyerek eline geçirdiğini kasasına doldurmaya çalışır ve haram lokmayı midesine indirirken rahatsızlık duymaz. Vicdanla hareket etmeyen tüccarın sermayesinde mazlumların alın teri, gözyaşı ve yürekler yakan âhı vardır. 2009 yılından beri Batı’yı sarsan, ülkemizde de zaman zaman nükseden ekonomik krizlerde ahlaksız ve vicdansız vurguncuların ve hortumcuların önemli bir payı vardır.

İslam ahlakına göre yaşayan bir kimse, elde ettiği her kuruşun hesabının sorulacağını bilir ve haram mal ile bünyesini ve sermayesini kirletmez. Vicdan sahibi bir insan, başkasının malından, acısından ve gözyaşından menfaat devşirmeyi aklından bile geçirmez.

Haram yiyerek adeta haramileşmiş olanların bilgi, sevgi, şefkat ve merhametten de nasibi yoktur ve uzun vadede kazandıkları başlarına bela olacaktır. Mevlana bu durumu şöyle açıklar:

“Bilgi de hikmet de helal lokmadan doğar; aşk da, merhamet de helal lokmadan meydana gelir. Bir lokmadan haset, hile doğarsa, bilgisizlik, gaflet meydana gelirse sen o lokmanın haram olduğunu bil. Hiç buğdayını ektin de arpa çıktığını gördün mü?"

Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve ahirette hesap vereceğini bilen kimseler kazançta helal yolu tercih ederler. Dinen zaten mal sayılmayan ve pis sayılan yiyeceklerle ilahi mevhibe olan bedenlerini kirletmezler. Haram yoldan para kazananlar kısa bir süre için düze çıksalar da bu düzlük ancak ateş çukurunun başındaki düzlük olabilir.

Hayatın her evresine değer kazandıran şeref, para ile satın alınamaz. Sıradan kimseleri adam eden ve yücelten şeref, tutarlı bir hayatla, helal kazançla, helal lokmayla, dürüstlükle, insaf ve vicdanla elde edilir.

Bereket, helal kazançtadır.

Haram lokma ise müsibet ve zilletin kaynağıdır.

[1] Hicr, 15/20

[2] Bakara, 2/172

[3] Buhari,Büyu,15

[4] Buhari, İman 39, Büyû' 2; Müslim, Müsâkat 107

[5] Müslim,Zekat,68

[6] 4/Nisa,29,30,31

(M.Ariften alıntı)

SON DAKİKA HABERLERİ

Mehmet Sönmezoğlu Diğer Yazıları