İstiaze ve Besmele

DEĞERLİ hemşerilerim. Bugünden başlamak üzere her Cuma inşallah sizlerle birlikte olacak ve sizlere değişik konularda bilgiler sunmaya çalışacağım.
İlk yazıyada istiaze ve besmeleyle başlıyalım diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyor ve hayırlı cumalar diliyorum.
İstiâze kelime olarak, sığınma, bağlanma, güvenme ve korunma istemek anlamlarına gelir. İstiâze, şeytanın ve kötülerin şerlerinden, bela, afet ve musibet gibi her türlü zararlı şeylerden, Allah’ın korumasına ve yardımına sığınmak demektir. Halkımızın “Euzü çekmek” diye ifade ettiği istiâze, “Eûzü billahi mineş-şeytâni’r-racîm” demektir ki; “Kovulmuş şeytanın şerrinden ve her türlü kötülüğünden Allah’a sığınırım” anlamına gelir.
Bir imtihan yeri olan dünya hayatında insanın en büyük düşmanı şeytandır. Allah Teâlâ, ilk insan Hz. Adem’i yarattığı zaman meleklere ona secde etmelerini emretti, bütün melekler bu emre uyup secde ettiler. Şeytan (İblis) ise kibir ve gurura kapılarak secde etmekten kaçındı. Bunun üzerine ceza olarak Allah tarafından cennetten çıkarıldı. Cennetten kovulmasının sebebi olarak gördüğü insanoğluna amansız bir düşman kesilen şeytan, ona her türlü kötülüğü yapmaya ve onu doğru yoldan saptırmaya çalışmaktadır. (Bkz. Hicr, 15/28-40) O halde mü’min, şeytanın hilelerine karşı daima uyanık olmalı, Allah’a ihlasla ibadet etmeli ve her daim Allah’a sığınmalıdır.
Bir ayet-i kerimede Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e hitaben, “Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl, 16/98) buyrulmuştur. Ayette hitabın Hz. Peygamber (s.a.s.)’e yönelik olması ve sadece Kur’an okumakla alakalı olması, şeytandan sığınmanın sadece Peygamberimiz Efendimize has olduğunu ve bunun sırf Kur’an okumakla sınırlı olacağı anlamına gelmez. Nitekim başka bir ayette, “Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir” (Fussilet, 41/ 36; Ayrıca bk. A’râf, 7/200) buyrularak şeytanın her türlü vesvesesine karşı Allah’a sığınılması emredilmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin çeşitli sebeplerle Allah’a sığındıkları haber verilmektedir. (Mesela bk. Bakara, 2/67; Yûsuf, 12/23, 79; Hûd, 11/47 vd.) Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in de dünyevî ve uhrevî pek çok konuda Allah’a sığındığına dair rivayetler bulunmaktadır. Mesela O (s.a.s.), acizlik, tembellik, cimrilik, korkaklık ve bunaklıktan, kabir azabından, hayat ve ölümün fitnesinden, ağır borç yükünden, düşmanların galip gelmesinden (Buharî, Deavât, 35), ilâhî azaba uğramaktan, nimet ve sıhhatten mahrum kalmaktan (Müslim, Zikir, 96), zulmetmekten ve zulme uğramaktan (Ahmed, V, 191) Allah Teâlâ’ya sığınmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ashabına da bu konuda tavsiyelerde bulunmuştur. Nitekim Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e “Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen âlemleri yaratan Allahım! Ey her şeyin Rabbi ve sâhibi! Senden başka ilâh bulunmadığını kesinlikle söylerim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden, onun Allah’a şirk koşmaya davet etmesinden sana sığınırım” diye dua etmesini ve bunu sabahleyin, akşamleyin ve yatağa yattığı zaman söylemesini tavsiye etmiştir. (Ebu Davud, Edeb 101)
Muavizeteyn (koruyucu sureler) adı verilen Felâk ve Nâs surelerinde her türlü fitne ve kötülükten, Allah’a sığınmak gerektiği bildiriliyor: “De ki: ‘Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden sabah aydınlığının Rabbine sığınırım!” (Felâk, 113/1-5) “De ki: ‘Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Meliki’ne, insanların ilâhına sığınırım!” (Nâs, 114/1-6)

BESMELE
Besmele “Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla (başlarım)” anlamına gelen “Bismillahirrahmânirrahîm” sözünün kısaltılmış şeklidir. Hayırlı ve meşru her işe Allah’ın adıyla başlamak için besmele okunması dinimizin adaplarındandır. Nitekim “Yaratan Rabbinin adıyla oku” (Alâk, 96/1) ayetinde her hayırlı işe besmele ile başlanması gerektiğine işaret edilmektedir.
Bir işe besmele ile yani Allah’ın adını anarak başlamak demek; o işte Allah’ın koyduğu meşru sınırları gözeteceğini, O’nun razı olmayacağı hiçbir şeyi yapmayacağını, hiçbir sözü söylemeyeceğini peşinen kabul etmek demektir. Diğer taraftan da “Ey Allahım! Senin adınla başlıyorum, öyleyse Senin hoşnut olacağın şekilde davranmam konusunda bana yardım et ve beni bu işte muvaffak eyle” diye Allah’a dua edilmiş olmaktadır.
Öyleyse; mü’minler olarak insan, şeytan ve diğer varlıkların kötülüklerinden, hoşlanmadığımız şeylerden Yüce Allah’a sığınmalı ve her türlü hayırlı işimize Allah’ın adını anarak, “Eûzü billahi mineş-şeytâni’r-racîm, Bismillahirrahmânirrahîm” diyerek başlamalıyız.

SON DAKİKA HABERLERİ

Mehmet Sönmezoğlu Diğer Yazıları