Zekât verelim huzur bulalım

Zekât , İslâm’ın beş temel esasından biridir. Mâli ve yerine getirilmesi zorunlu bir ibadettir. Hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz kılınmıştır. Sözlük anlamı artma, çoğalma ve temizlik olan zekâtın dindeki anlamı ise, Müslüman zenginlerin seneden seneye mallarının bir bölümünü yoksullara vermeleridir. Zekât, Kur’an-ı Kerim’de otuz iki yerde namazla birlikte anılmaktadır. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Namazı kılın, zekatı verin. Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önden gönderdiğiniz her iyiliği Allah katında daha iyi ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.”

Zekât, kişinin isteğine bırakılmış bir yardım değil, yoksulun, zenginin zimmetindeki hakkı, ona olan borcu ve zenginin yerine getirmek mecburiyetinde olduğu bir görevidir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Onların (zenginlerin) mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.”Ayet-i kerimede sözü edilen hak, zekat hakkıdır.

Zekât, en güzel sosyal yardımlaşmadır. Yüce dinimiz, sosyal yardımlaşmaya büyük önem vermiş, çeşitli vesileler ile zenginlerin, yoksulları görüp gözetmelerini emretmiştir. Böylece zengin ile yoksul arasında servet farkından doğabilecek dengesizlikleri ortadan kaldırarak, zengin ile yoksulun birbirine yaklaşmasını sağlamış, yardımlaşma ve dayanışmayı sistemleştirmiştir.

Zekât, hem malı temizler, hem de mal sahibinin gönlünü hasislik ve cimrilik gibi lekelerden arındırarak ahlakını yükseltir. “Ey Muhammed! Servet sahiplerinin mallarından zekât al; zekât, onların mallarını temizler. Vicdanlarını arıtır” ayet-i kerimesi zekâtın bu faydasını bildirmektedir. Zekâtı verilen mal azalmaz, bilakis çoğalır. Zaten zekât kelimesinin sözlük anlamı da bunu göstermektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Siz Allah için verirseniz, Allah onun yerine (daha iyisini) verir” buyrulmuştur.

Akıllı, erginlik çağına gelmiş, hür ve dinen zengin sayılan bir Müslüman zekât vermekle yükümlü olur . İslam’a göre bir kimsenin zengin sayılabilmesi için aslî ihtiyaçlarından ve borcundan başka nisap miktarı veya daha fazla maddî imkâna sahip olması ve bunun üzerinden bir kamerî yıl geçmiş olması gerekir. Bir insanın aslî ihtiyaçları şunlardır: Ev, lüzumlu ev ve giyim eşyası, binek aracı, ticaret için olmayan kitaplar, san’atkârların aletleri ve bir yıllık nafakası.

Zekât verilmesi gereken mallar ve nisap miktarları şöyledir: 1. Altın: Altının nisabı 80,18 gramdır. 2.Gümüş:Gümüşün nisabı da 561 gramdır. 3. Ticaret Malları: Hangi cinsten olursa olsun, ticaret mallarının değeri altın nisabına ulaşırsa zekâtının verilmesi gerekir. Hisse senetleri ticaret malı gibi olduğundan, bunların değerleri üzerinden zekât verilmesi gerekir. 4. Paralar: Elde bulunan paraların değeri altın nisabına ulaştığı takdirde zekâta tabi olur. 5. Hayvanlar: Koyun ve keçinin nisabı 40; sığırın nisabı 30; devenin nisabı ise 5’tir. Zekât aynî olarak verilebileceği gibi bedelinden de verilebilir. Verilmesi gereken zekât miktarı 1/40 veya %2,5’tur.

Zekât verilecek kimseleri Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de açıklamıştır: Bunlar; yoksullar, hiçbir şeyi olmayan düşkünler, borçlular, yolda kalmış yolcular, Allah yolunda olanlardır.

Zekât verilirken şu sırayı gözetmek sevapça daha uygundur: 1.Fakir olan kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyzeler, bunların çocukları, diğer akrabalar, 2. Komşular, 3. Meslektaşlara,

4- Zekât verecek kişinin bulunduğu köy ve şehir halkından fakirler. Ancak fakir olsalar bile anne-baba, büyük anne, büyük baba, çocuklar ve torunlara zekât verilmez. Karı-koca da birbirlerine zekâtlarını veremezler. Ayrıca zenginlere ve Müslüman olmayanlara zekât vermek caiz değildir. Zekâtı yoksula verirken, ya da yoksula verilmek üzere ayırırken bunun zekât olduğuna niyet edilmesi gerekir. Niyetin kalp ile yapılması yeterlidir, dil ile söylenmesi gerekmez.

Dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmak için zekâtlarımızı eksiksiz olarak verelim, özellikle Gazze'deki kardeşlerimizi de unutmayalım. Mal, mülk ve servetin gerçek sahibi olan Yüce Rabbimizin rızasını gözeterek ve yoksulların onurunu incitmeden yapacağımız yardımların malımıza bereket, aile yuvamıza huzur getireceğini unutmayalım.

SON DAKİKA HABERLERİ

Mehmet Sönmezoğlu Diğer Yazıları