Bir tanıdık

Hiç gitmediğiniz, dilini bilmediğiniz bir ülkeye gidecekseniz oradaki bir tanıdık çok yardımcı olur. İş ararken, bir eşya alırken, mal satarken, mal alırken, çaresiz kalmışken, bir tanıdık olmasında bir zarar var mı?

Neredeyse adet haline gelmiş bir aile tembihidir, bir tanıdık aramak. Bir tanıdık olsa işler daha kolay olur.

Aslına bakılırsa bu adet terkedilmeye yüz tutuyor. İyi de oluyor. Çünkü yeni nesil kendi kararını kendisi vermek istiyor. İlla bir tanıdık yoluyla bir şeyler yapmalarını onlardan istemek girişimci ruhlarını törpülüyor. Onlar da çok istemiyor. Gençlik zamanı insanın kendini kanıtlamak istediği bir dönem. Ünlü bir yazar demiş ki; bir insan gençken komünist değilse duygularından, orta yaşa gelince kapitalist değilse aklından şüphe ederim. Gençlerdeki duygular ve idealizm doruk noktadadır. Bir tanıdık vasıtasıyla bir şeyler yapmak onların gururunu kırar.

Yeni nesil, bir tanıdık vasıtasıyla bulunan kişi ile evlenmiyor. Bir tanıdığın yanında çırak olmuyor. Başka şehre gidince bir tanıdığın yanında kalmıyor. Bir tanıdığın bulduğu iş ona uygun değilse çok da minnet etmiyor, işten çıkıyor.

İnsan hatalardan ders çıkararak başarıya ulaşıyor. Hata yapmayan hiçbir şey başarmamıştır. Asla başarısız olmayan kişi, hiç denememiş demektir. Yeni nesil hataları ile doğruyu buluyor, bulmalı.

Bazı adetler öyle kolay terkedilecek gibi de değil. Bir nesil, gençlere bu yolda bir tanıdık vasıtasıyla iş yapmayı tavsiye ederek ya da kendisi yaparak kötü örnek olmaya devam ediyor.

Mahkemeye işi düşünce bir tanıdık arıyor. Devlet dairesine işi düşüyor bir tanıdık arıyor. İşe girecek, bir tanıdık arıyor. Gerekse de gerekmese de bir tanıdık arıyor. Adeta bu bir tanıdıkların gölgesinde geçen hayat, çok da yaşanmış bir hayat değil. Kumar gibi. Bir tanıdık işe yaramışsa minnet. Yaramamışsa hayal kırıklığı. Bu nesil, gençlere hiç de iyi örnek olmuyor.

Bir tanıdığı olan çoğu zaman o bir tanıdık vasıtasıyla istediğini aldığını zannediyor. Aslına bakarsanız hiç de öyle değil.

Diyelim ki devlet dairesinde bir işiniz var. Bir türlü olmuyor. Adeta bir duvara tosladınız. Burada bir tanıdık vasıtasıyla tünel kazıyorsunuz. Altını oyduğunuz bu duvar, sizin değilse bile başkasının üzerine çökecek, bu belli. Bir tanıdık vasıtasıyla yaptığınız bu kaçak göçek tünel, anlaşılıyor ki yarardan çok daha zararlı ve riskli. Tünel açmak yerine, yolunuza engel olan bu duvardan yalansız dolansız geçmek için bir delik açsanız iyi olmaz mı? Hem siz geçersiniz hem o delik bir kapı olur. Herkes geçer. Geçen genişletir. Size dua da eder.

Meşru yoldan hak aramanın, girişimde bulunmanın en güzel meyvelerinden birisi hukukta vardır. Görünüşte hiç de kabul görmeyen bir talebinizde ısrar ettiniz diyelim. Onu mahkemeye taşıdınız ve ilk mahkemede talebiniz reddedildi. Sonraki aşamada üst mahkemelerde sizin haklı olduğunuz tescillendiğinde tüm zahmetleri lezzete çeviren bir mutluluk yaşarsınız. Sizin sebep olduğunuz bu yeni karar bir nevi içtihata dönüşür. Kanunlarda çelişki olması veya kanunlarda öngörülmeyen ya da kanunlarda unutulan bir durum başta sizin hakkınızı almanıza engel iken, sizin sayenizde adete yeni bir kanun doğmuş oluyor. Sizin sayenizde birçok kişi bu yeni durumdan faydalanıyor. Bunun keyfini anlatmaya kelimeler yeter mi?

Gidip dere yatağına mahalle kurunca “sel neden vurdu, afet oldu” diye ağlarız ya. Bir tanıdık devreye girdiği için başkalarının hakkına girmek sel afetinden binlerce kat daha yıkıcı.

Bir tanıdık bazı yerde yardımlaşma anlamına gelse de hiç olmayacak ve olmaması gereken yerde bir tanıdığı devreye sokmaktan kastedilen aslında torpildir. Kayırmacılıktır. Düzensizliktir. Adaletsizliktir. Hırsızlıktır. Kumardır.

O bir tanıdık dediğiniz kişiyi, rekabet ettiğiniz karşı taraf da tanıyorsa ve sizin gibi davranıp devreye sokuyorsa ne yapacaksınız? Karşı taraf torpilinize en az sizin kadar yakın demektir.

Peki ya o bir tanıdığın yolsuzluğuna, kandırmasına, adaletin terazisine müdahale etmesine, başkasının hakkına girmesine ne demeli?

Kötülüğe aşinalık küçümsemeyi değil, kötülüğü kabullenmeyi doğurur.

Suda hareket eden balıkların suyu yutup yutmadığını bilebilir misiniz?

Ne kötülüğe aşina olun, ne de sudaki bir tanıdıkla hareket edin.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nevzat Altun Diğer Yazıları