Kalıp kalp

Bir karar verirken mantığınız mı yoksa hisleriniz mi önemli? Kalbiniz düşünebilseydi, beyniniz hissetmeye başlar mıydı?

Bilgisayarlar kalbin değil aklın ürünü. Bilgisayarların insan aklının taklidi olan Sanal Zekâ alanındaki gelişmesi tartışılıyor. Duygu ve hisleri olan bir bilgisayar hiç olmayacak. Bir bilgisayarla evlenmezsiniz. Akraba olmazsınız.

Çoğu insan sınırlı da olsa hisleri olan bir evcil hayvanı beslemeyi bir bilgisayara tercih ediyor.

Gerçi insan duyusaldır, vefalıdır. Yakını ölse ağlar. Baktığı hayvanı ölse üzülür, ağlar. Bazen bir eşyası, bilgisayarı için üzülür ve hatta ağlar.

Cep telefonları hayatın bir parçası oldu. İşin iç yüzüne baktığımızda; sabahtan akşama kadar bizleri meşgul eden bu cihazlar sosyal medya yoluyla başka insanlarla haberleşme sağladığı için popüler. Başka insanların resimlerini, mesajlarını, haberlerini, duygularını yansıttığı için ilgi duyuyoruz. Çok tıklanan, beğeni alan videolara bakın, sırf akıl ve mantık olduğu için değil, duygularımıza hitap ettiği için beğeniyoruz. Saatlerce okuyabileceğiniz kitap bir romandır. Matematik kitabı okuyan kaç kişidir.

Hadi ince bir soru soralım kendimize; telefon bilgisayar gibi şeyler bir araç. Onlara olan ilgi ve sevgimiz başkalarının duygu ve düşüncelerini aktardıkları için. Peki beynimiz ve kalbimiz neyin aracı?

“Akıl ve ruh sağlığı “tabiri tıpta ve hukukta kullanılır. Aslında biz ruh yerine kalp diye anlayalım bunu. Bu biraz derin ve başka bir konu.

Akıl sağlığı bozuk olanların teşhisi kolay ve basittir. Ama kalp bozukluğu o kadar kolay teşhis edilmez. Kavrama gücü olmayan ya da en basit şeyleri analiz edemeyen insanların teşhisi kolay. Ama kalbi bozuk, sevgisiz, hırslı, gaddar birini nasıl ve ne kadar sürede teşhis edebilirsiniz? Bırakın başkasını, insan bazen kendisinde olan bu hislerden yani kendi kalbinin bozuk olduğundan haberdar olamıyor. Ben bu muyum diyebiliyor.

Kalbi bozuk birinin anlaşılması için eline malzeme geçmesi lazım. Gücü eline geçirmeden birinin gaddar olup olmadığı kolay anlaşılmaz. Malı olmayan birinin cimriliğini bilemezsiniz. Belki kendisi de bilmez.

Öyle geliyor ki aklı bozuk birisi kalbi bozuk birine göre neredeyse tehlikesizdir. Kalbi bozuk kişi hem kendisi için hem de başkaları için tehlikelidir.

Bunlar uç örnekler ama, her birimiz hayatımızda akıl mı kalp mi ikilemi yaşarız. Bu çelişkimizi iyi bilenler de bundan ekmek çıkarır.

Aklımızı, o olmazsa kalbimizi kazanmaya çalışırlar. Siyasi propaganda böyledir. Ticari pazarlama böyledir. 25. Kare denilen bir teknikle bilinçaltımıza girenler bundan yararlanır. Mağazada bizi karşılayan o müzik özel olarak ayarlanmıştır. Savaşları dahi kazanmanın tek yolu, insanların kalplerini ve zihinlerini harekete geçirmektir.

Farkında olsak da olmasak da akıl ve kalp iki önemli temel. Tüm hayatımız bunu üzerinde yükseliyor. Bir dengesi olması gerekiyor. O denge bozulunca insan yanlış yapıyor. İkisi de ihmale gelmiyor.

Kalbimizi ve aklımızı diğer insanlara kendimiz isteyerek açarken de bazen sıkıntı yaşarız. Neden? Belki de içimizde başa çıkacak kadar cesur ve aklı başında hissetmediğimiz bir kafa karışıklığı olduğu içindir. Kendimize net ve şefkatle bakabilirsek, başkasının gözlerine güvenle ve korkusuz bakabiliriz.

Akıl kalp ilişkisine dair;

  • Akıl mı kalp mi derseniz; “Kalbine güven, onu dinle ama aklını da yanına almayı unutma.” Deriz
  • Aşkta durum nasıl derseniz: “Aşk kum saati gibidir, beyin boşalırken kalp dolar.” Deriz.
  • Akıl kalp birlikte nasıl çalışır derseniz: “Elleriyle çalışan biri işçidir; elleri ve beyniyle çalışan biri zanaatkardır, ama elleri, beyni ve kalbi ile çalışan bir adam bir sanatçıdır.” Deriz.
  • Kalbi ihmal ediyor muyuz derseniz: “İnsan türü neredeyse kalbini kaybetti; onu maddi dünyanın yanıltıcı meyveleri için bıraktık. Ama kalpsiz bir hayat, yaşam gücünden yoksun bir hayattır. Beden hem kalbe hem de beyne ihtiyaç duyar. Ayaklarını bağlayıp artık özgürce yürüyemeyen Çinli kadınlar gibi, biz de kalplerimizi bağladık ve böylece ahlaki varlıklar olarak büyümemizi engelledik.” Deriz.
  • Akıl ve kalp nasıl genişler derseniz “Kalplerimizin ve zihinlerimizin ne kadar açık olduğu ancak aile dediğimiz çemberin ne kadar geniş olduğu ile ilgilidir. “Deriz.
SON DAKİKA HABERLERİ

Nevzat Altun Diğer Yazıları