Savaşın çocukları

Bu aralar kendi kendimle hep bir savaş halindeyim. Kendi kendimle konuşuyorum. Ve iyi ki kendimle konuşuyorum. Başkasıyla konuşsam, içimdekileri döksem, duvarlara anlatsam karşımdaki de çürür gider.

İçim çok kötü dostlar, her gün biraz daha yitiriyorum, kendimden insanlığımdan. Bir insan hergün ağlar mı? Ben ağlıyorum. Savaş fotoğraflarını görünce içim bir yangın yerine dönüyor. Ruhum tükeniyor. Ana yüreği taşıyan birisi olarak oradaki her ananın acısını hissettikçe, insanlığımdan utanıyorum. Baktıkça ciğerparelerin cansız bedenlerine nefes alamıyorum. Boğazımdaki düğümü çözemiyorum.

Savaşın içinde daha annesinin kokusunu, sütünün tadını bilmeden bomba sesleriyle doğan çocukları düşünüyorum. Daha yaşam savaşına başlamadan savaşla tanışan ve hayatını yitiren evlatları, içim cayır cayır yanıyor. Çocuk dediğin bombalarla, acı feryatlarla değil masallarla büyümeli. Kulakları silahların vızıltısıyla değil, annesinin ninnisiyle dolmalı. Minicik bedeni kurşunla değil, sevgiyle şefkatle sarmalanmalı. Zırhlı araçlarla değil babalarının kollarıyla korunmalı. Silahlarla değil, oyuncaklarla oynamalı. Tozlarla değil bulutlarla kaplı bir gökyüzünün altında, umudun ne olduğunu öğrenerek büyümeli.

Bu dünyada olanlar, yaşananlar bir insanlık ayıbı. Utanç verici ve yüz kızartıcı suçlardan daha ağır. Kimse bu yaşanılan katliama dur diyemiyor. Ne yazık ki bu tür hırsların, güç arayışlarının en can yakıcı kurbanları zavallı çocuklar oluyor. Daha dil, din, ırk, toprak, para, savaş nedir bilmeden, sebebini öğrenmeden yaşamın ve yetişkinlerin en çirkin yüzüyle karşılaşıp vücutlarına giren çelik parçalarıyla hayattan göçüp gidiyorlar. Hiçbir şeyin farkında olmayan yeryüzündeki masum melekler çocuklardır.

Hangi ülkede doğarsa doğsun, kaç yaşında olursa olsun, hangi dile, dine, ırka mensup olursa olsun çocuk çocuktur. Günahsızdır ve masumdur. Ailesine, sevgiye, şefkate muhtaçtır. Bırakın bir çocuğu bir cana bile zarar veren herkesi lanetliyorum. Söylenecek söz kalmadı ama içimden şu şekilde çığlıklar atıyorum. Bu savaş bitmeli, yeter artık barış gelmeli diyorum. Bunlar sadece sabi, melek diyorum, insanlık arıyorum, vicdanınız nerede sizin diye bağırıyorum. Çünkü çocuklar hep gülmeli. Şarkılar söylemeli diye feryat ediyorum. Lanet olası savaşlar insanlığımızı yok ediyor. Ümitlerimizi kaybediyoruz, diyorum. Bu dünyada çok büyük neyi paylaşamıyorsunuz diyorum.

Yüce Rabbim bir can almanın en büyük günah olduğunu buyurmadı mı? diye soruyorum. İnsan olmak için önce insanlığın ne olduğunu anlamak gerekir. Tüm dünya bu insanlık ayıbını kınamalı. Hatta durdurmalı diye düşünüyorum. Barışın rengi beyaz güvercinler uçmalı kurşunların yerine.

SON DAKİKA HABERLERİ

Sevim Emre Gencebay Diğer Yazıları