Efsane başkan olacakken!

Bu başlığı ve zihnimdeki içeriği uzun süre önce belirlememe rağmen, yazıya başlarken acaba başlığı "Elveda Başkan"mı ya da “Güle güle Başkan”mı yapsam diye epey düşündüm.

Bu başlığı ve zihnimdeki içeriği uzun süre önce belirlememe rağmen, yazıya başlarken acaba başlığı "Elveda Başkan"mı ya da “Güle güle Başkan”mı yapsam diye epey düşündüm.
Çünkü Uğuz’ın dönemi aylar yıllar önce bitmiş olmasına rağmen 22 Ekim’de fiili olarak resmen bitti.
Aslında camianın hisleri ve beklentilerini göz önüne alırsak Başkan Bey, misyonu çok uzun süre önce tamamladı ve uzatmaların da uzatmalarını oynadı.

Bu duruma gelmek ister miydi?

Karate camiasını bu tarzda yönetmeyi en başlarda mı planladı yoksa sonradan katılan bazı yöneticiler mi onu yanlış yönlendirdi ve gelinen bu durumdan pişman mı?
Bu soruların cevabını şu saatten sonra merak araştıracak değilim ama merakta ediyorum.

Yönetim kurulu üyelerinin biri veya birkaçı ile konuşurken ya da kendi kendine Türk Karatesini değerlendirirken keşke bunu böyle yapmasaydım dediği şeyler oldu mu? Bu soruların cevaplarını görevden iken başkandan duymayı isterdim.

Yukarda merak ettiklerimi belirtmekle birlikte onun tarz ve tavrını biraz düşününce sanırım bazı cevaplar ortaya çıkıyor. "Bu federasyonu dünyanın zirvesindeyken aldınız. Kurullarındaki kurul üyeleri, agresif ve ısrarla haklı çıkmaya çalışan tavırları, karşılarındakini küçük görme ve ben bilirim yaparım tarzları bunları görüp bilip de aciz kalınması aslında kolay kolay pişmanlık duymayacağını, duyulsa da bunu ifade etmeyeceğini düşünmemi sağlıyor.

Aslında sorulması gereken bir şey daha var ve bence en önemlisi bu sayın başkan, maçlarda hakem hataları karşısında Çetin bey MHK’na bu denli tavizler verilmesi ve görmezden gelinmesi değdi mi?

Bu camianın binlerce Karate insanının sizlerden bu kadar nefret etmesine değdi mi?

Yönetimi ilk aldığınızda var olan birlik beraberliği bitirmeye, Karate camiasının ismini bu kadar küçültmeye değdi mi?

Bunca hakem ve camianın emektarı antrenörleri, hor görmeye, bu kadar kötü yönetmeye değdi mi?

Hani şeffaflık hani o kitapçıkta yazdığınız sözler, vaatler?

Seçim için her dümen ve saygısızlık yapıp, emekçi hocalarımıza hakemlerimize tatamilere inerek, hele ki, Ankara karate ailesini üzmek kırmak yakışı kaldı mı?
Bir Necmi Alkan kolay yetişmiyor. Karate de nam yapmış saygın elit bir sensei bu duruma sokmak hoş değil, sen yokken hocamız vardı.
Başkanlar gelir geçer ama emekçi hocalarımız hep var olacak.
Keşke gemiyi en son terk eden olmasaydın zamanında bırakıp gitseydin, biz bize yeterdik.

Nice hakemlerin antrenörlerin birikmiş alacak harcırahlarını ödemediniz hevesini kırdınız, küstürdünüz değdi mi?

Başarılı bir federasyonun mutfak kısmı yönetimi böyle olmamalıydı, camia kaça bölündü? Kimse kimseyle yan yana gelmez oldu.
Biz koca bir aileydik ve samimiydik ama başkan bey geldikten sonra karate DO'da ki saygı bitti.

Sen kaybettin başkan, sen kaybederken bu camiaya da çok şey kaybettirdin.
Keşke gemiyi en son kaptanlar terk eder rolünü oynamasaydı.
Her şey çok farklı olabilirdi. Heykeli dikilecek, eli öpülecek başkan olabilirdin.
Basit hatalar, anlamsız otoriter tutum, tek başına kapalı kapılar ardında yönetme arzusu, sosyal medyada dahi herkese tavır koyma politikası, sıkıntı ve gerçeği dile getirenlere alay eden ve buna müsaade ettiğin eski MHK başkanı ve yönetici...

Hatta ettin başkan, Karate camiasının Aslan'ı hatta Süleyman Seba'sı olabilirdin.

Efsane başkan olabilirdin...

Spor köşe yazısı Vasfi Aşçı
SON DAKİKA HABERLERİ

Vasfi Aşçı Diğer Yazıları