Belediye başkan adaylarına mülakat

Furkan Çalışkan

Furkan Çalışkan

Tüm Yazıları

Türkiye, yavaş yavaş yerel seçimlere doğru gidiyor. Henüz o yerel seçim atmosferini tam olarak hissedemesek de artık süre iyice daralmaya başladı.


Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerde başarıyı yakaladı. Hem Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu, hem de Cumhur İttifakı mecliste çoğunluğu yakaladı.

Yakaladı yakalamasına fakat bu tablo, AK Parti için her şeyin güllük gülistanlık olduğunu elbette göstermiyor.


Tabi ki AK Parti de bunun farkında. Cumhurbaşkanı Erdoğan da gerçeği görüyor.
Bu nedenle iş sıkı tutuluyor.

Daha önceden de ifade ettiğimiz gibi, AK Parti bu kez yerel seçim mesaisine çok erken başladı.
İlçe başkanlarının bile belediye başkan adaylığı noktasında fikirleri alındı. İlçe yöneticileri dinlendi. Meclis üyesi aday adaylığı düşünenler dahi masada.


Bunun yanı sıra, AK Parti hem mevcut belediye başkanlarının durumu, hem de olası belediye başkan adayları için anket çalışmalarına erkenden başladı.


Mevcut meclis üyelerinin parti programlarına katılımları, meclislere gösterdiği özen raporlanıyor. Sahada olan ve olmayan seçilmişler tespit ediliyor.


Şimdiden AK Parti, olası istifaların yaşanacağı ilçelerde dümenin başına kim geçecek, kaptan kim olacak, bunun alt yapısını hazırlıyor.


Erken belirlenen belediye başkan adayları ve hazır teşkilatlarla seçime girmek istiyor parti. Görüyoruz.
Yani somut bir hazırlık söz konusu. Ve bu çalışmanın tek bir odak noktası yok.

Örneğin sadece ilçe teşkilatlarındaki yenilenmeye kilitlenmiş durumda değiller. Geniş kapsamlı bir çalışma süreci yürütüyor AK Parti.


Rakiplerine baktığımız zaman CHP kendi derdine düşmüş, kongre süreci yaşıyor. Yerel seçimi konuşacak bir atmosfer yok.


İyi Parti deseniz 26 Ağustos Pazartesiye kilitlenmiş.
Her partili, “Acaba Genel Başkanımız Meral Akşener ne açıklayacak? Partimiz hangi çizgide yürümeye devam edecek?” diye kafasından soru işaretleri geçiriyor.


Bu bilgilerden ve bugünden yola çıkarak AK Parti’nin daha avantajlı bir seçime gireceğine ifade edebiliriz.


Fakat bana kalırsa önemli bir mesele var. Biliyorsunuz, AK Parti ilçe başkanlarını dahi belirlediği süreçte bir mülakat süreci işletiyor.
Belediye başkan adayları için ise mülakat yapılmıyor.


Yani kendi ilçe başkanını Genel Merkez daha titiz bir şekilde seçiyor.


Şehirlerin, ilçelerin kaderini belirleyen isimler için bir mülakat süreci işletilmiyor.


Açıkçası, bana bu durum pek sağlıklı gelmiyor.


Bence bu dönemden itibaren AK Parti, belediye başkanlarına da mülakat uygulaması yapmalı.


Tabii bir eleme yapılıp, sayı makul bir seviyeye düşürüldükten sonra.


Aday gösterilmesi planlanan isimlerin ilçede sorgulanması, oy potansiyelinin ölçülmesi, tanınırlık, bilinirlik kriterleri oluşturulması gerekir.


Bunun yanı sıra bu isimlerin ilçenin sorunlarına hakimiyeti, mevcut belediye bütçeleri ile çözebilecekleri sorunlarla ilgili fikir önerileri, yapmayı planladıkları hizmetlerin süzgeçten geçirilmesi gerekiyor.


Yine belediye başkan adaylarının iletişim becerilerine bakılması, dava şuuru, AK Partili ile AKP’li arasındaki fark gibi konular da göz önünde. Bulundurularak bir mülakat süreci işletilmesi gerek diye düşünüyorum.


Ama en önemlisi, belediye başkan adaylarının neden böyle bir ateşten gömleği giymek istediklerine net bir cevap verebilmeli.


Hamasi, ezberlenilmiş cümlelerle değil, neden bu makama talip olduğunu anlatabilmesi gerekiyor.


Ez cümle; kamu dahil, liyakata dayalı mülakatın her zaman yanındayım.


Oldu da belediye başkan adaylarına mülakat yapıldı, milletvekillerine uygulanan tarifeden uygulanmasın.


Çünkü anlaşılması gereken meselelere 2 dakikalık mülakatın yeteceğini düşünmek çok da sağlıklı durmuyor.

Aman canımız yanmasın!

Yapay zeka… Doğru isimlerin ellerinde tam bir velinimet. Sizi müthiş rahatlatıyor. Size vakit bırakıyor. Angaryalardan kurtarıyor. Sizi hızlandırıyor, yardımcı oluyor. En kral asistandan daha faydalı işler çıkarabiliyor.


Fakat yanlış isimlerin elinde, tam bir Deccal.


Gerçeğinden ayırt edilemeyecek cinste fotoğraf oluşturma, ses kayıtları meydana çıkarma, video montajlama, gerçek olduğunu düşündüğünüz resmi belgeler, kayıtlar…

Yapamayacağı hile yok yapay zekanın. Gerçeklik algınızla pinpon topu gibi oynayabiliyor.


Geçtiğimiz günlerde çok önemli bir haber vardı, gördünüz mü?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesi yapay zekayla taklit edilerek dolandırıcılık yapılmış. Ve bu gerçekten çok tehlikeli.
Senin, benim, sevdiğiniz bir iş adamının, esnafın, doktorun, mühendisin, kısacası herkesin sesi taklit edilebiliyor.

Telefonda gerçek bir konuşma yapılıyor ve maruz bırakıldığınız hileyi ayırt edebilmeniz müthiş zorlaşıyor.


Benzer yöntemler denenebilir, vurgunlar yapılabilir.


Bu nedenle, yapay zeka meselesinde hassas olmalıyız.


Her gördüğümüzü doğru kabul etmemeli, her işittiğimizi gerçek sanmamalıyız.


Uyanık olmalıyız ki canımız yanmasın.


Dünya, artık eskisi gibi bir yer değil.

İpucu

İnsanın kendi yiğitliğine bile alışması kolay değil. O kadar gözümüz korkutuldu ki bizim, şamarlarıyla yabancılaştırılışın, başımızı dik tutabilmeyi bile unutur olduk. Olmadık mı?


Nuri Pakdil