Bizde bir şey kalmadı, artık zenginlerden alın
Bir faiz haftasına daha giriş yapıyoruz. Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu (PPK) eylül ayı politika faizini Perşembe günü açıklayacak. Bu ay da yüksek bir artış bekleniyor. Geçtiğimiz ay yapılan 750 baz puanlık artış beklentileri yükseltti. Piyasalardaki ortalama beklenti 500 baz puanlık bir artıştan yana. Daha sonraki aylar için 500+500 diyen de var, 250+250 diyen de. Yıl sonu tahminleri 35-45 aralığında. Müdahalede gecikildikçe telafuz edilen rakamlar arttı ve katlanılması gereken yük büyüdü maalesef.
Yeni ekonomi yönetiminin sıkılaştırma politikaları da sonuçlarını vermeye başladı. Tüketici kredi faizleri de yükseliyor. Bankalar kredi musluklarını kapattı. Mevduat faizleri beklentiyi karşılamasa da artıyor. Daha çok Kur Korumalı Mevduat’tan dönüşlerinde faizler yükseltildi.
Seçimden sonra vatandaşın sırtına bindirilen vergi artışlarının da karşılığı görülmeye başlandı. Ağustos ayında bütçe 51 milyar 270 milyon lira fazla verdi. Vergi artışlarının ve yarattığı enflasyonun yükünü sabit gelirli vatandaş çekerken devletin cebi doluyor. Giderek yoksullaşan vatandaş daha nereye kadar devleti sırtında taşıyacak?
Akaryakıtta ÖTV artışıyla bir gecede yüzde 23 zam yapılmıştı. Eğer tahminler tuttar da dolar yıl sonunda 30 lira civarına gelirse akaryakıt fiyatları yüzde 10 artacak. Bir yandan da dünyada petrol fiyatları artıyor ve artmaya devam edecek gibi görünüyor. Bunlar bize hep enflasyon olarak geri dönüyor.
İç talep kısılırken ihracatta da sıkıntı var. Vatandaş çarşıdan pazardan eve eli boş dönerken, sanayiciler kurun yükselmesini istiyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "kur artışı fiyatlara birebir yansır" ön kabulüyle hareket edilemeyeceğini ve bundan kaçınılması gerektiğini söyledi. Kendisi bu teze ne kadar inanıyor bilmiyorum ama bizim karnımız tok böyle uçuk iddialara.
İhracatçı verimliliği artıramadığı için kuru artırarak kazanma derdinde. En son Nebati döneminde bir kez daha kuru artırarak ihracatı artırmayı denemiştik oysa. O zamanlar Bakan Nureddin Nebati’nin gözlerinin nasıl ışıldadığını iyi hatırlıyoruz. O sırada mutfaklarda çıkan yangın büyümeye devam ediyor.
Türkiye’de çok ciddi bir paylaşım sorunu var ve bu sorun giderek derinleşiyor. Yanlış yönetimin faturası dar ve orta gelirliye çıkarılıyor. Artık bu maliyetin zenginlerle paylaştırılması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz vergi ile ilgili yeni bir düzenlemeden bahsederken bunu mu kast etti bilmiyoruz ama artık vatandaşın vereceği bir şey kalmadı. Bankada milyonlarca doları olanlardan servet vergisi mi alırsınız, gelir vergisini mi artırırsınız, vergi kaçaklarını mı bulursunuz, artık zenginlerin peşine düşülsün bir zahmet!
Bu yükün adil olarak dağıtılması gerekiyor. Az olandan az, çok alandan çok alınmalı. Ancak o zaman vatandaşı bu fedakarlığa ikna edebilirsiniz. “Hep beraber katlanalım bu sıkıntıya ve bir yıl sonra düze çıkalım” denirse dar gelirli vatandaş rahatlayacaktır.