Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Göksel Ali Argun

Bruce Lee röveşatası!

Uzun süredir sizlerle birlikte olamıyordum. Malum, biraz koşuşturmalı ve bir hayatım var.
Yaz kış demeden sürekli bir aksiyon hali kısacası.
Bugün güzel bir anımı paylaşmak istiyorum.
Orduevi Sineması’nı bilenler iyi bilir.
80’li 90’lı yıllarda revaçtaydı. Şimdiki Saat Kulesi’ne giderken Valilik Evi’nin yanında ve müzenin ön tarafındaydı.
Mahalle takımı ile haftada ya da 15 günde bir toplanıp sinemaya giderdik.
Organizasyonu bir kaç gün öncesinden yapar, gelenlerle sinemadan sonra mahallede maç yapardık.
O dönemler Bruce Lee filmlerini kaçırmazdık
Öfkenin yumruğu, Ejder Kalesi, Ölüm Oyunu, Büyük Patron, Kahraman Beuce Lee filmleri kim unutabilir ki?
Babamın, annemin ve ablalarımın askeri kartlarını alıp 4 kişiye indirimli bilet alırdım.
Bir arkadaşım daha vardı. Ad Baha… Anun da babası Astsubaydı. O da üç dört kişiye indirimli bilet alıp 10-12 kişi kadar sinemaya giderdik. Gerçekçi olayım… Bir kaç kişiyi de arada kaynatırdık.
10-11 yaşlarından oluşan mahalle takımını yani “Bizim çocukları” haftada ya da ayda 1-2 kez sinemaya götürüp kültür seviyemizi arttırırdık.
Bruce Lee tekniklerini öğrenip sinemadan sonra birbirimiz üzerinde mahalleye gidene kadar sokaklarda deneme yapardık. Yapmayanımız da yoktur.
Film başlayana kadar konuşmaz, yan yana otururduk.
Film arasında 2 gazoz alırdık ve herkes bir fırt çekip yanındakine verirdi. Tabi gazozu alan ilk fırtı çekerdi.
Filmin ikinci yarısında gazozlar bitince en ufak boylu ben olarak yere yatar ve gazoz şişesini aşağıya doğru yuvarlardım.
Diğer boş şişelere çarpınca durur ve sürünerek o boş şişeleri de alırdım.
Böylelikle 2 şişe gazozla 8-10 boş şişe avlardık.
Film bitince sinemanın müze tarafına bakan arka kapısı açılır, tek sıra “İleri marş” komutumla sinemadan çıkar ve kapıda bekleyen askere asker selamı verip sinemadan çıkardık. Asker de garibim komutan edasıyla havaya girerdi çıkar çıkmaz “Kıta dur, tören rahat“ diyip koşardık.
Önemli olan montlarımızın ve pantolonlarımızın içine sakladığımız gazoz şişelerini çaktırmadan sinemadan çıkarmaktı.
Sonrasında müzenin arka tarafından geçerek saat kulesinin yan tarafındaki çamlıkların oradan aşağıya doğru inerken karate hareketleri yapıp dövüş tekniklerini icra ederdik.
Sanki Çin Mahallesi’ndeydik ve her birimiz Bruce lee olurduk. Tek farkımız, çekik gözlü değildik! Yoksa tamamdık.
Tren yoluna iner “Şimdiki Yürüyüş Yolu” oradan da mahalleye kadar devam ederdik.
Mahalleye gelince Laz Bakkal Salih abiye gider ve boş gazoz şişelerinin depozitosu ile plastik top alırdık.
Zaten bütün amacımız top almaktı aslında…
Arada film de seyretmiş olurduk. Salih abi benden başkasına top çuvalına dokunmasına izin vermez, top çuvalını göstererek “Hağunu hauradan haburaua koyaysin. İçinden topi alaysın “ derdi.
Çuvalı boşaltırdım… Topun açık renk olması önemliydi ve havaya attığın zaman yerde düzgün seken, falso alan, bir kaç kez sektirdikten sonra iyi olanlardan iki tanesini seçerdim.
Artık sokaklar bizimdi… Akşama kadar maç yapabilir, toplar patlayana kadar oynayabilirdik. Mahallede bir futbol maçı oynamak için plastik bir topa ulaşmak zor olsa da, birliktelik, takım olma, arkadaş olma duygularını fark etmeden yaşamış bir nesil olarak şanslı mıydık, yoksa sansız mıydık bilemedim!
Şimdilerde her şeye ulaşmak çok kolay. Futbol topu, kramponu, şortu, forması gibi ürünler hemen elde ediliyor.
Aileler en iyisini, çocuklar dert etmeden alıyorlar. O zamanlar kimse birbirinin ayağındaki ayakkabıya ve üstündeki formaya bakmazdı. Kalite ne zeminde, ne sahada, ne de toptaydı. Kaliteli olan ruhlarımızdı! Sadece birlikte olma ve top oynama ruhu!
En güzeli, maç başlayınca sesli maç anlatımı yapılır, Bruce Lee’nin uçan tekmesi ile atılan vole ve röveşata golleri olurdu. Neydi o uçan tekmesi? Fly kick… Of of of… Bir Tanju Çolak bir de biz…
Vaaay beee… İnsan efkarlanıyor…
O zamanki “Bizim Çocuklara” selam olsun!

YORUMLAR

22 adet yorum var

  1. İzmit efesi kutluyorum,bizleri çocukluğumuza götürdün. Çoook güzel ifade etmişsin. O zamanlar bir futbol topu almak için 22 kişiden para toplardık yetmez, üstünü de
    futbolsever öğretmen abimiz vardı o eklerdi
    Ahhh ne güzel günlerdi o günler.
    Kalemine sağlık kardeşim benim.

  2. Dostum ağzına sağlık resmen o yıllara götürgün gene beni keşke tekrar yaşabilseydik güzel saf tertemiz duygulardı ve 80-90 yılların çoçukları olarak harika günlerimizdi ağzına sağlık yüreyi güzel dostum

    1. Ey gidi günler. Herşeyin tadı başkaydı.
      Çocukluğumu bana yaşattığın için teşekkür ederim. Çok Değerli Göksel kardeşim Başarılarının devamını dilerim. Çok güzel yazı olmuş.

  3. Değerli ağabeyim yine döktürmüşsün maşallah. Bizi çocukluğumuza götürdün. Kalemine sağlık arayı soğutmadan yazıların devamı gelsin. Seviyoruz seni🥰

  4. Bazen ‘Göksel futboldaki bu tekniğini ve konsantrasyonunu nereden almış ‘diyordum.Taşlar yerine oturmaya başladı.Çocukluk anılarımıza bizleri götürdün eski ama güzel anılar gözümüzde canlandı kalemine yüreğine sağlık devamını bekliyoruz👍✌️

  5. Ruhunun inceliklerini döktürmüşsün yine kaleminden. Gazoz paylaştıkların çok olsun ( gerçi yeterince var hayatımız çok kalabalık bana kalmıyorsun ) artık röveşata yiyecekler düşünsün. Çitos:)

  6. Yazıyı okuyunca bir anda çocukluk yıllarımıza gittik. Farklı yerlerde de olsa bu veya veya benzeri anılarla büyüdük hepimiz. 40 yıl kadar geriye götürdün, anılarımızı tazeledik sayende.
    Şişe olmasa da bambaşka sembollerin peşinde koştuk hepimiz. Zaman zaman üzüldük zaman zaman sevindik. Anılarımız değişse de mahallede ve sokaklarda oynadığımız plastik top sevdamız değişmeyen tek gerçekti.
    Dostluğumuz, arkadaşlığımız ve tabiki kardeşliğimiz hiç değişmediği gibi her geçen gün güçlenerek devam etti. Tüm bu duyguları tekrar tekrar bizlere yaşattığın için bir kez daha teşekkür ediyorum. Ellerine ve kalemine sağlık değerli hocam. Yazılarının devamını heyecanla bekliyoruz inşallah.
    Teşekkürler.🙏🇹🇷🥰

  7. Aynı jenerasyonun çocukları olarak, aynı tarihlerde 1000 km ötede, Antakya’da büyümüş biri olarak, değişen hiç bir şey yokmuş. Aynı duygu ve davranışları bende Antakya’da yaşıyordum😊 Çocukluğuma döndüm sayende kardeşim , yüreğine sağlık..

  8. Çok güzel anlatmışsın Göksel abi, gözümde canlandıra canlandıra okudum yazını. Bizim çocuklarımız ve şimdiki çocuklar şanslı mı şanssız mı bilemedim. Mahelle maçları, arkadaşlıkları güzel zamanlardı…
    Kalemine sağlık, yazıların devamını bekliyoruz.

  9. Çok güzel bir anıymış hocam.Şimdiki nesil sizin kadar pek şanslı değil o zamanlarda değer ve kıymet bilmek varmış şuanda bunları bulmak zor. 👏

  10. Güzel anıymış 🙂 Bende en yakın arkadaşımı süper lig maçını izlemek için biraderin kartını kullandırtmıştım. Akşam karanlığı tabi, garibim asker ışığı tuttu karta ama – bizim arkadaş birader o ara kısmen benziyor gibi- :)) tanımadı. Sonra hoop ikinci kontrol olmaz mı birde. Aha dedik tamam yakalandık. O da buyrun efendim diyerek içeri aldı bizi :))

  11. Değerli hocam yazın çok güzel bir betimleme örneği olmuş. Yaşadığın her an yazımı okurken adeta bizimde gözümüzde canlandı.. yazılarının devamını bekliyoruz

  12. Çok güzel bir yazı olmuş…Yeni nesil bu konularda çok daha şanslı olabilirler ama şansız oldukları çok alan da var abi

  13. Bizler şanslı çocuk lardık, sokak ve mahalle kültüründe büyümek. Bizlere çok şey katmıştı.güzel günlerdi, arkadaşlık ve takımdaş lık. duygusu şimdi ki çocuklar da maalesef yok.. Kalemine sağlık kardeşim.. Güzel yazilarını bekliyoruz.

  14. Eski anılar her zaman doğallığın, temizliğin,arkadaşlığın,paylaşmanın içten olduğunun göstergesidir.
    Değerli Göksel ARGUN
    Yazmış olduğun anınla bizlere hatırlattığın güzellikler için teşekkür edİyorum.

    1. Çocukluğuma gittim ben de sayende arkadaşım..Ne kadar şanslıymışız bizler ; yorulmak nedir bilmeden sokak oyunları oynayan paylaşmayı bilen küçük şeylerden mutlu olan bir nesildik..Kalemine sağlık .. Keyifle okuduğumuz yazılarının devamını bekliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER