Cömertlik ve sahavet
CÖMERTLİK :Eldeki imkânları meşrû ölçüler içinde, gönüllü olarak ve karşılık beklemeden başkalarının yararına sunma eğilimi.
Cömert Farsça cevân-merd kelimesinden Türkçeleştirilmiştir. Cömertlik kavramı İslâm ahlâkı literatüründe genellikle sehâ, sehâvet ve cûd terimleriyle ifade edilir. Sehâ ve sehâvet sözlükte “ocağın, içinde kolaylıkla ateş yakılacak şekilde geniş tutulması ve yanmakta olan ateşin alev ve dumanının kolayca yükselmesine imkân hazırlanması” anlamına gelir.
Bu mânadan hareketle gönül zenginliği ve genişliğine de sehâvet denilmiştir. “Bir şeyin yeni, iyi ve sağlam olması”, ayrıca “cömertlik yapmak” anlamındaki cevd veya cevdet kökünden türetilmiş olan cûd da terim olarak sehâvet kelimesiyle eş anlamlıdır (bk. Lisânü’l-ʿArab, “cvd”, “sḫv” md.leri; Râgıb el-İsfahânî, s. 293).
Bazı İslâm ahlâkçıları bu iki terimi cömertliğin farklı dereceleri için de kullanmışlardır (aş.bk.). Kur’ân-ı Kerîm’de sehâ, sehâvet ve cûd kelimeleri geçmemekle birlikte pek çok âyette infak, îsâr, i‘tâ, it‘âm, ihsan, ikram, bezl gibi masdarlardan gelen fiillerle cömertlik erdeminin önemi üzerinde durulmuştur. Hadislerde ise hem bu kelimeler hem de sehâ, sehâvet ve cûd kelimeleri geçmektedir.
Cömertlik Câhiliye devrinin en önemli erdemleri arasında yer almaktaydı. Bu dönemde cömertliğiyle ün salmış ve adları tarihe geçmiş pek çok kişi vardır.
İbn Kuteybe’nin kaydettiğine göre Araplar arasında Kâ‘b b. Mâme, Hâtim et-Tâî ve Herim b. Sinân’dan daha cömert bir kimse yoktu (eş-Şiʿr ve’ş-şuʿarâ, s. 164). Câhiliye devrinde birinin çok cömert ve misafirperver olduğunu anlatmak için “kuşları doyuran”, “esen yeli besleyen”, “yolcunun azığı”, “köpeği korkak olan” gibi mecazi ifadeler kullanılırdı.
Ancak bu dönemde cömertçe davranışların temel âmili, ahlâkî ve insanî duygulardan ziyade kişinin veya kabilenin şan ve şöhretini yayma tutkusuydu. Esasen asâlet, cesâret ve sehâvet, Câhiliye hayatının en ciddi zaaflarından olan şeref yarışının (tefâhür) başlıca konularıydı.
İslâm dini cömertliği bir fazilet olarak kabul edip yüceltmenin ötesinde onu bencil duyguların tatmin vasıtası olmaktan çıkararak Allah rızâsı ve insan sevgisinden oluşan ahlâkî bir muhtevaya kavuşturmuştur.
Kur’ân-ı Kerîm, malını Allah rızâsı için değil sadece insanlara gösteriş olsun diye harcayan kimselerin bu davranışlarının ahlâkî değer taşımadığını, yardımlaşmanın ancak insanlara iyilik etme (birr) ve Allah’a saygı gösterme (takvâ) niyetine dayalı olması gerektiğini ısrarla vurgulamıştır (bk. el-Bakara 2/264; el-Mâide 5/2; el-Leyl 92/1720).
Kur’an’da cömertlik öncelikle Allah’ın sıfatları arasında gösterilmiştir. Allah sonsuz lutuf ve kerem sahibidir (er-Rahmân 55/27, 78; el-Alak 96/3). O’nun bir adı da kerîmdir (el-İnfitâr 82/6). Bundan başka Kur’an’da yer alan rahmân, rahîm, vehhâb, latîf, tevvâb, gaffâr, afüv, raûf, hâdî gibi ilâhî isimler de Allah’ın cömertliğini değişik yönleriyle ifade eden kavramlardır. Bir hadiste, “Allah cömerttir ve cömertliği sever” buyurulurken “cömert” karşılığında Allah’ın isimlerinden biri olarak “cevâd” kelimesi kullanılmıştır (Tirmizî, “Edeb”, 41).
Hadis kitaplarında Hz. Peygamber’in cömertliğine dair pek çok rivayet yer almaktadır. Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik gibi ünlü sahâbîlerden nakledilen hadislerde Hz. Peygamber insanların en cömerdi olarak tanıtılmıştır (bk. Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 5, “Ṣavm”, 7, “Menâḳıb”, 23; Müslim, “Feżâʾil”, 48, 50). Yine Enes b. Mâlik, Câbir b. Abdullah, Hz. Âişe gibi sahâbîler, Resûlullah’ın kendisine ihtiyacını bildiren hiçbir kimseyi geri çevirmediğini belirtmişlerdir (bk. Müsned, VI, 130; Müslim, “Feżâʾil”, 56, 57; Ebü’ş-Şeyh, s. 46-48).
Gerek Kur’an’da gerekse Sünnet’te cömertliğin ilâhî bir sıfat ve peygamberlerin de sahip oldukları üstün bir fazilet olarak kabul edilmesi, İslâm ahlâkçılarının bu konuya özel bir önem vermelerine yol açmıştır.
Ahlâk kitaplarında geleneksel uygulama sürdürülerek diğer erdemler gibi cömertlik de israf ve cimrilik diye adlandırılan iki aşırılığın (rezîlet) ortası sayılmıştır. İsraf şahsî ve ailevî harcamalarda aşırılığa kaçmak, nefsin kötü arzularını tatmin etme uğruna insanî ve dinî hiçbir gaye gütmeksizin eldeki imkânları saçıp savurmak, cimrilik ise dinin ve örfün gerekli gördüğü yerlere harcama yapmaktan kaçınmaktır.
Kur’ân-ı Kerîm’de müslümanlara her iki aşırılıktan da sakınarak harcamalarında ölçülü olmaları emredilmiştir (el-A‘râf 7/31; el-İsrâ 17/29; el-Furkān 25/67). İslâm ahlâkçıları yapılan hayrın miktarı, cinsi, hayır sahiplerinin malî imkânları, sosyal tabakalar arasındaki yerleri vb. açılardan konuya eğilerek cömertliği çeşitli tasniflere tâbi tutmuşlardır. Bazı ahlâkçılar bu açıdan cömertliği sehâvet, cûd ve îsâr olmak üzere başlıca üç dereceye ayırmışlardır. Kişinin, imkânlarının çoğunu kendisine ayırarak azını hayır yolunda kullanmasına sehâvet, azını kendisine ayırarak çoğunu başkalarına ikram etmesine cûd, gerektiğinde kendisini tamamen mahrum bırakarak imkânını başkaları için kullanmasına da îsâr denir. Îsâr, Haşr sûresinin 9. âyetinden alınarak terimleştirilmiştir.
Söz konusu âyette, hicretten sonra Medineli ensarın Mekkeli muhacirleri evlerine alıp mallarına ortak ederek yüksek bir cömertlik ve feragat örneği göstermiş oldukları övgüyle anlatılmaktadır. İbn Kayyim el-Cevziyye, yapılan hayrın cinsi bakımından cömertliği on mertebeye ayırmıştır. Bunlar bedenî imkânlar, makam ve mevki, rahat ve huzur, ilim ve servet gibi maddî ve mânevî imkân ve kabiliyetlerin hayır yolunda kullanılmasından oluşur (Medâricü’s-sâlikîn, II, 305-308).
Başka bir tasnife göre cömertliğin en mükemmeli Allah’ın cömertliğidir. Çünkü Allah hangi varlığın ne kadar ikrama lâyık olduğunu bilir ve o kadar ikram eder. Ayrıca O’nun ihtiyaçtan münezzeh olduğu için ikramından dolayı kulunu minnet altında bırakmak gibi bir gaye güttüğü de düşünülemez. İnsanlar arasında cömertlik sıfatına en çok muhtaç olanlar ise yöneticilerdir; onlardan sonra diğer sosyal tabakalar gelir (Râgıb el-İsfahânî, s. 294). (1)
(1) TDV İslâm Ansiklopedisi, 8. Cild, sayfa 72-73, İstanbul-1993.
Cömertlik-Sahavet konusunda biz de duygularımızı aşağıdaki şiirle yansıtmaya gayret ettik;
S A H Â V E T
Haslet-i müstahsen’dir kişilerde sahâvet
Niâm-ı ilâhi’yi ikrâm için bir davet..
İsm-i Rezzak cilvesi bezenmiş kâinat’a
Sunulmuş envâ-ı kût her yanda zi-hayat’a..
İnd-i Mevlâ pek mergub ef’âl-i sehâvetkâr
Rahman Rahim ve Kerim cilvesinde var iş’ar..
Ehl-i sehâ muvazzaf niâm’ın tevzii’ne
Elyâk’tır bu cömertlik hem sahâvet ehl’ine..
İsm-i Cevvâd’a mazhar alemde çok sahî var
Tâ Kâ‘ab bin Mâme’den Hatem Tâi’ye kadar..
Risalet-penâh elbet alem içre en cömerd
Ol Nebi’ler Server’i en sahî en civanmerd..
İhsan ikrâm’ı bulmuş bâb-ı lûtf’unda muhtac
Ol Server-i Kâinat kamu emrâz’a ilac..
Tebşir eder sehâ’yı Ehâdis ile Kur’ân
İmtisâl-i sehâvet İnd’Allah medhe şayan..
İştihar bulur çokça enbiya sehâvet’i
İbrahim Nebi’nin de müştehir bir âdet’i..
Ahlâk-ı İslâmi’de çok mergub sehâ ve cûd
Takdir tahsin’e şayan sahî’ler ehl-i suud..
Hikmet Erbıyık, 17.07.22,…
LÜGATÇE: Haslet: Huy karakter Müstahsen: Övülmüş methedilmiş, Sahâvet:Cömertlik, civanmertlik, Niâm-ı ilâhi: İlahi Nimetler, Cenab-ı Hakk’ın bahşettiği nimetler, ihsanlar… İsm-i Rezzak: Cenab-ı Hakk’ın esma-i hüsnasından (güzel isimlerinden) Rızık verici ismi , Envâ: Çeşitler, türler, Kût : Gıda, yiyecek, rızık Zi-hayat: Hayat sahipleri, canlılar, İnd-i Mevlâ: Allah CC indinde, Allah CC katında, Mergub: Rağbet gören, makbul olan tercih edilen,.. Ef’âl: Fiiller, ameller, işler,.. Sehâvetkâr: Cömertlik sahibi, cömert kişi,… İş’ar: İşaret, uyarı, remiz,
Ehl-i sehâ: Cömertlik sahibi kişiler Muvazzaf: Görevli, vazifeli Niam: Nimetler, ihsanlar Tevzi: Dağıtım, ulaştırma, yerine gönderme,…
Elyâk: Layık, uygun, Sahâvet ehl’i: Cömertlik sahibi kişiler,…İsm-i Cevvâd: Mahlukat’ın mevcudat’ın rızkını bol bol gönderen ihsanında sınır olmayan Cenab-ı Hak. Sahî: Sahavet sahibi, cömertlik sahibi.
Risalet-penâh : Peygamberler reisi Peygamber efendimiz
Nebi’ler Server’i : Peygamberler reisi Peygamber efendimiz
Bâb-ı lûtf’: Lütuf kapısı , Peygamber Efendimizin ümmetine insanlığa lütufta şefaatta bulunduğu yüce makamı, yüce dergahı.
Server-i Kâinat: Kainat’ın Reis’i, Kainat’ın Lideri Yüce Peygamber Efendimiz
Kamu: Bütün herkes,.. Emrâz: Dertler, hastalıklar, rahatsızlıklar,…
Tebşir: Müjdeleme, müjde verme,…Sehâ: Cömertlik, civanmertlik,…
Ehâdis: Peygamber Efendimizden nakledilen Hadis-i Şerif’ler,
İmtisâl-i sehâvet: Cömertliğe uygun davranma, cömertliğin şartlarını yerine getirme, İnd’Allah: Allah CC katında, Medhe şayan: Methedilmeye övülmeye layık,…
İştihar: Şöhret, nam, unvan,…Enbiya sehâvet’i: Peygamberlerin cömertliği, normal insanlarda olmayan üstün dereceli cömertlik,…
İbrahim Nebi: Cömertlikle nam salmış Hz İbrahim Peygamber, Müştehir : Meşhur, şöhret bulmuş, tanınmış,…
Ahlâk-ı İslâmi: İslam Ahlakı,…Mergub: rağbet edilen, övülen, makbul,.. Sehâ : Cömertlik Cûd: Cömertlik, el açıklığı,..
Tahsin: Methetme, övme , Ehl-i suud: Ahlakan yüksek makam ve mevki sahibi yüce kişiler…